Papers by Rifat Becerikli
Jimmy Nelson’Un Etnografi̇kfotoğrafçiliği Ve Küreselleşme İli̇şki̇si̇
Sanat Yazıları, 2020
Rifat Becerikli* – Ahmet Dönmez ** * Dr. Öğr. Üyesi, Bozok Üniversitesi, İletişim Fakültesi,Radyo... more Rifat Becerikli* – Ahmet Dönmez ** * Dr. Öğr. Üyesi, Bozok Üniversitesi, İletişim Fakültesi,Radyo, Televizyon ve Sinema Böl.Yozgat/Türkiye E-Posta: rifatbecerikli@bozok.edu.tr ORCID: 0000-0001-6392-8330 ** Dr. Öğr. Üyesi, Çankırı Karatekin Üniversitesi, Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi, Sinema ve , Televizyon Bölümü, Çankırı/Türkiye E-Posta: ahmetdonmez@karatekin.edu.tr ORCID: 0000-0003-1010-3516
Ritualized death in Eastern and Islamic culture
Death and Events, 2021
The concept of death is unique in Eastern and Western societies. In this chapter, the different r... more The concept of death is unique in Eastern and Western societies. In this chapter, the different realization about death is analyzed through “Taste of Cherry”. Death, which is not an end but regarded as a transition to a new life and a stage, appears in the representations of the film, and the ritualized death of the hero provides a transition to a brand new awakening with its symbolic meanings. The several effects of culture on death are tried to be highlighted in this chapter, which aims to handle the basic practices of death in the Eastern world in the context of Islam.

2000'li yıllar Türk Sineması'nda ailenin sunumu
Toplum, dinamik bir varlık olarak sürekli değişim ve dönüşüm içindedir. Toplumun içindeki en önem... more Toplum, dinamik bir varlık olarak sürekli değişim ve dönüşüm içindedir. Toplumun içindeki en önemli yapılardan biri olan aile de bu değişim sürecinden etkilenmektedir. Tarım toplumlarında geleneksel geniş aileler, sanayinin gelişmesine bağlı olarak küçülmüş ve daha çok şehirlerde yaşayan çekirdek ailelere yerini bırakmıştır. Günümüzde elektronik ve haberleşme olanaklarını değişmesi, küreselleşme gibi unsurlarda çekirdek aile yapısında değişmelere neden olmuştur. Toplum ve genelde kitle iletişim araçları, özelde sinema, tarihsel süreçte birbirini etkilemekte ve birbirinden etkilenmektedir. Çalışmada kitle iletişim araçlarının, toplumu ayna gibi yansıttığı temel görüşünden yola çıkarak Türk Sineması'nın da Türk toplumu ve ailesini 2000'li yıllarda nasıl sunduğu ortaya konulmaya çalışılmıştır. 2000- 2010 yılları arasından analiz edilen filmlerde evlenme, boşanma, aldatma, aile içi şiddet gibi olgular neden ve sonuçlarıyla birlikte açıklanmıştır. Toplumsal değişmenin sinemaya ya...

The individual in Turkish cinema within the aspect of narrative and character
Toplumsal değişim süreci içinde özellikle Batılı toplumlar geleneksel yapıdan, moderne ve daha so... more Toplumsal değişim süreci içinde özellikle Batılı toplumlar geleneksel yapıdan, moderne ve daha sonra postmodern yapıya evrilmişlerdir. Bu durum temel olarak insanı da etkilemiştir. Aydınlanma, Rönesans ve Reform Hareketleri Batı'daki modernleşmenin ilk evreleridir. Böylece geleneksel ilişkilerde bir kopuş yaşanır. Modernitenin temel özelliği akılcı düşünme yoluyla bilimsel, teknolojik ilerlemedir. Bu durum insanın da birey olarak evrilmesini sağlamaktadır. Modernite ve modernleşmenin Türkiye üzerinde de pozitif ve negatif birçok etkisi bulunmaktadır. Cumhuriyet'in kurulması ile geçmişteki Osmanlı İmparatorluğu'ndan çok farklı bir yapı ülkede egemen olur. 2000'li yıllardan itibaren bilgi toplumuna doğru bir yönelim görülse de temel olarak Türkiye'de modernleşme, günümüze kadar devam etmiştir ve etmektedir. Çalışmada modernleşmenin Türkiye ve Türk toplumu üzerindeki etkileri irdelenip, Türkiye'de birey olgusunun konumu ortaya konulmuştur. Türk Sineması'nın ...

