ÇEVİRİLER by ERHAN KUZHAN
Liberal feministler Doğu Avrupa’daki kadın kurtuluş mücadelesini “Batı’ya yetişme” meselesi olara... more Liberal feministler Doğu Avrupa’daki kadın kurtuluş mücadelesini “Batı’ya yetişme” meselesi olarak değerlendirmeye teşnedir. Ancak, feminizmi burada yeni beliren bir öğe gibi sunmak; komünist kadınların 1945’ten bu yana verdikleri mücadeleleri —ve hem Kilise’nin hem de Kilise’ye bağlı partilerin tutucularına karşı kazandıkları utkuları— olmamış saymak demektir.
Rutger Bregman, bir küme genç öğrencinin 1965'te bir adada mahsur kaldıklarında yaşadıklarının, W... more Rutger Bregman, bir küme genç öğrencinin 1965'te bir adada mahsur kaldıklarında yaşadıklarının, William Golding'in çoksatar romanında aktarılanlardan epeyce farklı olduğunu ortaya koyuyor. • Mano Totau ile görüşme: Tekne kazasından sağ çıkan birinin yaşadıkları ve kurtuluşu • Rutger Bregman röportajı: 'Gizil süper gücümüz, dayanışma becerimizdir.' Rutger Bregman @rcbregman
GEŞTALT TERAPİ / TRANSAKSİYONEL ANALİZ by ERHAN KUZHAN
Buldum!
Doğru soru “Öteki kim? Kim öteki?” değilmiş. “Öteki, ne” diye sormalıymışım.
Kendi dışımdakilerin bir kısmını, "öteki" olarak niteliyor, adlandırıyorum. Öteki, benim dışımdak... more Kendi dışımdakilerin bir kısmını, "öteki" olarak niteliyor, adlandırıyorum. Öteki, benim dışımdakiler; demem o ki benden uzakta, ötemdekiler.
Onlara "o öteki" diyelim.
* * *
Oysa asıl, en gerçek, en öteki; başkası değil, kendim. Kendim, ötekiyim. Bendeki öteki, yadsıdığım ikizim: Kendi ötekim. Özcesi"öz-öteki". Demem o ki "self-other”.
* * *
"O öteki", öz-ötekimi ufaltmama, ardında gizlememe yarıyor. Ufaltıyor, gizliyor.
Öyle mi, gerçekten? Bakalım…
* * *
“Asıl, gerçek öteki” olan kendi ötekimizden, öz-ötekiden nasıl kurtuluruz?
Nietzsche'den esinle "Artık, kimse öteki değil. Ne kendimiz ne başka kendiler. Öteki öldü!" deyince. Bu aydınlanmaya erince...
Ne ise o": İngilizcesi "what is". "What is" ne peki? "What is" is "what is". Uzun etme, der gibi.... more Ne ise o": İngilizcesi "what is". "What is" ne peki? "What is" is "what is". Uzun etme, der gibi. "O, ne ise o". (Başka bir şey değil; o, ne ise, yalnızca, o.)
* * *
Dünyada gözümüzün, elimizin değmediği varlıklar var. Buz dağlarının altındakiler, gibi. Üstelik hiçbir zaman "göz görmeyecek", "el değmeyecek" varlıklar hep olacak. Görmediklerimiz çok. Görmediklerimizin "çok ve var" olduğunu biliyoruz. (Görmediklerimizin "çok ve var" olduğundan, var mı, kuşku duyan!)
* * *
Peki, varlıklar, bizim yansıtmalarımız olmadan da orada öylece duruyorlar, değil mi? Onlar “self-beings” (Türkçe “öz-varlıklar “kendinden varlıklar”, “kendilikli varlıklar”, “kendilik varlıkları”.)
Ayrılık nedir?
Ayrı düşme. Daha doğrusu, "ayrı düşürülme".
