İstanbul Ticaret Üniversitesi
Meslek Yüksek Okulu
Ahîlik ve Bâcıyân-ı Rum teşkilatları;13-18.yy arasında Osmanlı öncesi ve Osmanlı döneminde birçok alanda ferdî ve toplumsal anlamda sosyo-iktisadî gelişmeye büyük etkisi olmuştur. Gedik sisteminin kuruluşuna değin etkinliğini... more
Ahîlik ve Bâcıyân-ı Rum teşkilatları;13-18.yy arasında Osmanlı öncesi ve Osmanlı döneminde birçok alanda ferdî ve toplumsal anlamda sosyo-iktisadî gelişmeye büyük etkisi olmuştur. Gedik sisteminin kuruluşuna değin etkinliğini sürdürmüştür. Bu iki örgütlenme; kadın ve erkek nüfusun sosyal-kültürel, ekonomik ve ahlaki yapısını, insanî ve medenî yönde geliştirmeyi amaçlamıştır. Sanayi inkılabının ve Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu şartların baskısı altında etkinliğini yitirmiştir.
Bu çalışmadan amaç; uzun bir tarih kesitinde geniş bir coğrafyada fert ve topluma olumlu katkılarda bulunmuş
olan bu teşkilatların günümüz fert ve toplumuna örneklik değerini ortaya çıkarmaktır. Geçirdiği merhaleler
anlatılırken etkinliğini yitirme sebepleri örnek alınması amacıyla zikredildi. Çesitli sosyo-iktisadî ve tarihî
kaynaklar incelendi. Günümüze örneklik değeri olan boyutların günümüz uygulamaları ile karşılastırılması
çalışmayı farklı kılan yanıdır.
Bulgular olarak; insanlar arası ilişkileri düzenlediği; meslek edindirme, üretim, satış, pazarlama, tüketim, işçi-işveren
ilişkileri, sosyal güvenlik sistemi, adil gelir dağılımı dengesi, iç ve dış güvenlik gibi alanlarda düzenlemeler yapıldığı ve başarı ile uygulandığı tespit edilmiştir. Çeşitli kesimlerin bu örgütlenmede yer aldığı fark edilmiştir. Zâviye, hankâh ve ahî tekkesi, üretim ve satış mekânlarında ve sosyal hayatta etkinliklerini sürdürmüşlerdir.
Nitelikli insan ve toplum oluşturma ve geliştirme bakımından bu tarihi model incelendi. Esnafın; halkın ve tüketicinin hukukunu gözettiği, halkın ve tüketicinin de; esnafın, üreticinin ve satıcının hukukunu gözettiği insanî ve empatik bir ekonomik piyasa modeli oluşturulması çerçevesinde ahîlik sistemi örnek alınabilir. Türkak–TSE bünyesinde Ahîlik ilkeleri incelenip güncellenerek günümüze ve geleceğe hitap edecek nitelikte “Üniversal Ahîlik Standartları” oluşturulması yönünden incelendi ve bu standardın oluşturulması önerildi.
Bu çalışmadan amaç; uzun bir tarih kesitinde geniş bir coğrafyada fert ve topluma olumlu katkılarda bulunmuş
olan bu teşkilatların günümüz fert ve toplumuna örneklik değerini ortaya çıkarmaktır. Geçirdiği merhaleler
anlatılırken etkinliğini yitirme sebepleri örnek alınması amacıyla zikredildi. Çesitli sosyo-iktisadî ve tarihî
kaynaklar incelendi. Günümüze örneklik değeri olan boyutların günümüz uygulamaları ile karşılastırılması
çalışmayı farklı kılan yanıdır.
Bulgular olarak; insanlar arası ilişkileri düzenlediği; meslek edindirme, üretim, satış, pazarlama, tüketim, işçi-işveren
ilişkileri, sosyal güvenlik sistemi, adil gelir dağılımı dengesi, iç ve dış güvenlik gibi alanlarda düzenlemeler yapıldığı ve başarı ile uygulandığı tespit edilmiştir. Çeşitli kesimlerin bu örgütlenmede yer aldığı fark edilmiştir. Zâviye, hankâh ve ahî tekkesi, üretim ve satış mekânlarında ve sosyal hayatta etkinliklerini sürdürmüşlerdir.
Nitelikli insan ve toplum oluşturma ve geliştirme bakımından bu tarihi model incelendi. Esnafın; halkın ve tüketicinin hukukunu gözettiği, halkın ve tüketicinin de; esnafın, üreticinin ve satıcının hukukunu gözettiği insanî ve empatik bir ekonomik piyasa modeli oluşturulması çerçevesinde ahîlik sistemi örnek alınabilir. Türkak–TSE bünyesinde Ahîlik ilkeleri incelenip güncellenerek günümüze ve geleceğe hitap edecek nitelikte “Üniversal Ahîlik Standartları” oluşturulması yönünden incelendi ve bu standardın oluşturulması önerildi.
- by Simurg Tercüme and +1
- •
Guilds of Ahî and Bajiyan Al-Rum, which contributed greatly to socio-economic development – individually and socially - in many fields between 13rd and 18th centuries during periods before and during the era of Ottoman State, remained... more
Guilds of Ahî and Bajiyan Al-Rum, which contributed greatly to socio-economic development – individually and
socially - in many fields between 13rd and 18th centuries during periods before and during the era of Ottoman
State, remained efficient until establishment of Gedik system. Aforementioned guilds lost influence under
pressures of Industrial Revolution and conditions challenging Ottoman State.
This study aims to uncover exemplary value of said guilds, which positively contributed to individuals and
community over an extensive period of history across a vast geography, for current individuals and society.
While relating stages it underwent reasons why it lost efficiency has been mentioned so it sets an example.
Various socio-economic and historical resources have been studied. Comparison of dimensions having
exemplary value for our time with current implementations makes this study distinctive.
As findings, it has been learned interpersonal relations were regulated by them, vocational courses, production,
sales, marketing, consumption, relations between employers and employees, social security system, balance in
fair distribution of incomes besides domestic and foreign security were arranged within this organization and
implemented successfully.
This model has been studied from aspects of forming and developing qualified people and societies. Ahî system
can be taken as example, for thereby while tradesmen observed rights of people and consumers, people and consumers observed rights of merchants, producers and salesmen, and thus a humanitarian and emphatic
economic market model was formed. This study advises ‘Universal Ahî Standards’ be established to address our
time and future by revising and updating Ahî principles within Türkak –TSE.
Key Words: Socio-economic, Bajiyan Al-Rum, Standards of Ahî Order, Ahî Evran, Fatma Bacı
Ahîlik ve Bâcıyân-ı Rum teşkilatları;13-18.yy arasında Osmanlı öncesi ve Osmanlı döneminde birçok alanda
ferdî ve toplumsal anlamda sosyo-iktisadî gelişmeye büyük etkisi olmuştur. Gedik sisteminin kuruluşuna değin
etkinliğini sürdürmüştür. Bu iki örgütlenme; kadın ve erkek nüfusun sosyal-kültürel, ekonomik ve ahlaki
yapısını, insanî ve medenî yönde geliştirmeyi amaçlamıştır. Sanayi inkılabının ve Osmanlı Devleti’nin içinde
bulunduğu şartların baskısı altında etkinliğini yitirmiştir.
Bu çalışmadan amaç; uzun bir tarih kesitinde geniş bir coğrafyada fert ve topluma olumlu katkılarda bulunmuş
olan bu teşkilatların günümüz fert ve toplumuna örneklik değerini ortaya çıkarmaktır. Geçirdiği merhaleler
anlatılırken etkinliğini yitirme sebepleri örnek alınması amacıyla zikredildi. Çeşitli sosyo-iktisadî ve tarihî
kaynaklar incelendi. Günümüze örneklik değeri olan boyutların günümüz uygulamaları ile karşılaştırılması
çalışmayı farklı kılan yanıdır.
Bulgular olarak; insanlar arası ilişkileri düzenlediği; meslek edindirme, üretim, satış, pazarlama, tüketim, işçiişveren
ilişkileri, sosyal güvenlik sistemi, adil gelir dağılımı dengesi, iç ve dış güvenlik gibi alanlarda
düzenlemeler yapıldığı ve başarı ile uygulandığı tespit edilmiştir. Çeşitli kesimlerin bu örgütlenmede yer aldığı
fark edilmiştir. Zâviye, hankâh ve ahî tekkesi, üretim ve satış mekânlarında ve sosyal hayatta etkinliklerini
sürdürmüşlerdir.
Nitelikli insan ve toplum oluşturma ve geliştirme bakımından bu tarihi model incelendi. Esnafın; halkın ve
tüketicinin hukukunu gözettiği, halkın ve tüketicinin de; esnafın, üreticinin ve satıcının hukukunu gözettiği
insanî ve empatik bir ekonomik piyasa modeli oluşturulması çerçevesinde ahîlik sistemi örnek alınabilir. Türkak
–TSE bünyesinde Ahîlik ilkeleri incelenip güncellenerek günümüze ve geleceğe hitap edecek nitelikte
“Üniversal Ahîlik Standartları” oluşturulması yönünden incelendi ve bu standardın oluşturulması önerildi.
Anahtar Kelimeler: Sosyo-Đktisadî, Bâcıyân-ı Rum, Ahîlik Standartları, Ahî Evran, Fatma Bacı.
socially - in many fields between 13rd and 18th centuries during periods before and during the era of Ottoman
State, remained efficient until establishment of Gedik system. Aforementioned guilds lost influence under
pressures of Industrial Revolution and conditions challenging Ottoman State.