SineFilozofi, 2020
Fetişizm bir kişinin cansız nesneler ya da geleneksel olarak seksüel bir arzunun nesnesi görülmey... more Fetişizm bir kişinin cansız nesneler ya da geleneksel olarak seksüel bir arzunun nesnesi görülmeyen çeşitli beden parçalarına dönük haz elde etme amacıyla duyduğu ilgiden kaynaklanan bir sorundur. Her insana cinsel açıdan çekici gelen uzuvlar ve nesneler olabilir. Fetişist kişi ise cinsel haz için mutlaka fetiş nesneye ya da vücudun belirli bölümüne ihtiyaç duymaktadır ve dikizcilik gibi farklı türden rahatsızlıklarla birleştiğinde kişinin ve çevresindekilerin yaşamını etkileyecek bir sapma olarak anlam kazanmaktadır. Bu çalışmada son dönem Türk sinemasında fetişizm olgusunun önemli biçimde kendini gösterdiği bir eser olan Onur Ünlü'nün Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok (2017) filmi incelenmiştir. Eser psikanalitik ve feminist film teorileri ve yöntemleriyle, fetişizm kavramı merkeze alınarak çözümlenmiştir. Sonuç olarak filmde erkek kahraman kendi içsel dünyasında ve hayatında denge kuramamaktadır. Onun iktidarını cinsel haz kaynağı olarak gördüğü fetiş nesne ve beden organları yoluyla engelli/savunmasız kadınlar üzerinde tahsis etmeye çalıştığı gözlenmiştir. Bu türden fetişist nesne yatırımları ile giderek sanrılarla bozulan gerçeklik algısının genel olarak aşınmaya yüz tutan eril iktidarın süreksizleşen yapısıyla ilişkili bir fenomen olduğu görülmektedir.
Ritualized death in Eastern and Islamic culture
Death and Events, 2021
The concept of death is unique in Eastern and Western societies. In this chapter, the different r... more The concept of death is unique in Eastern and Western societies. In this chapter, the different realization about death is analyzed through “Taste of Cherry”. Death, which is not an end but regarded as a transition to a new life and a stage, appears in the representations of the film, and the ritualized death of the hero provides a transition to a brand new awakening with its symbolic meanings. The several effects of culture on death are tried to be highlighted in this chapter, which aims to handle the basic practices of death in the Eastern world in the context of Islam.

SineFilozofi, 2020
Fetişizm bir kişinin cansız nesneler ya da geleneksel olarak seksüel bir arzunun nesnesi görülmey... more Fetişizm bir kişinin cansız nesneler ya da geleneksel olarak seksüel bir arzunun nesnesi görülmeyen çeşitli beden parçalarına dönük haz elde etme amacıyla duyduğu ilgiden kaynaklanan bir sorundur. Her insana cinsel açıdan çekici gelen uzuvlar ve nesneler olabilir. Fetişist kişi ise cinsel haz için mutlaka fetiş nesneye ya da vücudun belirli bölümüne ihtiyaç duymaktadır ve dikizcilik gibi farklı türden rahatsızlıklarla birleştiğinde kişinin ve çevresindekilerin yaşamını etkileyecek bir sapma olarak anlam kazanmaktadır. Bu çalışmada son dönem Türk sinemasında fetişizm olgusunun önemli biçimde kendini gösterdiği bir eser olan Onur Ünlü'nün Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok (2017) filmi incelenmiştir. Eser psikanalitik ve feminist film teorileri ve yöntemleriyle, fetişizm kavramı merkeze alınarak çözümlenmiştir. Sonuç olarak filmde erkek kahraman kendi içsel dünyasında ve hayatında denge kuramamaktadır. Onun iktidarını cinsel haz kaynağı olarak gördüğü fetiş nesne ve beden organları yoluyla engelli/savunmasız kadınlar üzerinde tahsis etmeye çalıştığı gözlenmiştir. Bu türden fetişist nesne yatırımları ile giderek sanrılarla bozulan gerçeklik algısının genel olarak aşınmaya yüz tutan eril iktidarın süreksizleşen yapısıyla ilişkili bir fenomen olduğu görülmektedir.