Giderek daha çok “temas” dediğime göre, ona temas etmenin (dokunmanın, değmenin, değinmenin) zama... more Giderek daha çok “temas” dediğime göre, ona temas etmenin (dokunmanın, değmenin, değinmenin) zamanı gelmiştir.
Temas… İngilizcesi “contact”. Sözcüğün başat anlamı “dokunuşmak”.
Ad, soy ad üstüne düşünüyorum.
İşe kendi adım soy adımdan başlayayım: "Erhan Kuzhan". Bu... more Ad, soy ad üstüne düşünüyorum.
İşe kendi adım soy adımdan başlayayım: "Erhan Kuzhan". Bu ad-soy ad "benim" mi? Adımı "taşıyor" muyum? Adıma "ait" miyim? (Daha doğrusu: Adım bana ait mi?) Yoksa, ona "el" miyim?
Perls “Geştalt Şarkısı'nda “I am I and you are you” diyor. “Ben benim; sen sensin”. Ben, Perls'ün... more Perls “Geştalt Şarkısı'nda “I am I and you are you” diyor. “Ben benim; sen sensin”. Ben, Perls'ün çağrısı üstüne düşünüyorum.
Şimdi buradayım. Öyleyse varım! “And vice versa”: Varım. Öyleyse şimdi buradayım!
Kasım 2024
“Anlama” üstüne düşünüyorum. Kendini anlama, başkasını anlama, (karşılıklı olarak biri birini anl... more “Anlama” üstüne düşünüyorum. Kendini anlama, başkasını anlama, (karşılıklı olarak biri birini anlama anlamında) “anlaşma”; bir hayvanı, nesneyi, dünyayı anlama… Özcesi “anlama”.
Kendi ile, başkasını anlama? Başkası ile, kendini anlama? Başka bir anlatımla, kendi üstünden başkasını anlama? Başkası üstünden kendini anlama?
Yoksa, neyi / kimi olursa olsun, “anlama” bütün mü (bütünleşik mi)?
Geştalt terapi kuramında 7 temas biçimi serimleniyor. Geştalt Danışmanlığı'ndan alıntılıyorum: "D... more Geştalt terapi kuramında 7 temas biçimi serimleniyor. Geştalt Danışmanlığı'ndan alıntılıyorum: "Deneyim döngüsünü kopartmanın yedi yolu vardır: (1) duyarsızlaşma, (2) yön değiştirtme, (3) içe verme, (4) yansıtma, (5) kendine çevirme, (6) kendini gözleme, (7) iç içe geçme."
Danışan kendini düzenleyemeyen kişidir. Geştalt Terapide buna "disease" (Türkçe karşılığıyla "uyu... more Danışan kendini düzenleyemeyen kişidir. Geştalt Terapide buna "disease" (Türkçe karşılığıyla "uyum içinde olamama") deniyor. Dolayısıyla danışan, uyum içinde olamayan kişidir, diyebiliriz. Uyum içinde olamayış, başkalarına öfke duyma (dışa vurulamadığında da kendine öfke duyma); öfkeden dolayı kimseyle (danışmanla, dünyayla) bağ, temas kuramama ya da yeterince, etkili kuramama demektir. Bu durumda danışman kendine ilkin şunları sorar:
Geştalt terapi kuramı (içe kapalı-dışa dönük, ruh-beden) gibi düaliteleri reddediyor; meselelere ... more Geştalt terapi kuramı (içe kapalı-dışa dönük, ruh-beden) gibi düaliteleri reddediyor; meselelere böyle çatallamalarla bakmanın işe yaramadığını; kişinin değişken olduğunu, “şimdi” dışa dönük görünen birinin “başka bir zaman” içe dönük olacağını söylüyor. Ben de bu görüşe katılıyorum.
Kendi yakınlarımızın ölümünden, bir gün ölümüne tanıklık etmekten korkuyor muyuz? Kendi ölümümüzü... more Kendi yakınlarımızın ölümünden, bir gün ölümüne tanıklık etmekten korkuyor muyuz? Kendi ölümümüzü unutmak istiyor muyuz? Bir düşünür, paradoksal bir düşünceyle, "Ölümü unutmanın en kestirme yolu, onu düşünmektir" diyordu. Kimdi anımsamıyorum, kimini söylediği de önemli değil, sanırım.