This study aims to uncover exemplary value of said guilds, which positively contributed to individuals and
community over an extensive period of history across a vast geography, for current individuals and society.
While relating stages it underwent reasons why it lost efficiency has been mentioned so it sets an example.
Various socio-economic and historical resources have been studied. Comparison of dimensions having
exemplary value for our time with current implementations makes this study distinctive.
As findings, it has been learned interpersonal relations were regulated by them, vocational courses, production,
sales, marketing, consumption, relations between employers and employees, social security system, balance in
fair distribution of incomes besides domestic and foreign security were arranged within this organization and
implemented successfully.
This model has been studied from aspects of forming and developing qualified people and societies. Ahî system
can be taken as example, for thereby while tradesmen observed rights of people and consumers, people and consumers observed rights of merchants, producers and salesmen, and thus a humanitarian and emphatic
economic market model was formed. This study advises ‘Universal Ahî Standards’ be established to address our
time and future by revising and updating Ahî principles within Türkak –TSE.
Key Words: Socio-economic, Bajiyan Al-Rum, Standards of Ahî Order, Ahî Evran, Fatma Bacı
Ahîlik ve Bâcıyân-ı Rum teşkilatları;13-18.yy arasında Osmanlı öncesi ve Osmanlı döneminde birçok alanda
ferdî ve toplumsal anlamda sosyo-iktisadî gelişmeye büyük etkisi olmuştur. Gedik sisteminin kuruluşuna değin
etkinliğini sürdürmüştür. Bu iki örgütlenme; kadın ve erkek nüfusun sosyal-kültürel, ekonomik ve ahlaki
yapısını, insanî ve medenî yönde geliştirmeyi amaçlamıştır. Sanayi inkılabının ve Osmanlı Devleti’nin içinde
bulunduğu şartların baskısı altında etkinliğini yitirmiştir.
Bu çalışmadan amaç; uzun bir tarih kesitinde geniş bir coğrafyada fert ve topluma olumlu katkılarda bulunmuş
olan bu teşkilatların günümüz fert ve toplumuna örneklik değerini ortaya çıkarmaktır. Geçirdiği merhaleler
anlatılırken etkinliğini yitirme sebepleri örnek alınması amacıyla zikredildi. Çeşitli sosyo-iktisadî ve tarihî
kaynaklar incelendi. Günümüze örneklik değeri olan boyutların günümüz uygulamaları ile karşılaştırılması
çalışmayı farklı kılan yanıdır.
Bulgular olarak; insanlar arası ilişkileri düzenlediği; meslek edindirme, üretim, satış, pazarlama, tüketim, işçiişveren
ilişkileri, sosyal güvenlik sistemi, adil gelir dağılımı dengesi, iç ve dış güvenlik gibi alanlarda
düzenlemeler yapıldığı ve başarı ile uygulandığı tespit edilmiştir. Çeşitli kesimlerin bu örgütlenmede yer aldığı
fark edilmiştir. Zâviye, hankâh ve ahî tekkesi, üretim ve satış mekânlarında ve sosyal hayatta etkinliklerini
sürdürmüşlerdir.
Nitelikli insan ve toplum oluşturma ve geliştirme bakımından bu tarihi model incelendi. Esnafın; halkın ve
tüketicinin hukukunu gözettiği, halkın ve tüketicinin de; esnafın, üreticinin ve satıcının hukukunu gözettiği
insanî ve empatik bir ekonomik piyasa modeli oluşturulması çerçevesinde ahîlik sistemi örnek alınabilir. Türkak
–TSE bünyesinde Ahîlik ilkeleri incelenip güncellenerek günümüze ve geleceğe hitap edecek nitelikte
“Üniversal Ahîlik Standartları” oluşturulması yönünden incelendi ve bu standardın oluşturulması önerildi.
Anahtar Kelimeler: Sosyo-Đktisadî, Bâcıyân-ı Rum, Ahîlik Standartları, Ahî Evran, Fatma Bacı.
- by Hüseyin Arslan
- •
CIRCULATION AND TRANSFORMATION BETWEEN TRIBES AND IT’S INFLUENCE TO RECOMPOSITION OF SOCIETIES Interactions between different social communities such as tribes, races, nations and peoples have attracted attention of many social... more
CIRCULATION AND TRANSFORMATION BETWEEN TRIBES
AND IT’S INFLUENCE TO RECOMPOSITION OF SOCIETIES
Interactions between different social communities such as tribes, races, nations and peoples have attracted attention of many social scientists. Such interactions due to migration, mixing, conversion, transformation and assimilation processes still draw attention of many people. Many question relationships between various multicultural communities within the framework of such concepts. Our thesis is that societies transform with migration, mixing, conversion, transformation and assimilation processes. Our findings support our thesis. This study contains a literature review with qualitative research methods. First and second-hand sources have been evaluated on the subject matter. In the introduction, information on concepts of tribe, race, nation and people are provided. After the method used for the literature review is explained, research methods that have been used is related. The point of reasearch is explained before we have elaborated on our findings. We have provided authentic explanations after each finding. After evaluation and conclusion sections, we have provided a bibliography. Our findings have reaffirmed our beliefs by demonstrating that tribes, races, nations and peoples that have lived at certain time frames and places on earth, have some type of interaction with each other due to migration, mixing, conversion, transformation or assimilation processes. Within this frame, we have emphasized that it is essential for different societies to develop friendly, brotherly and peaceful relations among themselves. Our suggestion to academia, social communities, human scientists, politicians, policy-makers, social groups and individuals is to use of these findings in cultural studies locally and universally, in order to contribute in conducting of interactions between different communities in a peaceful and humane manner.
Key Words: Nation, Interaction, Migration, Mixing, Transformation
AND IT’S INFLUENCE TO RECOMPOSITION OF SOCIETIES
Interactions between different social communities such as tribes, races, nations and peoples have attracted attention of many social scientists. Such interactions due to migration, mixing, conversion, transformation and assimilation processes still draw attention of many people. Many question relationships between various multicultural communities within the framework of such concepts. Our thesis is that societies transform with migration, mixing, conversion, transformation and assimilation processes. Our findings support our thesis. This study contains a literature review with qualitative research methods. First and second-hand sources have been evaluated on the subject matter. In the introduction, information on concepts of tribe, race, nation and people are provided. After the method used for the literature review is explained, research methods that have been used is related. The point of reasearch is explained before we have elaborated on our findings. We have provided authentic explanations after each finding. After evaluation and conclusion sections, we have provided a bibliography. Our findings have reaffirmed our beliefs by demonstrating that tribes, races, nations and peoples that have lived at certain time frames and places on earth, have some type of interaction with each other due to migration, mixing, conversion, transformation or assimilation processes. Within this frame, we have emphasized that it is essential for different societies to develop friendly, brotherly and peaceful relations among themselves. Our suggestion to academia, social communities, human scientists, politicians, policy-makers, social groups and individuals is to use of these findings in cultural studies locally and universally, in order to contribute in conducting of interactions between different communities in a peaceful and humane manner.
Key Words: Nation, Interaction, Migration, Mixing, Transformation
In the 16th century’s Ottoman, external migration, which means winning or losing population, were questioned to originate from which factors. Gaining information about, under which factors, the migrate from the outside and migrating out... more
In the 16th century’s Ottoman, external migration, which means winning or losing population, were questioned to originate from which factors. Gaining information about, under which factors, the migrate from the outside and migrating out of the Ottoman replaced each other, were aimed. The provisions of a limited number of Muhimmah were screened and was supported by secondary sources. After the transcription of the provisions were given, summary and main theme were given with today’s Turkish. Simplification was made in some documents. It was seen to be demanded from the concerned state officials that the required measures be taken for the prevention of population movements, the population mobility in Safavid Iran in the East and on the borderland between Hungary and Austria in the West, were processed. In practice, unity, integrity, legality, justice and harmony principles were observed. The population movements were based on such reasons as economical, political, administrative, social and denominational; with the purpose of search for security; that the summer pastures and winter quarters were seized of them by the rulers to be transferred to some others for diverse reasons; the heavy burden of taxes; invited population from abroad; that those places allocated were considered to be insufficient by some administrators; the attempts of some people to join the Safavids; offering tax exemption up to three years and drawing populations from inlands. The implementation of the population policy that, encourages the population living in the place they are, providing welfare requirements, has been proposed.
Seyahat etmek güzel şey... Kendi adıma söylersem keyif aldığım ve arzuladığım bir hayat kesiti. Yeryüzünde, benim gibi seyahat etmeyi isteyen, arzulayan, keyif alan milyonlarca insan vardır, eminim… Yoruculuğuna, zorluklarına,... more
Seyahat etmek güzel şey...
Kendi adıma söylersem keyif aldığım ve arzuladığım bir hayat kesiti.
Yeryüzünde, benim gibi seyahat etmeyi isteyen, arzulayan, keyif alan milyonlarca insan vardır, eminim…
Yoruculuğuna, zorluklarına, bilinmezliklerine rağmen keyfi, macerası, bilinmezi keşif duygusu, meçhule yolculuk arzusu alır götürür beni…
Gezilecek pek çok yer ve ortam var bu güzelim dünyada…
Doğal güzellikler, tarihi ve kültürel mekanlar…
Dağlar, denizler, ovalar, düzler, vahalar, vadiler, çöller, göller, dereler, nehirler…
Kutsal mekanlar, anılarla dolu köşe bucaklar, inanç ve düşünceleri ile insanlığa yön ve yol gösteren şahsiyetlerin ve milletlerin yaşadığı coğrafyalar… adet ve gelenekleri, kültürel mirasları ve güncel yaşantıları… Hep insanı, seyyahı cezbeder…
Kendi adıma söylersem keyif aldığım ve arzuladığım bir hayat kesiti.