Erciyes İletişim Dergisi, 2020
Edward Said generally explains the whole hegemonic relations, which Western societies use to domi... more Edward Said generally explains the whole hegemonic relations, which Western societies use to dominate Eastern countries, as orientalism. In the course of time, orientalism has evolved into several forms and it is redefined in different geographies. In this context, the form of hegemonic relationship, which the United States has tried to establish in East Asian countries (particularly Japan) in recent years, is called techno-orientalism. It is known that techno-orientalism is generally seen in science fiction films. Hollywood films are particularly one of the main factors in the creation and distribution of Western hegemony. In this sense, The Wolverine, which is the most watched movie in the world and entire film is set in Japan, was selected as a sample. Descriptive film analysis method was used in the study. The aim of the study is to indicate the implicit relation of Western domination by revealing invisible codes in the film universe in terms of techno-orientalism. As a result, it is revealed that the Wolverine, who is created with a techno-orientalist viewpoint in the film's narrative, tries to relieve Western audience by eliminating the threats; Japan and East Asia that develop economically and technologically in Western mind.

SineFilozofi, 2020
Toplumsal Ekoloji" felsefesine göre, günümüz toplumu anti-ekolojiktir. Doğa, insan eliyle sömürül... more Toplumsal Ekoloji" felsefesine göre, günümüz toplumu anti-ekolojiktir. Doğa, insan eliyle sömürülen bir nesne konumuna getirilmektedir. Toplumsal Ekolojiye göre doğa-insan ilişkisi iç içe, ayrılmaz ve süreklilik içeren yapıdadır. Toplumsal alandaki güç ve tahakküm ilişkilerinin bir benzeri doğa üzerinde uygulanmaktadır. Toplumsal Ekoloji düşüncesinin öncülerinden Murray Bookchin iki farklı doğa tasavvurunda bulunmaktadır. Düşünüre göre "Birinci Doğa" insanın yer almadığı yabanıl/vahşi doğadır. "İkinci Doğa" ise insanlar tarafından üretilen her şeydir. Toplumsal alan ve kültür İkinci Doğanın unsurlarıdır. Zaman geçtikçe İkinci Doğa, Birinci Doğayı egemenliği altına almaya başlar. Bu egemenlik istemi ekolojik sorunların da başlangıcını oluşturmaktadır. Bookchin'le birlikte Toplumsal Ekoloji Felsefesi Lewis Mumford, René Dubos'un görüşleriyle birlikte daha da geniş bir çerçeveye oturmuştur. Üç düşünür de, insanın tıpkı diğer canlılar gibi doğanın bir parçası olduğunu, insanla doğa arasındaki ilişkinin temelinde hâkimiyetin veya üstünlüğün değil, diyalektik bir süreci kapsayan ortak yaşamın olması gerektiğini vurgulamaktadır. Bu doğrultuda Toplumsal Ekoloji Felsefesi, insanın doğa üzerinde kurduğu eşitsizlik içeren tahakkümü reddetmektedir. Reha Erdem'in Koca Dünya (2016) filminde de doğa, rahata ve huzura kavuşma alanı olarak betimlenmez. Doğa ve insan arasında gerilim bulunmaktadır. Bu doğrultuda film Toplumsal Ekoloji Felsefesi temelinde nitel film analizi yöntemi ve betimleme tekniği kullanılarak incelenecektir. Çalışmanın amacı, örnek olarak seçilen filmsel evrende Toplumsal Ekoloji Felsefesinin izini sürmektir. Filmde doğa kendi içine dönmüş bir yapıdadır. Kapitalizmin yarattığı "büyü ya da yok ol" düşüncesi, insanın doğayı kendinden uzaklaştırmasına neden olmuştur. Bu durumda doğa da kendi içinde insanı doğadan yalıtmak istemektedir. Diğer bir deyişle doğa insanı reddetmektedir. İnsanın yaşayabileceği alanlar sadece modern kentlerdir. Ancak kentin kaotik yapısı, bilinmezliği ve tehlikeyi içermektedir. Filmde, şehirden kaçan gençler kendilerini modern insan tarafından kutsallaştırılmış doğada saklamaya çalışır. Ancak doğa artık tasavvur edilen huzur imgesini barındırmamaktadır. Nicelik evreninde "kocaman bir dünya vardır" ama nitelik olarak "yaşanılacak çok az yer" kalmıştır. Birinci Doğa insanın yarattığı İkinci Doğa tarafından yok edilmektedir.
