TEMAS ÜSTÜNE
…
3 pages
1 file
Sign up for access to the world's latest research
Abstract
Giderek daha çok “temas” dediğime göre, ona temas etmenin (dokunmanın, değmenin, değinmenin) zamanı gelmiştir. Temas… İngilizcesi “contact”. Sözcüğün başat anlamı “dokunuşmak”.
Related papers
FIRAT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ, 2002
Özet: Türkiye Türkçesi'de "komşu" şeklinde telaffuz edilen sözcük, tarihi ve günümüz şive ve lehçeleri çerçevesinde incelenmiş ve karşımıza üç tip söyleniş çıkmıştır: 1. körşi, 2. konşu/konşı, 3. koşnı "Körşi" sözcüğünün kör-/gör-kökünden geldiği anlaşılmaktadır. Bizim inceleme konumuz, ortak "ko-" kökünden gelen "konşı" ve "koşnı" sözcüklerini inceleyerek, koşnı-<koş-kökünün tarihi ve günümüz şive ve lehçelerindeki taşıdığı anlam yükünü göz önüne alarak, "komşu" sözcüğüne Doğu ve Batı Türklerinin bakış açılarını ortaya koymaktır. Anahtar Kelimeler: 1. komşu 2. koşnı 3. konşı 4. koş-5. işteşlik Summary: The word "komşu" in the Turkish language of Turkey has been examined in the fromework of historical and contemporary dialects and three different ttypes of expression have been found: 1. körşi 2. konşu/konşı 3. koşnı Our subject of research is to examin "konşı" and "koşnı" which were derived from the shared root "ko-" and considering the semantic possession of the root koşnı<koş-root in historical and contemporary accents and diaalects, to put forward the points of view of eastern and coestern countries to the word "komşu" Key Words: 1. komşu 2. koşnı 3. konşı 4. koş-5. reflexive 1 Dr., Trakya Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Böl. Arş. Gör.
Endülüs isminin kökeni kesin olarak tespit edilmiş değildir. Kelimenin yaygın olarak İberik yarımadasının güneyine ve Kuzey Afrika’ya yerleşen Vandallardan türediği düşünülmektedir. Bu bakış açısına göre Endülüs’ün Vandal ülkesi anlamına gelen Müslümanlar tarafından İberik yarımadası için kullanılan bir isim olduğuna inanılmaktadır. Fakat bu konuda bilim adamları arasında görüş birliğinden söz etmek mümkün değildir. Endülüs adı, “Hispania” karşılığı olarak ilk defa fetihten sonra basılmış bir sikke üzerinde görülmüştür. Hristiyanların XI. yüzyılda yarımadayı geri almaya başlayınca bu isim sadece Müslümanların kontrolü altındaki topraklara verilir olmuştur. Bu zamana kadar Vandalucia, Endeliş, Atlantis ve Landahlauts’dan türediğine dair dört muhtemel köken ileri sürülmüştür. Anahtar Kelimeler: Endülüs, Vandalucia, Atlantis, Endeliş, Landahlauts. On the Etymology of Word “Andalusia” The etymology of the word “Andalusia” is uncertain. The word is opularly thought to be derived from the Vandals, the Germanic tribe who settled in the Southern Iberia and Northern Africa. According to this point of wiev, it is believed that the name Andalusia, Arabic for “Country of the Vandals,” was originally applied to the entire Iberian Peninsula by the Muslims. However, scholars are by no means in agreement. After the lslamic conquest of Spain, the name of Andalusia firstly appears in coin inscriptions as the Arabic equivalent of Hispania. As the Christians began to reconquer the peninsula in the eleventh century, the name was used only to describe the area still under the Muslim control. Up to the present, four possible etimologies have been put forward suggesting that it has been derived from Vandalucia, Andalish, Atlantis and Landahlauts. Key Words: Andalusia, Vandalucia, Atlantis, Andalish, Landahlauts.
Avrasya Terim Dergisi, 2023
Terminoloji, belli bir uzmanlık alanındaki kavramlara karşılık gelen terimleri ve onlarla ilgili çalışmaları kapsamaktadır. Her türlü bilimsel araştırmada bilgi edinme ve aktarma terimler aracılığıyla gerçekleştiğinden, terimlerle ilgili hususlar (türetim, adlandırma, karşıladığı anlam, açıklık vd.) büyük öneme sahiptir. Farklı sebeplerle ortaya çıkan (çeviri, dilsel boşluk, yazım farklılıkları, çok terimlilik, çok anlamlılık vd.) terimsel sorunlar bilimsel çalışmalardaki terim birliği ve tutarlılığının sağlanmasını engellemektedir. Çalışmada, ödünçleme yoluyla Türkçeye geçen bavul sözcükler (suitcase words) teriminin tanımına, nasıl kullanıldığına; araştırmacıların bu terime bakış açılarındaki başkalığa ve birbirinin yerine kullanma (portmanto, çok anlamlılık) sebebiyle ortaya çıkan terim karışıklığına dikkat çekmek; bu terimin hangi anlamının daha işlevsel olduğu, yaygın kullanıldığı ve temel anlam olarak ele alınabileceği gibi temel sorulara cevap bulmak amaçlanmaktadır.
İnsan için en temel sorunlardan biri hürriyet olagelmiştir. İlkçağ filozoflarından günümüze bu kavram, felsefenin ve de ilm-i kelamın ana problemleri arasında yer almıştır. Ontolojik bir problem olarak hürriyet, ilahî ve beşerî yönüyle incelenmek durumundadır. Zira yaratılmış olan insan kuşatılmış bir varlık olarak yaratıcıyla arasındaki ilişkinin mahiyetini öncelikle bilmek zorundadır. Bu da insanı doğrudan doğruya ontolojik bir muhasebeye iter. "Varlığımın özü nerede başlar, nereye kadar gidebilir? İnsan hürriyetinin sınırları nelerdir? Ortaya koyduğum bir eylemin ne kadarında benim iradem geçerlidir?" vb. sorulara verilen cevaplar, kişinin bakış açısın belirleyen ilmî disiplinlere göre değişmektedir. İslam düşüncesi açısından baktığımızda, "Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin." ile "Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir." ayeti arasında insan kaderi açısından nasıl bir korelasyon mevcuttur? "Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz" hükmü ile "…Siz ancak yaptıklarınızın karşılığını göreceksiniz" ayeti arasında nasıl bir bağlam mevcuttur? Bu yazıda, insanlık tarihi kadar eski olan hürriyet probleminin yukarıda zikredilen sorulara verdiği cevaplara istinaden İslam tarihi içindeki seyri kelam ilminin literatüründen istifade edilerek incelenecektir.
Sabuncuoğlu, Türk tıp tarihinin önde gelen hekimlerinden biridir. Cerrahiyetü'l-Haniyye, Akrabadin tercümesi gibi eserleriyle bilinen ve uzun süre Amasya Dârü'ş-Şifası başhekimliği yapan Sabuncuoğlu'nun en özgün eseri ise, kendi gözlem ve deneylerinden yararlanarak yazdığı Mücerrebnâme adlı eserdir. Bu özgünlüğü açısından Mücerrebnâme'nin tarihsel tıp metinleri içerisinde ayrıcalıklı bir yeri bulunmaktadır. Bu nedenle, böylesine önemli bir eserin yayımlanarak bilim dünyasına kazandırılması beni oldukça sevindirdi. * Ancak ne yazık ki bu sevincin, eseri incemeye başlamamla birlikte kısa sürede şaşkınlığa dönüştüğünü de üzüntüyle belirtmeliyim.

Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.