Yeryüzünde, benim gibi seyahat etmeyi isteyen, arzulayan, keyif alan milyonlarca insan vardır, eminim…
Yoruculuğuna, zorluklarına, bilinmezliklerine rağmen keyfi, macerası, bilinmezi keşif duygusu, meçhule yolculuk arzusu alır götürür beni…
Gezilecek pek çok yer ve ortam var bu güzelim dünyada…
Doğal güzellikler, tarihi ve kültürel mekanlar…
Dağlar, denizler, ovalar, düzler, vahalar, vadiler, çöller, göller, dereler, nehirler…
Kutsal mekanlar, anılarla dolu köşe bucaklar, inanç ve düşünceleri ile insanlığa yön ve yol gösteren şahsiyetlerin ve milletlerin yaşadığı coğrafyalar… adet ve gelenekleri, kültürel mirasları ve güncel yaşantıları… Hep insanı, seyyahı cezbeder…
Seyahat olayının kendisi bereketli ve keyifli bir süreçtir. Hareketli, dinamik, adrenalin yüklü ve üretici bir yapıya sahiptir. Heyecan verici, seratonin üretici ve mutluluk hormonlarının aktif olduğu bir dönemdir… Her anı yeni bir... more
Seyahat olayının kendisi bereketli ve keyifli bir süreçtir.
Hareketli, dinamik, adrenalin yüklü ve üretici bir yapıya sahiptir.
Heyecan verici, seratonin üretici ve mutluluk hormonlarının aktif olduğu bir dönemdir…
Her anı yeni bir enstantane ile yüklüdür.
Siz hiç yurt dışına çıktınız mı? Yabancı bir ülkeye seyahat ettiniz mi?
Hangi ülkeye, hangi coğrafyaya seyahat edeceğinize nasıl karar verdiniz?
Seyahat etme fikri nasıl doğdu?
Ne zaman seyahat düşüncesine kapıldınız?
Ülke seçiminde neler etkin oldu?
Seyahat programınızı yaparken hangi şehirleri, hangi mekânları ziyaret edeceğinize ilişkin planlar ve programlar yaptınız mı?
Bunların ne kadarını gerçekleştirebildiniz?…
Bu tür sorular uzatıldıkça uzatılabilir…
Hareketli, dinamik, adrenalin yüklü ve üretici bir yapıya sahiptir.
Heyecan verici, seratonin üretici ve mutluluk hormonlarının aktif olduğu bir dönemdir…
Her anı yeni bir enstantane ile yüklüdür.
Siz hiç yurt dışına çıktınız mı? Yabancı bir ülkeye seyahat ettiniz mi?
Hangi ülkeye, hangi coğrafyaya seyahat edeceğinize nasıl karar verdiniz?
Seyahat etme fikri nasıl doğdu?
Ne zaman seyahat düşüncesine kapıldınız?
Ülke seçiminde neler etkin oldu?
Seyahat programınızı yaparken hangi şehirleri, hangi mekânları ziyaret edeceğinize ilişkin planlar ve programlar yaptınız mı?
Bunların ne kadarını gerçekleştirebildiniz?…
Bu tür sorular uzatıldıkça uzatılabilir…
Gücünü bilgiden alan, fert, topluluk, cemiyet,kurum,kuruluş,hükümet,devlet ve insanlık, bu güçle, bu kudretle ömrüne ömür katar. Gönlü, gözü, basireti, aklı, fikri ,beyni,ruhu,bedeni ve hülasa bütün varlığı ile ışıldayan nesillerin... more
Gücünü bilgiden alan, fert, topluluk, cemiyet,kurum,kuruluş,hükümet,devlet ve insanlık, bu güçle, bu kudretle ömrüne ömür katar.
Gönlü, gözü, basireti, aklı, fikri ,beyni,ruhu,bedeni ve hülasa bütün varlığı ile ışıldayan nesillerin varlığı bilgi enerjisi ile bilgelik kudreti ile dolmasına ve donanmasına bağlıdır.
Bunun yolu, yöntemi, yordamı ise bilgi edinmekten geçer. Bilgi edinmenin pek çok yolu vardır. Aba bütün yolların başlangıcı okumaktan geçer…
Gönlü, gözü, basireti, aklı, fikri ,beyni,ruhu,bedeni ve hülasa bütün varlığı ile ışıldayan nesillerin varlığı bilgi enerjisi ile bilgelik kudreti ile dolmasına ve donanmasına bağlıdır.
Bunun yolu, yöntemi, yordamı ise bilgi edinmekten geçer. Bilgi edinmenin pek çok yolu vardır. Aba bütün yolların başlangıcı okumaktan geçer…
- by Hüseyin Arslan
- •
ÖZET Günümüzde çalışma hayatının belirgin sorunlarının başında iş tatminsizliği ve bu sorunun beraberinde getirdiği performans ve verim düşüklüğü gelmektedir. Bu çalışma, beyaz yakalı olarak da adlandırılan vasıflı meslek sahiplerinin iş... more
ÖZET Günümüzde çalışma hayatının belirgin sorunlarının başında iş tatminsizliği ve bu sorunun beraberinde getirdiği performans ve verim düşüklüğü gelmektedir. Bu çalışma, beyaz yakalı olarak da adlandırılan vasıflı meslek sahiplerinin iş tatmini seviyelerini, meslekleri ile ilgili beklenti ve tutumlarını değerlendirmektir. Ampirik araştırma İstanbul İli merkez olmak üzere vasıf gerektiren meslekleri yapan beyaz yakalı çalışanlar olarak adlandırılan 546 kişi üzerinde yapılmıştır. Birinci bölümde iş tatmini kavramı, tanımı ve önemi incelenmiştir. İkinci bölümde vasıflı meslekleri yapan beyaz yakalı çalışan kavramı, tanımı ve özellikleri incelenmiştir. Üçüncü bölümde ise 546 gönüllü beyaz yaka çalışan tarafından doldurulan anketlerin sonuçları değerlendirilmiş olup yapılan ki-kare testlerinde iş tatmini ile meslek ve diğer değişkenlerle yapılan incelemeler ve kıyaslama tablolarında anlamlı ve olumlu veriler tespit edilmiştir. Abstract Today brings work dissatisfaction and performance and efficiency loss which is one the important problems of work life. This study evaluates the satisfaction and expectation level of the jobs of the so-called highly qualified white collars. Ampirik Research is made upon the 546 people that works in the jobs that require high qualifications around İstanbul. The first part of the study evaluates the work satisfaction literally. Second part studies the so-called white collars that do the jobs requiring high qualifications. Third part evaluates the results of a survey of 546 white collar
- by Hüseyin Arslan and +1
- •
Göç siyasi, idari, ekonomik ve sosyal boyutları ile insan yaşamının tamamını kapsayan başlı başına bir toplumsallaşma modelidir. Dahası göç, mekânsal değişimi yansıtsa bile dün, bugün ve gelecek ilişkisini inşa eden bir faktördür.... more
Göç siyasi, idari, ekonomik ve sosyal boyutları ile insan yaşamının tamamını kapsayan başlı başına bir toplumsallaşma modelidir. Dahası göç, mekânsal değişimi yansıtsa bile dün, bugün ve gelecek ilişkisini inşa eden bir faktördür.
Türkiye’nin kendi tarihsel birikimine baktığımızda, Ortadoğu, Anadolu ve Balkanları içine alan bir coğrafyada Osmanlı Devleti’nin başından sonuna kadar göçle iç içe yaşadığını görüyoruz. Göçle yoğun bir tecrübesi olan Türkiye’nin son birkaç yılda karşılaştığı mülteci akımlarını tarihindeki en büyük göç dalgalarıyla karşılaştırmak da mümkündür.
Göç olgusu karşısında siyaset kurumundan toplumun beklentisi güvenlik riskini en aza indirme ve potansiyel getirilerini elde etme ekseninde çaba sarf etmesidir. Ancak insanların temel hakları göz ardı edilerek yürütülen göç politikasının, ister güvenlik ister zenginlik yönelimli olsun, uzun vadede başarılı olamayacağı kesindir. İnsan hakları gözetilmeden sağlanacak güvenlik ve zenginlik ortamı, mevcut refah seviyesinin gerisine düşülmesine neden olacak dinamikleri içinde taşıyacaktır.
Bu kitap Hz. Peygamberin hicretinden, kriz sonrasında Suriye nüfusunun yaklaşık yarısının birçok ülkeye göçmek zorunda kalmasına değin bir dönemi kapsıyor. Kitap, ilgili dönem ve medeniyet havzası dâhilinde Müslümanların göç ve göç yönetimi konusunda anlayış, uygulama ve deneyimlerine ait örnek olay analizlerinden ibarettir. Kitapta yer alan her bir çalışma, İslam dünyasının zengin kültürel birikimine olduğu kadar, yönetsel tecrübesinin kaydedildiği arşiv kaynaklarına da dayanmaktadır.
Faruk Bal İslam tarihinde dönüm noktası olan hicretin İslam hukuk ve siyaset geleneğinde önemli bir referans noktası olduğunu ileri sürüyor.
