Papers by Hatice Dogan

Art Vision, 2024
The Meaning and Meaninglessness of Being Human: The Romantic Aesthetics of Posthumanist Art ÖZ Fe... more The Meaning and Meaninglessness of Being Human: The Romantic Aesthetics of Posthumanist Art ÖZ Felsefenin temel sorunlarından biri olan "insan olma" deneyimi, insanın, dünyayı ve kendi varlığını nasıl anlamlandırdığı ile ilgilidir. Bu anlam arayışının günümüz dünyasında geldiği uç noktalardan biri olan posthümanizm kavramı, insanı, diğer canlılarla eşit derece rolünün olduğu bir sistemin parçası olarak ele alırken, insan olmanın anlamı üzerine sorgulamalar yapar. Bilim ve teknolojinin geldiği noktada, insan türüne özgü olarak düşünülen niteliklerin tartışmaya açılması, insan ve diğer canlı türleri arasındaki ilişkiler ve olasılıklar ile boyut kazanmaktadır. Araştırmada posthümanist sanatın estetik niteliği, bazı posthümanist sanatçıların eserleri üzerinden, romantizm estetiği ile ilişkilendirilerek anlamlandırılmaya çalışılmıştır. Sonuçta günümüz sanatını yönlendiren eğilimlerden biri olarak posthümanizm, insan bedenini sınırlayan ve kontrol altına alan düşünme biçimlerinin aksine, onu özgür bırakırken, kendine yabancılaşmasına da sebep olmuştur. Romantizmin de beslendiği bir duygu olan bu yabancılaşma ve anlamsızlık duygusunun posthümanist sanatçıların eserlerindeki tekinsiz insan bedeni imgesi üzerinden okunması, insan olarak dünya üzerindeki varlığımızın geldiği noktaya farklı bir bakış açısı ekleyecektir.

İdil Sanat ve Dil Dergisi, 2024
Varoluş deneyiminin en önemli dışavurumu olan sanat, insan için dünyanın korkutuculuğu karşısınd... more Varoluş deneyiminin en önemli dışavurumu olan sanat, insan için dünyanın korkutuculuğu karşısında bir tür rahatlama
arayışının sonucudur. İnsan için sanat üretmenin amacı, bir zaman aralığında dünya üzerinde var olduğunu kendinden sonraki
insanlara duyurma isteği ile şekillenmiştir. Bu yüzden ürettiği sanat eserlerinin kalıcı olabilmesi için yöntem ve teknikler
geliştirmiştir. İnsanoğlunun var oluşuna bir anlam verme, kendini dünyaya doğru şekilde ifade etme ihtiyacının ve yaratıcı
ediminin bir sonucu olan sanat eseri, zaman geçtikçe meta olarak değer gören bir nesne haline gelmiştir. Bu durumu aşmaya
çalışan bazı sanatçılar geçici doğaya sahip sanat formları geliştirmişlerdir. Bu anlamda değerlendirilebilecek olan performans
sanatı, 1960’lı yıllardan sonra sanat alanında etkin hale gelmiş, sanatçının tek başına izleyici karşısında canlı olarak
gerçekleştirdiği, bedenin olasılıklarının araştırıldığı bir üretim ve ifade biçimidir. Özellikle modern sanatta bazı sanatçıların
performansları sırasında resim sanatından faydalandığı görülmektedir. Diğer yandan, performans sanatının ilk örnekleri
arasında bazı ressamların eserlerini üretme süreçlerine beden hareketlerini, müziği ve izleyiciyi eklemeleri ile ortaya
koydukları resim-gösterileri de bulunur. Bu makale çalışmasında resim ve performans sanatının çift yönlü ilişkisi ve sanatın
kalıcı bir forma dönüşmesinin sanatçı ve izleyici için ne anlama geldiği konusu açıklığa kavuşturulmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Sanat, Geçicilik, Performans sanatı, Post-Performans Resim

Çağdaş Bi̇r Eği̇li̇m Olarak Abject Art (İğrenç Sanat)
the Journal of Academic Social Sciences, 2017