Connectist: Istanbul University Journal of Communication Sciences, Jan 18, 2021
The aim of this study is to determine the level of social approval needs of people working in law... more The aim of this study is to determine the level of social approval needs of people working in law, medicine, and academia, which are the most prestigious professions in Turkey, and whether there is a difference in the need for social approval among people who use and do not use social networks. The method used for obtaining data in this study was that of survey method. The universe of the study consists of about 334 thousand people who hold the profession of Judge, Lawyer, Doctor,
Connectist: Istanbul University Journal of Communication Sciences, 2020
The aim of this study is to determine the level of social approval needs of people working in law... more The aim of this study is to determine the level of social approval needs of people working in law, medicine, and academia, which are the most prestigious professions in Turkey, and whether there is a difference in the need for social approval among people who use and do not use social networks. The method used for obtaining data in this study was that of survey method. The universe of the study consists of about 334 thousand people who hold the profession of Judge, Lawyer, Doctor,
To be adopted or not to be adopted
Mnemosyne, 2018
Cet article n'est pas disponible au téléchargement en raison du refus de publication de des a... more Cet article n'est pas disponible au téléchargement en raison du refus de publication de des auteurs en open access Il est toutefois disponible à la commande au format papier dans la version complète de la revue sur le site des Presses universitaires de Louvain
Connectist: Istanbul University Journal of Communication Sciences, 2020
The aim of this study is to determine the level of social approval needs of people working in law... more The aim of this study is to determine the level of social approval needs of people working in law, medicine, and academia, which are the most prestigious professions in Turkey, and whether there is a difference in the need for social approval among people who use and do not use social networks. The method used for obtaining data in this study was that of survey method. The universe of the study consists of about 334 thousand people who hold the profession of Judge, Lawyer, Doctor,

Kelebekler Filminin “Travma” ve “Yas” Bağlamında İncelenmesi
sinecine: Sinema Araştırmaları Dergisi, 2019
Sinema filmleri anlati yoluyla temelde filmdeki kisilerin/karakterlerin ruhsal durumlarini betiml... more Sinema filmleri anlati yoluyla temelde filmdeki kisilerin/karakterlerin ruhsal durumlarini betimleme amacini gutmektedir. Boylece seyirci karakterlerin psikolojik durumlari ile yakin temas etmekte, onlarin yasam dunyasina katilmaktadir. Bu yonuyle filmler psikolojik olarak karakterlerin degisiminin net olarak analiz edilebilecegi /incelenebilecegi metinlerdir. Turk sinemasi travma ve yas calismalari kapsaminda cok irdelenmemistir. Belirli turde bir kayip ve bu kayip ile yuzlesme bicimi olarak travma ve yas kavrami hem modern toplumsal yasamin deneyimlenmesi, hem de aile gibi daha ozel alanlarda karakterlerin aci verici deneyimlerle nasil basa ciktigini anlama imkani sunmaktadir. Bu calismada Tolga Karacelik’in 2018 yapimi Kelebekler filmi travma ve yas kavramlari temelinde betimsel niteliksel film analizi yontemi ile aciklanacaktir. Yonetmen filmde travmanin karakterlerin hayatlarini kesintiye ugratmasi, yasam alanlarini ve aile/sosyal iliskilerini sinirlamasi gibi bircok olumsuzluk betimlemektedir. Sonuc olarak filmde uc kardes anne ve babalarinin kaybiyla yuzlesme, bu yuzlesme uzerinden birbirleriyle daha yakin ve samimi iliskiler kurma olanagina kavusarak belirli bir iyilesme olasiligi yaratarak, yas tutarak ve gecmislerindeki travmayi atlatarak yeni bir yasama dogru adim atma sansi bulmuslardir.