Cihan Piyadeoğlu Selçuklu tarihini göç kavramı üzerinden okuyarak Anadolu’nun Türk yurduna dönüşmesini açıklıyor
Hayrunnisa Alan 13-16. Asır Türk Dünyasındaki göçlerin, Baykal Gölü’nden Tuna Havzasına kadar coğrafyayı değiştirmesini ve günümüze yansıyan sonuçlarını tartışıyor.
Fatih Bayram Mevlana ailesinin Anadolu’ya, Mesnevi’nin Hindistan’a oradan da batı dünyasına asırlar süren göçünü inceliyor.
Hüseyin Arslan, Osmanlı klasik döneminde içe ve dışa doğru göçe yaklaşımları ve göç politikalarını inceliyor.
Gülfettin Çelik, nüfus hareketlerinin Osmanlı ve Balkan Devletleri arasındaki ilişkilerine etkisini çözümlüyor.
Hamdi Genç az bilinen Avustralya’ya göçen Osmanlı vatandaşlarının uyum sürecini ve Avustralya hükümetinin ayrımcılık politikalarını inceliyor.
Ahmet Kavas Köleliğin kaldırılmasından sonra sanayileşmenin getirdiği iş gücü talebi nedeniyle Osmanlı vatandaşlarının Amerika kıtasına göçünü açıklıyor.
Abdüllatif Çeviker modern Türkiye’nin oluşumunda önemi yeri olan mübadele göçünün tasarım ve yönetilmesinde Osmanlı devlet geleneğinin izlerini ve sonuçlarını yazdı.
Rahmi Deniz Özbay son dönem İslam tarihinde büyük insani trajedilerden 1864 Büyük Çerkes Sürgünü ve sonrasını inceliyor.
İsmail Ermağan 11 Eylül, Madrid, Londra ve Fransa saldırıları ardından Avrupa’da Müslüman göçmenlerin entegrasyonunu inceliyor
Süleyman Elik Suriyeli mültecilerin Türkiye’de sağlık, barınma ve kamu hizmetlerinden yararlanabilmesini konularını ve bazı mekânsız mesleklerin yarattığı sorunları açıklıyor.
Türkiye’nin kendi tarihsel birikimine baktığımızda, Ortadoğu, Anadolu ve Balkanları içine alan bir coğrafyada Osmanlı Devleti’nin başından sonuna kadar göçle iç içe yaşadığını görüyoruz. Göçle yoğun bir tecrübesi olan Türkiye’nin son birkaç yılda karşılaştığı mülteci akımlarını tarihindeki en büyük göç dalgalarıyla karşılaştırmak da mümkündür.
Göç olgusu karşısında siyaset kurumundan toplumun beklentisi güvenlik riskini en aza indirme ve potansiyel getirilerini elde etme ekseninde çaba sarf etmesidir. Ancak insanların temel hakları göz ardı edilerek yürütülen göç politikasının, ister güvenlik ister zenginlik yönelimli olsun, uzun vadede başarılı olamayacağı kesindir. İnsan hakları gözetilmeden sağlanacak güvenlik ve zenginlik ortamı, mevcut refah seviyesinin gerisine düşülmesine neden olacak dinamikleri içinde taşıyacaktır.
Bu kitap Hz. Peygamberin hicretinden, kriz sonrasında Suriye nüfusunun yaklaşık yarısının birçok ülkeye göçmek zorunda kalmasına değin bir dönemi kapsıyor. Kitap, ilgili dönem ve medeniyet havzası dâhilinde Müslümanların göç ve göç yönetimi konusunda anlayış, uygulama ve deneyimlerine ait örnek olay analizlerinden ibarettir. Kitapta yer alan her bir çalışma, İslam dünyasının zengin kültürel birikimine olduğu kadar, yönetsel tecrübesinin kaydedildiği arşiv kaynaklarına da dayanmaktadır.
Faruk Bal İslam tarihinde dönüm noktası olan hicretin İslam hukuk ve siyaset geleneğinde önemli bir referans noktası olduğunu ileri sürüyor.
Cihan Piyadeoğlu Selçuklu tarihini göç kavramı üzerinden okuyarak Anadolu’nun Türk yurduna dönüşmesini açıklıyor
Hayrunnisa Alan 13-16. Asır Türk Dünyasındaki göçlerin, Baykal Gölü’nden Tuna Havzasına kadar coğrafyayı değiştirmesini ve günümüze yansıyan sonuçlarını tartışıyor.
Fatih Bayram Mevlana ailesinin Anadolu’ya, Mesnevi’nin Hindistan’a oradan da batı dünyasına asırlar süren göçünü inceliyor.
Hüseyin Arslan, Osmanlı klasik döneminde içe ve dışa doğru göçe yaklaşımları ve göç politikalarını inceliyor.
Gülfettin Çelik, nüfus hareketlerinin Osmanlı ve Balkan Devletleri arasındaki ilişkilerine etkisini çözümlüyor.
Hamdi Genç az bilinen Avustralya’ya göçen Osmanlı vatandaşlarının uyum sürecini ve Avustralya hükümetinin ayrımcılık politikalarını inceliyor.
Ahmet Kavas Köleliğin kaldırılmasından sonra sanayileşmenin getirdiği iş gücü talebi nedeniyle Osmanlı vatandaşlarının Amerika kıtasına göçünü açıklıyor.
Abdüllatif Çeviker modern Türkiye’nin oluşumunda önemi yeri olan mübadele göçünün tasarım ve yönetilmesinde Osmanlı devlet geleneğinin izlerini ve sonuçlarını yazdı.
Rahmi Deniz Özbay son dönem İslam tarihinde büyük insani trajedilerden 1864 Büyük Çerkes Sürgünü ve sonrasını inceliyor.
İsmail Ermağan 11 Eylül, Madrid, Londra ve Fransa saldırıları ardından Avrupa’da Müslüman göçmenlerin entegrasyonunu inceliyor
Süleyman Elik Suriyeli mültecilerin Türkiye’de sağlık, barınma ve kamu hizmetlerinden yararlanabilmesini konularını ve bazı mekânsız mesleklerin yarattığı sorunları açıklıyor.
- by Abdüllatif Çeviker and +4
- •
- Islamic History
Göç, kişi veya kişilerin gelecekteki hayatlarının tamamını veya bir parçasını geçirmek üzere, tamamen yahut geçici bir süreliğine bir iskân ünitesinden (şehir, köy gibi) diğerine yerleşmek üzere yaptıkları coğrafi yer değiştirme... more
Göç, kişi veya kişilerin gelecekteki hayatlarının tamamını veya bir
parçasını geçirmek üzere, tamamen yahut geçici bir süreliğine bir iskân
ünitesinden (şehir, köy gibi) diğerine yerleşmek üzere yaptıkları coğrafi
yer değiştirme hadisesidir. Bu nüfus hareketinin oluşmasında rol oynayan,
hareketi sağlayan faktörler açısından göçü iki şekilde incelemek
mümkündür: İnsanoğlunun serbest iradesi ile gerçekleşen göç ve güdümlü
veya otoriter bir baskı altında gerçekleşen zorunlu göç. Göçler,
doğrudan doğruya ülkelerin veya daha küçük toplulukların nüfusunun
artma veya azalma yönünde gelişmesini etkileyen, nüfusun nitelik ve nicelik
bakımından yapısını değiştiren önemli faktörlerden biridir. Nüfusun
yaş, cinsiyet, vasıf ve kalite yapısında değişmeye sebep olurlar. Bu
değişmeler göç alan ve göç veren çevrelerde birbirine zıt yönde etkiler
bırakır.
parçasını geçirmek üzere, tamamen yahut geçici bir süreliğine bir iskân
ünitesinden (şehir, köy gibi) diğerine yerleşmek üzere yaptıkları coğrafi
yer değiştirme hadisesidir. Bu nüfus hareketinin oluşmasında rol oynayan,
hareketi sağlayan faktörler açısından göçü iki şekilde incelemek
mümkündür: İnsanoğlunun serbest iradesi ile gerçekleşen göç ve güdümlü
veya otoriter bir baskı altında gerçekleşen zorunlu göç. Göçler,
doğrudan doğruya ülkelerin veya daha küçük toplulukların nüfusunun
artma veya azalma yönünde gelişmesini etkileyen, nüfusun nitelik ve nicelik
bakımından yapısını değiştiren önemli faktörlerden biridir. Nüfusun
yaş, cinsiyet, vasıf ve kalite yapısında değişmeye sebep olurlar. Bu
değişmeler göç alan ve göç veren çevrelerde birbirine zıt yönde etkiler
bırakır.
Social policies are usually planned by central governments and implemented by local governments.In recent years, the decentralization of social policies has come into prominence. Because local governments can determine the problem of the... more
Social policies are usually planned by central governments and implemented by local governments.In recent years, the decentralization of social policies has come into prominence. Because local governments can determine the problem of the people and easily reach and solve them. Municipalities provide basic city services, but people want municipality to interest in their social problems. A social municipality not only works for services but also works on social problems of the people. In this paper, what a social municipality has been investigated. The municipality needs more fund to solve
the social problems and central government must help the municipalities more in this aspect. In the first part of the article, what do social policy and local government mean and history of them are described. In the second part of the article, local government and its duty in law have been examined. In the third part of the article, the relation between the municipality and social policy has been analyzed.In the last part, social municipality applications in Pendik that is an important district of Istanbul has been studied.