ÇAĞDAŞ BİR EĞİLİM OLARAK ABJECT ART (İĞRENÇ SANAT) Öz 20. yüzyılın ikinci yarısı sanat alanında, ... more ÇAĞDAŞ BİR EĞİLİM OLARAK ABJECT ART (İĞRENÇ SANAT) Öz 20. yüzyılın ikinci yarısı sanat alanında, dönemin sosyokültürel ortamıyla bağlantılı olarak izleyicide şok etkisi yapacak konuların ve malzemelerin kullanılmaya baş-landığı bir dönemdir. Daha önceki dönemlerde sanatsal bir form olarak sanatçıla-rın çözmeye uğraştığı beden, doksanlı yıllardan itibaren sınırları, geçiciliği, atıkları ile keşfedilecek yeni bir alan olarak sanat nesnesi konumuna geçmiştir. Kriste-va'nın Lacan ve Bataille gibi yazarların çalışmalarından yola çıkarak oluşturduğu " abjection " kavramından harekete geçen sanatçılar, sanatsal üretimlerinde, toplum-dan dışlananları olduğu kadar izleyicide tiksinti uyandıran bedensel sıvıları kul-lanmalarıyla da ön plana çıkmaktadırlar. Bu türden eserler üreten sanatçıların este-tik anlayışını tanımlamak için Abject Art (İğrenç Sanat) deyimi kullanıma sokul-muştur. Kristeva'ya göre abject (iğrenç olan) sınırları ihlal eder, düzeni ve otorite-yi rahatsız eder. Abject Art başlığı altında incelenebilecek sanatçılar da genellikle kadın sorunları, annelik, cinsiyet rolleri, beden gibi konulara provokatif bir dille yaklaşmakta ve toplumsal ret ile karşılanan olgulara dikkat çekmektedirler. Sınırla-rın gittikçe belirsizleştiği ve tabuların yıkıldığı bir çağda sanatta yıkıcı ve sarsıcı eğilimlerin ortaya çıkması ve bu vesileyle sanatın tanımı, sınırları ya da sınırsızlığı ile ilgili tartışmalara yön vermesi oldukça doğaldır.

Güzel Sanatlar Enstitüsü Dergisi, 2021
Daire insan hayatında en ilksel bir biçim olarak var olmuştur. İnsan türü dünya üzerindeki var ol... more Daire insan hayatında en ilksel bir biçim olarak var olmuştur. İnsan türü dünya üzerindeki var oluşunun erken döneminde gökyüzüne baktığında karşılaştığı ilk form daireseldir. Bu yüzden dairenin insan için bilinçdışında arketipsel bir form olduğu söylenebilir. Dairesel örüntüler ise bir merkez etrafında aynı biçimin tekrar etmesiyle oluşturulur ve tarih boyunca çeşitli kültürlerde karşımıza çıkar. Bu örüntüler çoğu inanç sisteminde insanoğlunun dünyanın anlamsızlığına ve korkutuculuğuna karşı güvenebileceği tek nokta olan Tanrı’yı sembolize ederler. Bu özelliğinden dolayı dairesel örüntüler birçok çağdaş sanatçı tarafından çeşitli duygusal ve bilişsel durumları aktarmak için eserlerinde kullanılmaktadır.Bu çalışmada dairesel örüntülerin ortaya çıkışı, çeşitli inanç sistemlerinde merkez sembolizminin varlığı ortaya konacak ve çağdaş sanatçıların eserlerinde dairesel örüntüleri kullanma biçimleri tartışılacaktır.

Yedi Sanat Tasarım ve Bilim Dergisi, 2023
Austrian artist Maria Lassnig used the concept of 'Body Awareness' to describe her paintings. Thi... more Austrian artist Maria Lassnig used the concept of 'Body Awareness' to describe her paintings. This concept is about how we feel inside our body. As human beings, the sources of our experience in the body can be traced back to our experience in the womb, where the environmental factors we can sense are the least. Julia Kristeva reconsidered the concept of khôra, which was first introduced by Plato and can be defined as a kind of alternative existence area, by establishing the relationship of the child with the mother's body with the inspiration of Jacques Lacan's psychoanalysis. Is it possible to read Lassnig's works and the concept of body awareness with Kristeva's understanding of Semiotic Khôra? The definitions of the aforementioned concepts were made based on the question and the selected works of Lassnig were evaluated together with these concepts. It is aimed to bring a different perspective to the works of Lassnig, an artist who stands out among female painters with her unique style. As a result, it has been revealed that the colors and shapes Lassnig uses in the figures in her works are related to the way she senses her own body as a woman, and that the incomplete painting of the figures can be related to Kristeva's concept of Semiotic Khôra, which is related to the situation of the baby in the mother's womb, and the experience of the 'fragmented body'.
