Özet Mekânsal deneyim, fiziksel çevrenin algılanması ile sınırlandırılamayan, bireyin zaman, beden ve ötekiyle kurmuş olduğu çok katmanlı ilişkiler içerisinde şekillenen öznel bir yaşantı olarak değerlendirilmektedir. Liminal mekânlarda...
moreÖzet
Mekânsal deneyim, fiziksel çevrenin algılanması ile sınırlandırılamayan, bireyin zaman, beden ve ötekiyle kurmuş olduğu çok katmanlı ilişkiler içerisinde şekillenen öznel bir yaşantı olarak değerlendirilmektedir. Liminal mekânlarda kurulan ilişkiler geçişlilik, belirsizlik ve çok katmanlılık temelinde yoğunlaşmaktadır. Modern kent deneyiminin heterojen ve akışkan yapısı içerisinde Kapalıçarşı, tarihsel sürekliliğin ve kültürel dönüşümlerin iç içe geçtiği bir liminal mekân olma özelliği taşımaktadır. Edmund Husserl’in fenomenolojik indirgeme yöntemi, Maurice Merleau-Ponty’nin bedensel yönelim felsefesi, Henri Lefebvre’ün mekânın üretimi yaklaşımı ve Michel De Certeau’nün gündelik hayat pratiklerine yönelik ortaya koymuş olduğu kavramsallaştırmalar bu araştırmanın kuramsal çerçevesini oluşturmaktadır. Bu çalışma yöntembilimsel olarak nitel araştırma yöntemi içerisinde yer alan fenomenolojik bir saha çalışması temelinde yapılandırılmıştır. Derinlemesine mülakat tekniği aracılığıyla elde edilen nitel veriler fenomenolojik indirgeme sürecinde tema ve alt temalara ayrılarak bireylerin Kapalıçarşı ile kurdukları öznel deneyim formları ortaya çıkarılmıştır. Devamında söz konusu veriler ilgili literatürle ilişkilendirilerek araştırmanın bulgularına ulaşılmıştır. Katılımcıların sunmuş olduğu anlatılar ve bedensel yönelimler, zamansal duyumsamalar, duygusal bağlar ve gündelik pratikler çerçevesinde biçimlenen öznel deneyim formlarını açığa çıkarmaktadır. Böylelikle Kapalıçarşı, mimari formu aracılığıyla toplumsal yaşamın semantik düzeyinde anlam taşıyan ve üreten bir kitle iletişim aracı olma özelliğine haizdir. Elde edilen bulgular, liminal mekânlarda beden, zaman ve bellek bağlamında bireysel deneyimlere ilişkin önemli kavrayışlar sunmaktadır. Çalışma disiplinler arası bir perspektifle, Kültürel Kuram ekseninde kent ve gündelik hayat sosyolojisi ile mekân felsefesi arasında kurduğu karşılıklı ilişkiler üzerinden ilgili literatüre katkı sunmayı amaçlamaktadır.
Anahtar Kelimeler: Mimari, İletişim, Liminal Mekân, Öznel Deneyim, Fenomenoloji, Gündelik Hayat, Kapalıçarşı.
Abstract
Spatial experience is considered to be a subjective experience shaped by the individual's multi-layered relationships with time, body and others, which cannot be limited to the perception of the physical environment. Relationships established in liminal spaces are concentrated on the basis of transience, uncertainty and multi-layeredness. Within the heterogeneous and fluid structure of the modern urban experience, the Grand Bazaar possesses the characteristic of being a liminal space where historical continuity and cultural transformations intertwine. Edmund Husserl's phenomenological reduction method, Maurice Merleau-Ponty's philosophy of bodily orientation, Henri Lefebvre's approach to the production of space, and Michel De Certeau's conceptualisations of everyday life practices form the theoretical framework of this research. This study is methodologically structured on the basis of a phenomenological field study within the qualitative research method. Qualitative data obtained through in-depth interviews were separated into themes and sub-themes through the phenomenological reduction process, revealing the subjective experiences of individuals with the Grand Bazaar. Subsequently, the findings of the study were reached by relating the data to the relevant literature. The narratives and bodily orientations presented by the participants reveal subjective forms of experience shaped by temporal perceptions, emotional connections, and everyday practices. Thus, the Grand Bazaar, through its architectural form, serves as a means of mass communication that carries and produces meaning at the semantic level of social life. The findings provide important insights into individual experiences in liminal spaces in the context of body, time, and memory. The study aims to contribute to the relevant literature with an interdisciplinary perspective on the axis of cultural theory, through the interrelationships by establishing between the sociology,of urban and everyday life and philosophy of space.
Keywords: Architecture, Communication, Liminal Space, Subjective Experience, Phenomenology, Everyday Life, Grand Bazaar.