Sosyal politikalar genelde merkezi hükümetler tarafından planlanır ve ağırlıklı olarak yerel yöne-timler tarafından uygulanır. Son yıllarda sosyal politikaların yerelleşmesi daha da önem kazanmıştır. Bunun sebebi ise halkın sorunlarını yerel yönetimlerin daha iyi tespit edebilmesi ve erişebilmeleri olarak görülebilir. Yerel yönetimlerden biri olan belediyeler temel kentsel hizmetler sağlayan ku-rumlardır. Bunun yanında halk belediyelerden sosyal sorunları ile de ilgilenmelerini beklemektedir. Sosyal belediyecilikte sadece hizmetler üzerine değil, halkın sosyal sorunlarıyla da ilgilenilmektedir. Bu anlamda, belediyelerin sosyal sorunların çözümü için merkezi yönetimden daha fazla maddi kaynağa ve desteğe ihtiyaçları vardır. Bu çalışmada sosyal belediyeciliğin ne olduğu araştırılmış olup, çalışmanın birinci kısmında sosyal politika ve yerel yönetim hakkında literatür taraması yapılmıştır. Çalışmanın ikinci kısmında, belediyecilik ile ilgili yasal düzenlemeler incelenmiştir. Çalışmanın üçüncü kısmında, belediye ve sosyal politika ilişkisi araştırılmıştır. Son kısımda ise, İstanbul'un önemli bir ilçesi olan Pendik'te sosyal belediyecilik uygulamaları değerlendirilmiştir.
the social problems and central government must help the municipalities more in this aspect. In the first part of the article, what do social policy and local government mean and history of them are described. In the second part of the article, local government and its duty in law have been examined. In the third part of the article, the relation between the municipality and social policy has been analyzed.In the last part, social municipality applications in Pendik that is an important district of Istanbul has been studied.
Sosyal politikalar genelde merkezi hükümetler tarafından planlanır ve ağırlıklı olarak yerel yöne-timler tarafından uygulanır. Son yıllarda sosyal politikaların yerelleşmesi daha da önem kazanmıştır. Bunun sebebi ise halkın sorunlarını yerel yönetimlerin daha iyi tespit edebilmesi ve erişebilmeleri olarak görülebilir. Yerel yönetimlerden biri olan belediyeler temel kentsel hizmetler sağlayan ku-rumlardır. Bunun yanında halk belediyelerden sosyal sorunları ile de ilgilenmelerini beklemektedir. Sosyal belediyecilikte sadece hizmetler üzerine değil, halkın sosyal sorunlarıyla da ilgilenilmektedir. Bu anlamda, belediyelerin sosyal sorunların çözümü için merkezi yönetimden daha fazla maddi kaynağa ve desteğe ihtiyaçları vardır. Bu çalışmada sosyal belediyeciliğin ne olduğu araştırılmış olup, çalışmanın birinci kısmında sosyal politika ve yerel yönetim hakkında literatür taraması yapılmıştır. Çalışmanın ikinci kısmında, belediyecilik ile ilgili yasal düzenlemeler incelenmiştir. Çalışmanın üçüncü kısmında, belediye ve sosyal politika ilişkisi araştırılmıştır. Son kısımda ise, İstanbul'un önemli bir ilçesi olan Pendik'te sosyal belediyecilik uygulamaları değerlendirilmiştir.
- by Hüseyin Arslan and +3
- •
Bitmeyen bir arayış içerisinde olan, sürekli daha iyisini aramakla meşgul olan insanlığın elde ettiği sosyal, ekonomik, ahlaki, siyasal, kültürel ve pek çok gelişmenin temelinde yine insanlığın tarihi tecrübeleri yatmaktadır. Bu... more
Bitmeyen bir arayış içerisinde olan, sürekli daha iyisini aramakla meşgul
olan insanlığın elde ettiği sosyal, ekonomik, ahlaki, siyasal, kültürel ve pek
çok gelişmenin temelinde yine insanlığın tarihi tecrübeleri yatmaktadır.
Bu tecrübelerden biri de tarihimizin uzun asırlarını etkilemiş olan
Ahîlik ve Bacıyân-ı Rum teskilatlarıdır. Bu deneyimlerden yararlanmak
çağımız toplumlarına çok şey katacak ve kazandıracaktır.
Ahî أخي kelimesi Arapça “ah أخ ”, “kardeş” anlamına gelmektedir.
Yine ahî, kelimesi Türkçe'de eli açık, konuksever ve yiğit anlamına
gelen “akı” sözcüğünün karşılığı olduğu ifade edilmiştir.
Ahilik Teşkilatı ise Anadolu’da gelişip yaygınlaşan sanatta, ticarette
dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyal ve ekonomik
bir kurumdur. Ahîlik 13. yüzyılda köylere kadar yayılarak düzenli
ve milli bir toplum kurmayı amaç edinen sosyal bir kurum
haline gelmiştir.
Ahîlik ve Bacılık teşkilatı veya teşkilatları, başlangıç
itibariyle Abbasiler dönemindeki Fütüvvet teşkilatına
kadar götürülmektedir. Şu var ki bu sözü geçen teşekküller
İslamî değerlerin ve iktisadi-sosyal, ahlaki-kültürel ilkelerinin
bir başka ifade ile hayata dair önerilerinin pratiğe
dökülmesi ve hayata ilişkin sistemlere dönüştürülmesini
ön plana çıkardığından temelleri İslâm’ın ilk dönemine
değin götürülebilir. Nihayette Hz. Peygamber’in getirmiş
olduğu hayata ilişkin görüşlerin ve değerlerin uygulamaya
konulmasını amaçlamıştır.
olan insanlığın elde ettiği sosyal, ekonomik, ahlaki, siyasal, kültürel ve pek
çok gelişmenin temelinde yine insanlığın tarihi tecrübeleri yatmaktadır.
Bu tecrübelerden biri de tarihimizin uzun asırlarını etkilemiş olan
Ahîlik ve Bacıyân-ı Rum teskilatlarıdır. Bu deneyimlerden yararlanmak
çağımız toplumlarına çok şey katacak ve kazandıracaktır.
Ahî أخي kelimesi Arapça “ah أخ ”, “kardeş” anlamına gelmektedir.
Yine ahî, kelimesi Türkçe'de eli açık, konuksever ve yiğit anlamına
gelen “akı” sözcüğünün karşılığı olduğu ifade edilmiştir.
Ahilik Teşkilatı ise Anadolu’da gelişip yaygınlaşan sanatta, ticarette
dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyal ve ekonomik
bir kurumdur. Ahîlik 13. yüzyılda köylere kadar yayılarak düzenli
ve milli bir toplum kurmayı amaç edinen sosyal bir kurum
haline gelmiştir.
Ahîlik ve Bacılık teşkilatı veya teşkilatları, başlangıç
itibariyle Abbasiler dönemindeki Fütüvvet teşkilatına
kadar götürülmektedir. Şu var ki bu sözü geçen teşekküller
İslamî değerlerin ve iktisadi-sosyal, ahlaki-kültürel ilkelerinin
bir başka ifade ile hayata dair önerilerinin pratiğe
dökülmesi ve hayata ilişkin sistemlere dönüştürülmesini
ön plana çıkardığından temelleri İslâm’ın ilk dönemine
değin götürülebilir. Nihayette Hz. Peygamber’in getirmiş
olduğu hayata ilişkin görüşlerin ve değerlerin uygulamaya
konulmasını amaçlamıştır.
- by Hüseyin Arslan
- •
Öz: Sosyal politika aracı olarak vakıfların istihdam etkisi’nin araştırıldığı bu nitel çalışmada tarihî ve güncel veriler ele alındı.Hayır işleme faaliyetleri yanında genel ekonomiye ve toplumsal refaha iş imkânları açarak ve istihdam... more
Öz:
Sosyal politika aracı olarak vakıfların istihdam etkisi’nin araştırıldığı bu nitel çalışmada tarihî ve güncel veriler
ele alındı.Hayır işleme faaliyetleri yanında genel ekonomiye ve toplumsal refaha iş imkânları açarak ve istihdam
oluşturarak katkısı var mı? Nasıl ve ne düzeyde olduğunun açığa çıkarılması amaçlandı. Aynı zamanda daha
etkin ve verimli kullanılması hususuna dikkat çekilmek istendi. İkincil kaynaklara dayalı bu çalışmada girişten
sonra amaç, yöntem, kavramsal çerçeve, bulgular, sonuç ve değerlendirme ve kaynaklar yer aldı.
Girişte konu ile ilgili bilgi verildi. Amaç ve yöntem bilgilerinden sonra kavramsal çerçevede vakıf olayının
tarihimizde ve günümüzde yeri ve sosyal politika aracı olarak katkısı ele alındı. Bulgular kısmında Fatih Sultan
Mehmet II ve Kanuni Sultan Süleyman vakıflarının istihdam oluşturma yönleri ele alındı. Tarihi süreç içerisinde
çeşitli sebeplerle yeniden ve sürekli istihdam oluşturan vakıflar örnek verildi. Devamında günümüzde özel vakıf
üniversitelerinin ve genel olarak vakıfların istihdam oluşturma etkileri işlendi. Sonuç ve değerlendirmede
istihdam etkisinin direk, dolaylı, sürekli ve zincirleme olduğu vurgulanarak vakıfların işletme yöntemlerinin
rasyonellik, verimlilik, kârlılık, sürdürülebilirlik bakımından etkin olması gerekliliğine vurgu yapılırken verimli
alanlarda vakıf oluşturulmasının sosyal politika aracı olarak istihdama ve dolaylı olarak pek çok sosyal ve
ekonomik soruna çözüm üretebileceği ifade edildi.