Bu makale bilimsel etik ve kurallara uygun hazırlanmış ve intihal incelemesinden geçirilmiştir. E... more Bu makale bilimsel etik ve kurallara uygun hazırlanmış ve intihal incelemesinden geçirilmiştir. Etik kurul onayı gerektirmemektedir.
Sanat, istemli olarak üretilmeye başlandığı dönemlerden beri çoğunlukla güzellikle ilişkilendiril... more Sanat, istemli olarak üretilmeye başlandığı dönemlerden beri çoğunlukla güzellikle ilişkilendirilmiştir. Yüzyıllar boyu güzelligȋ tarif etmek için ugȓaş veren felsefeciler aynı sȩyi çirkini tanımlamak için yapmamısļardır. Genel olarak estetik olan sȩyle, güzel olan sȩy birbiriyle özdeş olarak düsünülmüş ve estetik, güzelligȋn bilimi haline gelmisţir. (Kagan, 1993:127) Dogȃdaki hastalıklı, eskimis, yasamdan kopmuş ölüme yakın gibi görünen her sȩy insanda güzelligȋ bozdugȗ düsüncesinden ötürü çirkin görünürken, insanın yasamla ilgili düsünceleriyle örtüsȩn her türlü sȩy güzel olarak algılanır. (Zeiss, 2009:160) Çirkinlik genellikle güzelliğin hak ettiği değeri görebilmesi için gerekli "diğer uç" ya da ortaya çıkması için ihtiyaç duyduğu tamamlayıcı değer olarak nitelendirilmiştir. Kagan bu durumu:

ÇAĞDAŞ BİR EĞİLİM OLARAK ABJECT ART (İĞRENÇ SANAT) Öz 20. yüzyılın ikinci yarısı sanat alanında, ... more ÇAĞDAŞ BİR EĞİLİM OLARAK ABJECT ART (İĞRENÇ SANAT) Öz 20. yüzyılın ikinci yarısı sanat alanında, dönemin sosyokültürel ortamıyla bağlantılı olarak izleyicide şok etkisi yapacak konuların ve malzemelerin kullanılmaya baş-landığı bir dönemdir. Daha önceki dönemlerde sanatsal bir form olarak sanatçıla-rın çözmeye uğraştığı beden, doksanlı yıllardan itibaren sınırları, geçiciliği, atıkları ile keşfedilecek yeni bir alan olarak sanat nesnesi konumuna geçmiştir. Kriste-va'nın Lacan ve Bataille gibi yazarların çalışmalarından yola çıkarak oluşturduğu " abjection " kavramından harekete geçen sanatçılar, sanatsal üretimlerinde, toplum-dan dışlananları olduğu kadar izleyicide tiksinti uyandıran bedensel sıvıları kul-lanmalarıyla da ön plana çıkmaktadırlar. Bu türden eserler üreten sanatçıların este-tik anlayışını tanımlamak için Abject Art (İğrenç Sanat) deyimi kullanıma sokul-muştur. Kristeva'ya göre abject (iğrenç olan) sınırları ihlal eder, düzeni ve otorite-yi rahatsız eder. Abject Art başlığı altında incelenebilecek sanatçılar da genellikle kadın sorunları, annelik, cinsiyet rolleri, beden gibi konulara provokatif bir dille yaklaşmakta ve toplumsal ret ile karşılanan olgulara dikkat çekmektedirler. Sınırla-rın gittikçe belirsizleştiği ve tabuların yıkıldığı bir çağda sanatta yıkıcı ve sarsıcı eğilimlerin ortaya çıkması ve bu vesileyle sanatın tanımı, sınırları ya da sınırsızlığı ile ilgili tartışmalara yön vermesi oldukça doğaldır.