Ötekini, onun bir davranışı, düşüncesi, sözü dolayısıyla yargılarız; oysa yargıladığımız şey tam ... more Ötekini, onun bir davranışı, düşüncesi, sözü dolayısıyla yargılarız; oysa yargıladığımız şey tam da bizde olan ancak yadsıdığımız bir parçamızdır.
Danışman, başkalarının "sorunlarına" eğilen, onlara el uzatan, kendinde sorun olmayan demek değil... more Danışman, başkalarının "sorunlarına" eğilen, onlara el uzatan, kendinde sorun olmayan demek değil. Danışana tepeden, yandan (ters ters) bakan biri de değil. Ya da olmamalıdır.
"Gestalt" Almaca kökenli. Tanımlayacak olursak geştalt "örgütlenmiş bir bütündür" diyebiliriz. Ge... more "Gestalt" Almaca kökenli. Tanımlayacak olursak geştalt "örgütlenmiş bir bütündür" diyebiliriz. Geştalt terapi de öncül ileti "Bütün, parçaların toplamından daha çoğudur" biçiminde. Genel olarak her konuda, parçalarla uğraşmaktan çok, bütünlemek, bütüne yönelmek öğütleniyor. Yedi temas biçimi...
Claude Steiner'ın The Original Fuzzy Tale kitabı üstüne...
Uploads
ÇEVİRİLER by ERHAN KUZHAN
GEŞTALT TERAPİ / TRANSAKSİYONEL ANALİZ by ERHAN KUZHAN
Onlara "o öteki" diyelim.
* * *
Oysa asıl, en gerçek, en öteki; başkası değil, kendim. Kendim, ötekiyim. Bendeki öteki, yadsıdığım ikizim: Kendi ötekim. Özcesi"öz-öteki". Demem o ki "self-other”.
* * *
"O öteki", öz-ötekimi ufaltmama, ardında gizlememe yarıyor. Ufaltıyor, gizliyor.
Öyle mi, gerçekten? Bakalım…
* * *
“Asıl, gerçek öteki” olan kendi ötekimizden, öz-ötekiden nasıl kurtuluruz?
Nietzsche'den esinle "Artık, kimse öteki değil. Ne kendimiz ne başka kendiler. Öteki öldü!" deyince. Bu aydınlanmaya erince...
* * *
Dünyada gözümüzün, elimizin değmediği varlıklar var. Buz dağlarının altındakiler, gibi. Üstelik hiçbir zaman "göz görmeyecek", "el değmeyecek" varlıklar hep olacak. Görmediklerimiz çok. Görmediklerimizin "çok ve var" olduğunu biliyoruz. (Görmediklerimizin "çok ve var" olduğundan, var mı, kuşku duyan!)
* * *
Peki, varlıklar, bizim yansıtmalarımız olmadan da orada öylece duruyorlar, değil mi? Onlar “self-beings” (Türkçe “öz-varlıklar “kendinden varlıklar”, “kendilikli varlıklar”, “kendilik varlıkları”.)
Temas… İngilizcesi “contact”. Sözcüğün başat anlamı “dokunuşmak”.
İşe kendi adım soy adımdan başlayayım: "Erhan Kuzhan". Bu ad-soy ad "benim" mi? Adımı "taşıyor" muyum? Adıma "ait" miyim? (Daha doğrusu: Adım bana ait mi?) Yoksa, ona "el" miyim?
Kendi ile, başkasını anlama? Başkası ile, kendini anlama? Başka bir anlatımla, kendi üstünden başkasını anlama? Başkası üstünden kendini anlama?
Yoksa, neyi / kimi olursa olsun, “anlama” bütün mü (bütünleşik mi)?