Anahtar Kelimeler: Vakıf, İstihdam, İstihdam Etkisi, Sosyal Politika, Sosyal Politika Aracı,
Foundations And Employment Impacts
As A Social Policy Tool
Abstract:
In this qualitative study on the employment impact of foundations as a tool of social policy, historical and
current data were discussed.Is there any contribution by creating employment and opening job opportunities on
general economy and on social welfare? How and what level is intended to be revealed. Also it was aimed to
draw attention to it’s more efficient and efficient use as a social policy tool.
This study based on secondary sources. It included purpose, methodology, conceptual framework, findings,
outcomes and evaluation and resources.In the introduction, information was given about the subject. After the
aim and method knowledges, the contribution of the foundation event in conceptual framework as a place and
social policy instrument in our history and today were discussed. In the findings, aspects of employment creation
of Fatih Sultan Mehmet II and Kanuni Sultan Süleyman foundations were discussed. In the historical process,
the foundations that provided recurrent and continuous employment with various reasons were given as
examples. In the following, the employment creation effects of private foundation universities and foundations in
general at the present time, have been studied. In the conclusion and evaluation emphasized that the employment
effect is direct, indirect, continuous and chained. It was emphasized that the business management methods of
the foundations should be effective in terms of rationality, efficiency, profitability and sustainability. It was
stated that the establishment of foundations in employment-efficient areas could provide employment as a means
of social policy and indirectly to solve many social and economic problems.
Key Words: Foundation, Employment, Employment Impact Social Policy, Social Policy Tool.
Sosyal politika aracı olarak vakıfların istihdam etkisi’nin araştırıldığı bu nitel çalışmada tarihî ve güncel veriler
ele alındı.Hayır işleme faaliyetleri yanında genel ekonomiye ve toplumsal refaha iş imkânları açarak ve istihdam
oluşturarak katkısı var mı? Nasıl ve ne düzeyde olduğunun açığa çıkarılması amaçlandı. Aynı zamanda daha
etkin ve verimli kullanılması hususuna dikkat çekilmek istendi. İkincil kaynaklara dayalı bu çalışmada girişten
sonra amaç, yöntem, kavramsal çerçeve, bulgular, sonuç ve değerlendirme ve kaynaklar yer aldı.
Girişte konu ile ilgili bilgi verildi. Amaç ve yöntem bilgilerinden sonra kavramsal çerçevede vakıf olayının
tarihimizde ve günümüzde yeri ve sosyal politika aracı olarak katkısı ele alındı. Bulgular kısmında Fatih Sultan
Mehmet II ve Kanuni Sultan Süleyman vakıflarının istihdam oluşturma yönleri ele alındı. Tarihi süreç içerisinde
çeşitli sebeplerle yeniden ve sürekli istihdam oluşturan vakıflar örnek verildi. Devamında günümüzde özel vakıf
üniversitelerinin ve genel olarak vakıfların istihdam oluşturma etkileri işlendi. Sonuç ve değerlendirmede
istihdam etkisinin direk, dolaylı, sürekli ve zincirleme olduğu vurgulanarak vakıfların işletme yöntemlerinin
rasyonellik, verimlilik, kârlılık, sürdürülebilirlik bakımından etkin olması gerekliliğine vurgu yapılırken verimli
alanlarda vakıf oluşturulmasının sosyal politika aracı olarak istihdama ve dolaylı olarak pek çok sosyal ve
ekonomik soruna çözüm üretebileceği ifade edildi.
Anahtar Kelimeler: Vakıf, İstihdam, İstihdam Etkisi, Sosyal Politika, Sosyal Politika Aracı,
Foundations And Employment Impacts
As A Social Policy Tool
Abstract:
In this qualitative study on the employment impact of foundations as a tool of social policy, historical and
current data were discussed.Is there any contribution by creating employment and opening job opportunities on
general economy and on social welfare? How and what level is intended to be revealed. Also it was aimed to
draw attention to it’s more efficient and efficient use as a social policy tool.
This study based on secondary sources. It included purpose, methodology, conceptual framework, findings,
outcomes and evaluation and resources.In the introduction, information was given about the subject. After the
aim and method knowledges, the contribution of the foundation event in conceptual framework as a place and
social policy instrument in our history and today were discussed. In the findings, aspects of employment creation
of Fatih Sultan Mehmet II and Kanuni Sultan Süleyman foundations were discussed. In the historical process,
the foundations that provided recurrent and continuous employment with various reasons were given as
examples. In the following, the employment creation effects of private foundation universities and foundations in
general at the present time, have been studied. In the conclusion and evaluation emphasized that the employment
effect is direct, indirect, continuous and chained. It was emphasized that the business management methods of
the foundations should be effective in terms of rationality, efficiency, profitability and sustainability. It was
stated that the establishment of foundations in employment-efficient areas could provide employment as a means
of social policy and indirectly to solve many social and economic problems.
Key Words: Foundation, Employment, Employment Impact Social Policy, Social Policy Tool.
- by Hüseyin Arslan
- •
ÖZ Osmanlı on altıncı asrında, 1564-1611 yılları arasında işgücü göçünün nedenlerinin araştırıldığı bu çalışmanın amacı; belirtilen dönemde işgücü göçü olmuş mu, hangi sebepler altında olmuş ve hangi sonuçları doğurmuş, yönleri ve çalışma... more
ÖZ
Osmanlı on altıncı asrında, 1564-1611 yılları arasında işgücü göçünün
nedenlerinin araştırıldığı bu çalışmanın amacı; belirtilen dönemde işgücü
göçü olmuş mu, hangi sebepler altında olmuş ve hangi sonuçları doğurmuş,
yönleri ve çalışma alanları nelerdir? sorularına cevap aramaktır. Bu nitelikli
araştırmada Osmanlı Arşiv belgelerinden Mühimme Defterleri hükümlerinden
ve ikincil kaynaklardan yararlanılmıştır.
Bu çalışma; özet, giriş, amaç, yöntem, arşiv ve literatür araştırması, bulgular,
değerlendirme ve sonuç ile kaynakçadan oluşmuştur.
Bulgular olarak işgücünün, devlet arazilerinde yürürlükte olan yerinde üretim
kuralına uymayarak kendisine verilen yerleri işlemeyi bırakması sonucu, tarım
alanları yetersizliği ve önce-sonra gelenler arasındaki anlaşmazlıklar gibi bir
takım nedenlerle göç ettikleri anlaşılmıştır. Nitelikli işgücünün göç ettiği,
zirai alan yetersizliğinin başka yere göçü tetiklediği, köylerde ise sonradan
gelenlerin baskısıyla mevcut işgücünün ve nüfusun yer değiştirdiği tespit
edilmiştir.
Sonuç olarak bu dönemde, Osmanlı coğrafyasının farklı bölgelerindeki
sosyal, ekonomik, idari ve hukuki itme-çekme etkisiyle işgücünün yer
değiştirebildiği görülmekle birlikte yöneticilerin uygun çözümler üreterek
sorunları giderebildiği tespit edilmiştir. Yerinde üretim yasasında olduğu gibi
işlevi zayıflayan yasaların insana ve hayata uyumlu, ileriyi aydınlatır nitelikte
düzenlenmesi gereği anlaşılmıştır. İşgücü göçünün bu dönemde de hayatın
seyri içinde çeşitli etkiler altında aralıklı da olsa süreğen olduğu tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: İşgücü göçü, Osmanlı, nitelikli işgücü göçü, yerinde
üretim kuralı, zirai alan yetersizliği
ABSTRACT
This study examines the causes of labor migration in the Ottoman State in the
years between 1564 and 1611. The goal of this study is to find answers to the
following questions: Did labor migration occur during the period in question?
What were the causes? What were the outcomes? What are the relevant aspects and fields of study? Muhimme
Books Registries of Ottoman Archives documents and secondary sources were used in this study.
This study consists of an abstract, introduction, goal, method, studies of archives and literature, findings, evaluation,
conclusion, and bibliography.
Our findings were that the labor force migrated due to a number of reasons such as the inability to comply with
on-site production rules, abandoning the places allocated to them, the insufficiency of agricultural areas, and the
disagreements between newcomers and the current residents.
In conclusion, it was determined that the labor force migrated due to social, economic, administrative, and legal
push-pull effects in different regions of the Ottoman state, but the problems were solved by administrators who
created appropriate solutions based on the understanding that it was necessary to rewrite the laws whose functions
weakened the situation, such as the law of on-site production.
Keywords: Labor migration, Ottoman, qualified labor migration, on-site production rule, insufficiency of agricultural area.
Osmanlı on altıncı asrında, 1564-1611 yılları arasında işgücü göçünün
nedenlerinin araştırıldığı bu çalışmanın amacı; belirtilen dönemde işgücü
göçü olmuş mu, hangi sebepler altında olmuş ve hangi sonuçları doğurmuş,
yönleri ve çalışma alanları nelerdir? sorularına cevap aramaktır. Bu nitelikli
araştırmada Osmanlı Arşiv belgelerinden Mühimme Defterleri hükümlerinden
ve ikincil kaynaklardan yararlanılmıştır.