Conference Presentations by Hatice Dogan

İkinci Dünya Savaşı sonrası Amerika ve Avrupa’da seri üretim anlayışının gelişmesi, beraberin... more İkinci Dünya Savaşı sonrası Amerika ve Avrupa’da seri üretim anlayışının gelişmesi, beraberinde tüketimi artırmaya yönelik reklam sektörünün gelişmesini getirmiştir. Ekonomik ve sosyal hayattaki bu değişim 1960’lı yıllarda özellikle Amerika ve İngiltere’de varlık gösteren Pop Art akımının ortaya çıkmasını sağladı. Pop Art sanatçılarının konuları dönemin gözde Hollywood yıldızlarından, yeni yeni ortaya çıkan süpermarketlerde satılan seri üretim ürünlere ve gündelik eşyalara kadar uzanıyordu. Pop Art’la aynı dönemde yine Amerika’da hiperrealist resim ve heykel eğilimi ortaya çıktı. Bu eğilimdeki sanatçılar “gerçekten daha gerçek” görüntüler üretmekle ilgilendiler. Pop Art’la benzer biçimde hiperrealizm izleyiciye gündelik mekanları, hayatın içinden sahneleri hiç görmedikleri biçimde ve netlikte sundu. Gerçeğin yeniden üretildiği hiperrealist sanat eserlerinde belirgin bir teknik beceri özellikle göze çarpmaktadır. Bu dönemde heykelde Duane Hanson gerçeğe oldukça yakın figürleriyle ön plana çıkmıştır. Hanson’ın figürleri sıradan Amerikan vatandaşlarının günlük yaşamından sahneleri canlandırmaktadırlar. Pop Art’ın, sıradanlığı yücelten, popüler olanın peşinden giden eğiliminin bir yansıması olmasına rağmen Hanson, gündelik Amerikan hayatının parlak, renkli ve albenili değil, daha sinir bozucu ama gerçek olan yanlarını yansıtmıştır.
Anahtar Kelimeler: Pop Art, Hiperrealizm, Duane Hanson
LIVING SCULPTURES OF DUANE HANSON AND POP ART
The development of mass production in America and Europe after the Second World War brought along the development of advertising industry to increase consumption. This change in economic and social life led to the emergence of the Pop Art movement, especially in the United States and England in the 1960s. Pop art artists' subjects ranged from popular Hollywood stars to mass-produced products and everyday items sold in new emerging supermarkets. At the same time with Pop Art, the hyperrealist painting and sculpture tendency appeared in America.The artists who have this tendency are interested in producing " more real than real" images. Similar to Pop Art, hyperrealism has presented the audience everyday spaces, scenes from within life in a way that they have never seen. In the hyperrealist artworks that the reality is reproduced, particularly striking with a remarkable technical skill. In this period, Duane Hanson came to the forefront with figures very close to the reality. Hanson's figures portray scenes from everyday life of ordinary American citizens.Despite the fact that Hanson is a reflection of Pop art’s tendency of pursuing the popular, elevating the banality,Hanson reflected not the bright, colorful and attractive but frustrating but real aspects of everyday American life.