Bu çalışma; özet, giriş, amaç, yöntem, arşiv ve literatür araştırması, bulgular,
değerlendirme ve sonuç ile kaynakçadan oluşmuştur.
Bulgular olarak işgücünün, devlet arazilerinde yürürlükte olan yerinde üretim
kuralına uymayarak kendisine verilen yerleri işlemeyi bırakması sonucu, tarım
alanları yetersizliği ve önce-sonra gelenler arasındaki anlaşmazlıklar gibi bir
takım nedenlerle göç ettikleri anlaşılmıştır. Nitelikli işgücünün göç ettiği,
zirai alan yetersizliğinin başka yere göçü tetiklediği, köylerde ise sonradan
gelenlerin baskısıyla mevcut işgücünün ve nüfusun yer değiştirdiği tespit
edilmiştir.
Sonuç olarak bu dönemde, Osmanlı coğrafyasının farklı bölgelerindeki
sosyal, ekonomik, idari ve hukuki itme-çekme etkisiyle işgücünün yer
değiştirebildiği görülmekle birlikte yöneticilerin uygun çözümler üreterek
sorunları giderebildiği tespit edilmiştir. Yerinde üretim yasasında olduğu gibi
işlevi zayıflayan yasaların insana ve hayata uyumlu, ileriyi aydınlatır nitelikte
düzenlenmesi gereği anlaşılmıştır. İşgücü göçünün bu dönemde de hayatın
seyri içinde çeşitli etkiler altında aralıklı da olsa süreğen olduğu tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: İşgücü göçü, Osmanlı, nitelikli işgücü göçü, yerinde
üretim kuralı, zirai alan yetersizliği
ABSTRACT
This study examines the causes of labor migration in the Ottoman State in the
years between 1564 and 1611. The goal of this study is to find answers to the
following questions: Did labor migration occur during the period in question?
What were the causes? What were the outcomes? What are the relevant aspects and fields of study? Muhimme
Books Registries of Ottoman Archives documents and secondary sources were used in this study.
This study consists of an abstract, introduction, goal, method, studies of archives and literature, findings, evaluation,
conclusion, and bibliography.
Our findings were that the labor force migrated due to a number of reasons such as the inability to comply with
on-site production rules, abandoning the places allocated to them, the insufficiency of agricultural areas, and the
disagreements between newcomers and the current residents.
In conclusion, it was determined that the labor force migrated due to social, economic, administrative, and legal
push-pull effects in different regions of the Ottoman state, but the problems were solved by administrators who
created appropriate solutions based on the understanding that it was necessary to rewrite the laws whose functions
weakened the situation, such as the law of on-site production.
Keywords: Labor migration, Ottoman, qualified labor migration, on-site production rule, insufficiency of agricultural area.
- by Hüseyin Arslan
- •
Turkey and Spain are two countries with vast territory on the Mediterranean coast with similar historical and cultural background; one of them is an EU member while the other is a candidate country in the stage of membership.Both... more
Turkey and Spain are two countries with vast territory on the Mediterranean coast with similar historical and cultural background; one of them is an EU member while the other is a candidate country in the stage of membership.Both countries receive migration. Comparing the experiences of the two countries may enable the transfer of experience and knowledge to both parties and to third party countries.
Turkey and Spain are two European countries with geographical and historical similarities. Both countries receive migration due to their large and long bordersand the state of development of the countries surrounding them. Changes in their demographic structure take place due to the effect of this migration. As a result of this, unemployment and employment are affected. In addition, measures taken against these developments and developed programs and laws are put into
effect. In this study, the experiences of Turkey and Spain will be compared within the framework of Migration’s Changing the Demographic Structure and Its Effect on Employment. It is expected that the results of this research will contribute to the two countries and other countries facing similar situations.
Turkey and Spain are two European countries with geographical and historical similarities. Both countries receive migration due to their large and long bordersand the state of development of the countries surrounding them. Changes in their demographic structure take place due to the effect of this migration. As a result of this, unemployment and employment are affected. In addition, measures taken against these developments and developed programs and laws are put into
effect. In this study, the experiences of Turkey and Spain will be compared within the framework of Migration’s Changing the Demographic Structure and Its Effect on Employment. It is expected that the results of this research will contribute to the two countries and other countries facing similar situations.
Bir vaka olarak göçmen girişimci ve vasıflı işgücünün Suriye’den Türkiye’ye kitlesel göç dalgaları halinde sığınması yaşandı. Sermaye ve emek piyasalarına olumlu olumsuz etkileri gözlenmekle birlikte hala tartışılmaktadır. Bu... more
Bir vaka olarak göçmen girişimci ve vasıflı işgücünün Suriye’den Türkiye’ye kitlesel göç dalgaları halinde sığınması yaşandı. Sermaye ve emek piyasalarına olumlu olumsuz etkileri gözlenmekle birlikte
hala tartışılmaktadır. Bu çalışmanın amacı bir vaka olarak yaşanmakta olan bu göçmen nüfusun girişimci ve vasıflı işgücünden ilave üretim ve istihdam oluşturmada yararlanması hususunda farkındalık oluşturulmasına katkı sağlamaktır.
Araştırma, nitel araştırma yöntemi ile Türkçe, İngilizce ve Arapça ikincil kaynaklardan yararlanılarak gerçekleştirilmiştir.
Bulgular arasında göçmenlerin tamamının niteliksiz işgücünden oluşmadığı bunun yanında küçük - büyük girişimcilerin ve düşük- yüksek nitelikli işgücünün de bu göçmen nüfus içerisinde yer aldığı gerçeğidir. Bu nitelikli emek ve girişimci kaynağının göç alan ülke olan Türkiye’nin üretim, istihdam ve kalkınmasında pozitif etki oluşturacak nitelikte yönlendirilmesi ve değerlendirilmesi gerekir. Bu yönlendirme ve değerlendirmenin sonucunda hem bu göçmen nüfusa hem de genel ekonomiye olumlu katkılar sağlayacağı kanısına varılmıştır.
Bu çalışma; Özet, Giriş, Kuramsal Tartışma, Amaç, Yöntem, Bulgular, Sonuç ve Değerlendirme ile Kaynakça’dan oluşmuştur. /
As an immigrant of entrepreneurs and skilled labour cases in the massive waves of immigration from Syria to Turkey have been living. Although it has positive and negative effects on capital and labour
markets effects are observed but are stil being discussed.
The aim of this study is to contribute to raising awareness of the fact that this immigrant population, who is living as a case, can be benefit from the entrepreneurial and skilled labour force for creating
plus production and employment.
The research was carried out by using secondary sources in Turkish, English and Arabic languages by qualitative research method.
Among the findings is the fact that not all immigrants consist of unqualified labour force, but also small-large entrepreneurs and low-high qualified labour force are included in this immigrant
population.
As a result of this orientation and evaluation, it was concluded that it would make positive contributions to both the immigrant population and the general economy.
This study consists of an Abstract, Introduction, Theoretical Discussion, Objective, Method, Results,Conclusion with Evaluation and Bibliography.
hala tartışılmaktadır. Bu çalışmanın amacı bir vaka olarak yaşanmakta olan bu göçmen nüfusun girişimci ve vasıflı işgücünden ilave üretim ve istihdam oluşturmada yararlanması hususunda farkındalık oluşturulmasına katkı sağlamaktır.
Araştırma, nitel araştırma yöntemi ile Türkçe, İngilizce ve Arapça ikincil kaynaklardan yararlanılarak gerçekleştirilmiştir.
Bulgular arasında göçmenlerin tamamının niteliksiz işgücünden oluşmadığı bunun yanında küçük - büyük girişimcilerin ve düşük- yüksek nitelikli işgücünün de bu göçmen nüfus içerisinde yer aldığı gerçeğidir. Bu nitelikli emek ve girişimci kaynağının göç alan ülke olan Türkiye’nin üretim, istihdam ve kalkınmasında pozitif etki oluşturacak nitelikte yönlendirilmesi ve değerlendirilmesi gerekir. Bu yönlendirme ve değerlendirmenin sonucunda hem bu göçmen nüfusa hem de genel ekonomiye olumlu katkılar sağlayacağı kanısına varılmıştır.
Bu çalışma; Özet, Giriş, Kuramsal Tartışma, Amaç, Yöntem, Bulgular, Sonuç ve Değerlendirme ile Kaynakça’dan oluşmuştur. /
As an immigrant of entrepreneurs and skilled labour cases in the massive waves of immigration from Syria to Turkey have been living. Although it has positive and negative effects on capital and labour
markets effects are observed but are stil being discussed.
The aim of this study is to contribute to raising awareness of the fact that this immigrant population, who is living as a case, can be benefit from the entrepreneurial and skilled labour force for creating
plus production and employment.
The research was carried out by using secondary sources in Turkish, English and Arabic languages by qualitative research method.
Among the findings is the fact that not all immigrants consist of unqualified labour force, but also small-large entrepreneurs and low-high qualified labour force are included in this immigrant
population.
As a result of this orientation and evaluation, it was concluded that it would make positive contributions to both the immigrant population and the general economy.
This study consists of an Abstract, Introduction, Theoretical Discussion, Objective, Method, Results,Conclusion with Evaluation and Bibliography.
Bu çalışmada göçmen işgücünün emek piyasalarına etkisi incelenmiş olup Macaristan ve Türkiye emek piyasalarına göçmen işgücünün etkisi karşılaştırmalı olarak işlenmiştir. Araştırma Soruları: Anılan ülkeler göçmen işgücü alıyor mu?... more
Bu çalışmada göçmen işgücünün emek piyasalarına etkisi incelenmiş olup Macaristan ve Türkiye emek piyasalarına göçmen işgücünün etkisi karşılaştırmalı olarak işlenmiştir. Araştırma Soruları: Anılan ülkeler göçmen işgücü alıyor mu? Göçmenlerin emek piyasalarına etkisi ve katkısı var mı? Toplam işgücü içerisinde oranı ne kadardır? İşgücü nitelik özellikleri var mı? İki ülke karşılaştırmasının sonuçları nelerdir? Sorularına cevaplar arandı. Amaç: Bu araştırmadan elde edilecek sonuçlar ışığında göçmen işgücü ile ilgili şartların ve anılan ülkelerin
emek piyasalarının gözden geçirilmesine, geliştirilmesine ve iyileştirilmesine katkıda bulunmaktır. Yöntem: Niteliği itibariyle literatür araştırması olup iki ülke üzerine yayınlanmış ILO, OECD, World Bank, BM raporları ve bu ülkelerin resmi kaynakları ve ikincil kaynaklar esas alınarak elde edilen veriler değerlendirilmiştir. Bulgulara göre iki ülke de çeşitli insani ve hukuki sebeplerle göçmen kabul etmektedir. Çeşitli iş kollarında nitelikli-niteliksiz göçmen işgücünden yararlanmaktadır. İki ülke de bununla ilgili yasal düzenlemeler yapmış ve yapmaya devam
etmektedir. Küresel göç çağında iki ülkenin de göçmen işgücüne ve emek piyasalarına yönelik insani, adil, idari ve hukuki düzenlemeler yapmaya devam etmesi gerektiği anlaşılmıştır. Aynı zamanda anılan ülkelerin gerekli yasal ve idari düzenlemeler yapmaya devam ettiği anlaşılmaktadır. Sonuç olarak göçmen ve yerleşik işgücünün
mesleki ve hayati niteliklerini geliştirmek için iki ülkenin de kendi reel politiğini ve dünya reel politik seyrini dikkate alarak emek piyasalarını ve genel sosyo-ekonomik dengeleri düzenleyici yönde çaba göstermesi
gerekmektedir. Çalışma; özet, giriş, amaç, yöntem, bulgular, değerlendirme ve sonuç ile kaynakçadan oluşmuştur. /
This study examined the effects of immigrant labor and the impact of migrant labor to the labor market in Hungary and Turkey are treated as comparative. Research Questions: Are the nominated countries receiving migrant labor? Do immigrants influence and contribute to the labor market? What is the ratio in total labor force? Are there characteristics of labor force qualifications? What are the consequences of comparing two countries? The answers were searched. According to the findings, both countries accept immigrants for various human and legal reasons.
It utilizes a qualified and unskilled migrant workforce in various business lines. Both countries have made and continue to make legal arrangements for this. It has been understood that in the global migration era, both countries should continue to make humanitarian, lawful, administrative and legal arrangements for the migrant workforce
and labor markets. At the same time, it is understood that the mentioned countries continue to make necessary legal and administrative arrangements. As a result, in order to improve the professional and vital qualities of the immigrant and resident labor force, the two countries should strive to regulate labor markets and general socioeconomic
balances, taking into account their real politics and the world's real political course. The study consisted of summary, introduction, purpose, method, findings, evaluation and result and references.
emek piyasalarının gözden geçirilmesine, geliştirilmesine ve iyileştirilmesine katkıda bulunmaktır. Yöntem: Niteliği itibariyle literatür araştırması olup iki ülke üzerine yayınlanmış ILO, OECD, World Bank, BM raporları ve bu ülkelerin resmi kaynakları ve ikincil kaynaklar esas alınarak elde edilen veriler değerlendirilmiştir. Bulgulara göre iki ülke de çeşitli insani ve hukuki sebeplerle göçmen kabul etmektedir. Çeşitli iş kollarında nitelikli-niteliksiz göçmen işgücünden yararlanmaktadır. İki ülke de bununla ilgili yasal düzenlemeler yapmış ve yapmaya devam
etmektedir. Küresel göç çağında iki ülkenin de göçmen işgücüne ve emek piyasalarına yönelik insani, adil, idari ve hukuki düzenlemeler yapmaya devam etmesi gerektiği anlaşılmıştır. Aynı zamanda anılan ülkelerin gerekli yasal ve idari düzenlemeler yapmaya devam ettiği anlaşılmaktadır. Sonuç olarak göçmen ve yerleşik işgücünün
mesleki ve hayati niteliklerini geliştirmek için iki ülkenin de kendi reel politiğini ve dünya reel politik seyrini dikkate alarak emek piyasalarını ve genel sosyo-ekonomik dengeleri düzenleyici yönde çaba göstermesi
gerekmektedir. Çalışma; özet, giriş, amaç, yöntem, bulgular, değerlendirme ve sonuç ile kaynakçadan oluşmuştur. /
This study examined the effects of immigrant labor and the impact of migrant labor to the labor market in Hungary and Turkey are treated as comparative. Research Questions: Are the nominated countries receiving migrant labor? Do immigrants influence and contribute to the labor market? What is the ratio in total labor force? Are there characteristics of labor force qualifications? What are the consequences of comparing two countries? The answers were searched. According to the findings, both countries accept immigrants for various human and legal reasons.
It utilizes a qualified and unskilled migrant workforce in various business lines. Both countries have made and continue to make legal arrangements for this. It has been understood that in the global migration era, both countries should continue to make humanitarian, lawful, administrative and legal arrangements for the migrant workforce
and labor markets. At the same time, it is understood that the mentioned countries continue to make necessary legal and administrative arrangements. As a result, in order to improve the professional and vital qualities of the immigrant and resident labor force, the two countries should strive to regulate labor markets and general socioeconomic
balances, taking into account their real politics and the world's real political course. The study consisted of summary, introduction, purpose, method, findings, evaluation and result and references.
The aim of this study, which investigates the developments and practices in the social security system in the UK, is to clarify whether it might contribute to and affect science, the social security system of our country and the world by... more
The aim of this study, which investigates the developments and practices in the social security system in the UK, is to clarify whether it might contribute to and affect science, the social security system of our country and the world by seeking answers to the questions whether there is a social security system in this country, how advanced it is, whether there have been current developments and practices, and whether it can influence other countries. Books, dissertations and articles written in Turkish and English, publications and reports of international organizations such as British Social Security Institution, ILO, OECD, UN and internet resources were used in this qualitative study based on official & academic primary and secondary sources. After the introduction; the aim, method, conceptual framework, findings, conclusion, evaluation and resources were included. In the Introduction, information was given on the outlines of the subject. In the Conceptual Framework, the definition and development of the concept of social security as well as the Bismarck and Beveridge systems were discussed. In the Findings, the general socioeconomic outlook of England, the relevant provisions of Magna Carta within the framework of the historical development of the social security system, the British Poverty Act, the Unemployed Act, the Labour Compensation Act and the National Insurance Act were discussed. The Beveridge System and the period after it were evaluated. The British National Social Security System was discussed together with the subsequent developments and current practices. In the Conclusion and Evaluation, the importance, impact & contributions and development & applications on this basis of the Beveridge System, which is the social security system peculiar to this country, were emphasized; it was also stated that this system served as a model to other countries and it could be used by being adapted. Consequently, the social security system in our country and the Beveridge System were evaluated.
- by Hüseyin Arslan and +1
- •
Ülkemizde faaliyet gösteren katılım bankalarının ekonomik duraksamadan nasıl etkilendiğini ortaya koymak amacıyla Türkiye Katılım Bankaları Birliği ve adı geçen kurumların yönetimlerine yöneltilen sorulara alınan cevaplardan çıkan... more
Ülkemizde faaliyet gösteren katılım bankalarının ekonomik duraksamadan nasıl etkilendiğini ortaya koymak amacıyla Türkiye Katılım Bankaları Birliği ve adı geçen kurumların yönetimlerine yöneltilen sorulara alınan cevaplardan çıkan değerlendirmeler bir rapor haline
getirilmiştir.
Bu araştırma ile Türkiye bankacılık sektörünün önemli bir aktörü olan Katılım Bankalarının,ekonomik hayatta genel bir durgunluğa yol açan salgın ortamından iş süreçleri, müşteri ve çalışan boyutlarında nasıl etkilendikleri, bu sürece uyum sağlamak için ne tür tedbirler
geliştirdikleri ve ileriye yönelik tutumlarının ne olduğu konularının irdelenmesi amaçlanmıştır. Katılım Bankalarının kâr-zarar paylaşımı esasına göre çalışmaları, kredi kullandırmada reel ekonomik faaliyetleri finanse etmeleri araştırmanın önemini artırmaktadır.
getirilmiştir.
Bu araştırma ile Türkiye bankacılık sektörünün önemli bir aktörü olan Katılım Bankalarının,ekonomik hayatta genel bir durgunluğa yol açan salgın ortamından iş süreçleri, müşteri ve çalışan boyutlarında nasıl etkilendikleri, bu sürece uyum sağlamak için ne tür tedbirler
geliştirdikleri ve ileriye yönelik tutumlarının ne olduğu konularının irdelenmesi amaçlanmıştır. Katılım Bankalarının kâr-zarar paylaşımı esasına göre çalışmaları, kredi kullandırmada reel ekonomik faaliyetleri finanse etmeleri araştırmanın önemini artırmaktadır.