Key Words: Pop Art, Hiperrealizm, Duane Hanson
Thesis Chapters by Hatice Dogan
Books by Hatice Dogan

Resim- Resim İş Eğitimi Çalışmaları, 2024
Dünyadaki varlığımız kadın bedeni içinde başlar. İnsanyavrusu uzun süre anne bakımına muhtaç ol... more Dünyadaki varlığımız kadın bedeni içinde başlar. İnsanyavrusu uzun süre anne bakımına muhtaç olacak biçimde uzuvlarını tam olarak kullanamayan, iletişim kuramayan bir varlık olarak dünyaya gelir. Böylece anne hem fizyolojik hem psikolojik olarak çocuğun gelişiminde en önemli unsur haline gelir. Bu yüzden, insan varoluşunu anlamlandırmada 20. yüzyılın en önemli kuramlarından biri olan psikanaliz, çocuğun birey haline gelme yolculuğu ile ilgilenirken, bu yolculuğun en önemli başlangıç noktası olarak anne-çocuk ilişkisini merkeze alır. Psikanalizin kurucusu olarak kabul edilen Sigmund Freud mitlerin, tıpkı psikanalizde önemli bir veri olan rüyalar gibi gizli arzuları ve kaygıları ortaya çıkarmak ve bu yolla bilinçdışını araştırmak için katkı sağlayabileceğini düşünmüştür. Freud’un öğrencisi olup sonradan ondan uzaklaşan Carl Gustav Jung da kolektif bilinçdışı kavramını formüle ederken insanlığın kolektif bilinçdışında var olan evrensel sembollerin (arketiplerin) izini sürmüştür. Bu semboller kültürün tüm ürünlerinde doğrudan veya şekil değiştirerek karşımıza çıkmaktadır. Bu anlamda, kadınlıkla ilgili arketipler, sanat tarihinin en başından beri, sanat eserlerinde işlenen birçok temel motifi yaratmıştır.
Uploads
Papers by Hatice Dogan
arayışının sonucudur. İnsan için sanat üretmenin amacı, bir zaman aralığında dünya üzerinde var olduğunu kendinden sonraki
insanlara duyurma isteği ile şekillenmiştir. Bu yüzden ürettiği sanat eserlerinin kalıcı olabilmesi için yöntem ve teknikler
geliştirmiştir. İnsanoğlunun var oluşuna bir anlam verme, kendini dünyaya doğru şekilde ifade etme ihtiyacının ve yaratıcı
ediminin bir sonucu olan sanat eseri, zaman geçtikçe meta olarak değer gören bir nesne haline gelmiştir. Bu durumu aşmaya
çalışan bazı sanatçılar geçici doğaya sahip sanat formları geliştirmişlerdir. Bu anlamda değerlendirilebilecek olan performans
sanatı, 1960’lı yıllardan sonra sanat alanında etkin hale gelmiş, sanatçının tek başına izleyici karşısında canlı olarak
gerçekleştirdiği, bedenin olasılıklarının araştırıldığı bir üretim ve ifade biçimidir. Özellikle modern sanatta bazı sanatçıların
performansları sırasında resim sanatından faydalandığı görülmektedir. Diğer yandan, performans sanatının ilk örnekleri
arasında bazı ressamların eserlerini üretme süreçlerine beden hareketlerini, müziği ve izleyiciyi eklemeleri ile ortaya
koydukları resim-gösterileri de bulunur. Bu makale çalışmasında resim ve performans sanatının çift yönlü ilişkisi ve sanatın
kalıcı bir forma dönüşmesinin sanatçı ve izleyici için ne anlama geldiği konusu açıklığa kavuşturulmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Sanat, Geçicilik, Performans sanatı, Post-Performans Resim
Conference Presentations by Hatice Dogan
Anahtar Kelimeler: Pop Art, Hiperrealizm, Duane Hanson
LIVING SCULPTURES OF DUANE HANSON AND POP ART
The development of mass production in America and Europe after the Second World War brought along the development of advertising industry to increase consumption. This change in economic and social life led to the emergence of the Pop Art movement, especially in the United States and England in the 1960s. Pop art artists' subjects ranged from popular Hollywood stars to mass-produced products and everyday items sold in new emerging supermarkets. At the same time with Pop Art, the hyperrealist painting and sculpture tendency appeared in America.The artists who have this tendency are interested in producing " more real than real" images. Similar to Pop Art, hyperrealism has presented the audience everyday spaces, scenes from within life in a way that they have never seen. In the hyperrealist artworks that the reality is reproduced, particularly striking with a remarkable technical skill. In this period, Duane Hanson came to the forefront with figures very close to the reality. Hanson's figures portray scenes from everyday life of ordinary American citizens.Despite the fact that Hanson is a reflection of Pop art’s tendency of pursuing the popular, elevating the banality,Hanson reflected not the bright, colorful and attractive but frustrating but real aspects of everyday American life.
Key Words: Pop Art, Hiperrealizm, Duane Hanson
Thesis Chapters by Hatice Dogan
Books by Hatice Dogan