the Journal of Academic Social Sciences, 2017

Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, 2019
The social structure is constitutively a space where people live together. Accordingly, it is a f... more The social structure is constitutively a space where people live together. Accordingly, it is a fact that representations of femininity and masculinity constantly exist in society. These relations are the behaviors that are acquired in consequence of specific cultural aspects and socialization processes. There are totally different representations of femininity and masculinity in different parts of the world. On the other hand, these representations are not fixed and have a structure that can differ in the course of time. Some culturally described characteristics of men and women have began to change in Turkey with social changes. Media and movies are spaces where the representations of femininity and masculinity are delivered and reproduced as role models. Although feminist studies are generally regarded as studies on women, there has been an increase in studies on masculinity in recent years. Masculinity studies emphasize that traditional patriarchal social structure are eroded in recent years and women become more effective in public space and professional life. In this respect, the argument, which the traditional male power has lost his power in the social sphere, becomes prominent. The decrease of male dominance is generally called "crisis of masculinity". Acı Aşk (2009) directed by Taner Elhan and written by Onur Ünlü was chosen as a sample. Qualitative film analysis method and descriptive technique were used in the study. Acı Aşk was comparatively analyzed with the representations of masculinity in these two periods which were prominent in the history of Turkish cinema. In addition to that, the issues of masculinity and the crisis of masculinity in the film were examined in terms of power, sexuality, male-female relations, and economy. As a result, it appears that Acı Aşk has defined a different masculinity image than Yeşilçam films. In the film, masculine crises described in which the male character who establishes the relationship with women on the basis of power and authority
Anemon Muş Alparslan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2019
Türkiye'de gazetecilik mesleğinin tarihsel süreci uzun bir geçmişe dayansa da özellikle 1980'li y... more Türkiye'de gazetecilik mesleğinin tarihsel süreci uzun bir geçmişe dayansa da özellikle 1980'li yıllardan sonra toplumsal yapıyla doğru orantılı olarak büyük bir değişim ve dönüşüm geçirmiştir. Bu dönem 24 Ocak Kararları, 12 Eylül 1980 askeri darbesi, 1982 Anayasası ve 1983 yılında Turgut Özal'ın başbakan olması gibi önemli gelişmeler artarda gelerek Türkiye'yi derinden etkiler. Her meslek gibi gazeteciliğin de kendine özgü bir takım kuralları bulunmaktadır. Bu bağlamda gazetecilik mesleğinin de gerçek bilgiye ulaşma, etik değerlere sahip olma, kamu yararı gözetme, tarafsızlık gibi evrensel değerleri vardır. Çalışmada Kemal Sunal'ın başrolünü oynadığı Uyanık Gazeteci (1988) filmi temelinde dönem içinde Türkiye'deki gazetecilik temsili incelenecektir.

Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi Elektronik Dergisi, 2019
Sanat ve kültür birbiriyle iç içe geçmiş olgulardır. Kültürün yansımasını sanatta, sanatın özelli... more Sanat ve kültür birbiriyle iç içe geçmiş olgulardır. Kültürün yansımasını sanatta, sanatın özelliklerini de kültürde bulmak mümkündür. Ayrıca sanat birbirine yakın ya da uzak birçok topluluğu da etkilemektedir. Bu açıdan Asya kökenli geleneksel bir sanat dalı olan "gölge oyunu", birçok farklı toplumda görülebilmektedir. Biçimsel benzerlikleri yönünden sinemayla da ilişkilendirilen gölge oyunu, Türk toplumunda "Karagöz Oyunu" olarak bilinmektedir. Ayrıca Karagöz, tasavvuf düşüncesini de içinde barındırması yönünden önemli bir gösteri sanatıdır. Türk kültürünün önemli halk tiyatrosu örneklerinden biri olan Ortaoyunu, Karagöz Oyunuyla benzer biçimsel özellikler içermektedir. Geleneksel Türk Sanatları, çeşitli dönemlerde Türk Sineması'nı da etkilemiştir. Başta Halit Refiğ, Atıf Yılmaz, Metin Erksan, Derviş Zaim, Yavuz Turgul gibi bazı yönetmenler, Türk Sineması'na biçim ve içerik yönünden kaynaklık etmesi bakımından Geleneksel Türk Sanatları'nın önemine vurgu yapmıştır. Bu yönetmenlerden biri olan Yavuz Turgul, Türk Sineması'nın, Batı kaynaklı olmasını eleştirerek, Doğunun kültürünü ve öz değerlerini eserlerinde kullanmaya çalışmıştır. Bu doğrultuda çalışmada, Yavuz Turgul'un Gölge Oyunu (1992) filmi Türk Geleneksel Seyir Sanatları ve tasavvuf açısından incelenmiştir. İncelemede niteliksel film çözümlemesi yöntemi kullanılmıştır. Çalışma sonucunda Yavuz Turgul'un Gölge Oyunu filminde Geleneksel Türk Seyir Sanatları'ndan olan Karagöz Oyunu, Ortaoyunu ve tasavvuf düşüncesinden yararlandığı görülmüştür. Yönetmenin Gölge Oyunu filminde, Geleneksel Türk Sanatları temelinde, biçimsel bir üslup denemesiyle Türk Sineması'na katkı yaptığı düşünülmektedir.

INTERNATIONAL PEER-REVIEWED JOURNAL OF COMMUNICATION AND HUMANITIES RESEARCHES, 2017
Öz: Nuri Bilge Ceylan, Türk sinema tarihinde yurtdışında en çok ödül alan yönetmendir. Filmleri b... more Öz: Nuri Bilge Ceylan, Türk sinema tarihinde yurtdışında en çok ödül alan yönetmendir. Filmleri başta Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok ülkede büyük bir ilgi görmektedir. Bu bağlamda yönetmenin özgün ve evrensel bir sinema dilini kullandığı söylenebilir. Amaç: Bu doğrultuda çalışmanın amacı, Nuri Bilge Ceylan'ın Kış Uykusu filminde görüntü-anlam ilişkisini ortaya koymaktır. Yöntem: Araştırmada çözümleme yöntemi olarak mizansen analizi ve göstergebilimden yararlanılacaktır. Ayrıca yönetmenin görüntü ögelerini kullanımı, yaratıcı yönetmen kavramı temelinde irdelenmeye çalışılacaktır. Bulgular: Kış Uykusu filminin diyalog sahnelerinde Nuri Bilge Ceylan, genellikle, net ve flu alanları konuşan kişiye göre değil, o andaki görsel anlatıda baskın olan kişiye göre yapmaktadır. Bu çekim tekniği, ana akım sinema anlatısının dışında bir kullanımı işaret etmektedir. Ayrıca yönetmen filmin diyaloglu sahnelerinde ve genel olarak birçok sahnede baş, omuz, göğüs çekim gibi yakın kamera ölçeklerini çok fazla kullanmamaktadır. Böylece yönetmen karakter ve seyirci arasında bir mesafe duygusu yaratmaktadır. Sonuç: 2000'li yıllar sonrası Türk Sineması'nda auteur yönetmenler arasında sayılan Ceylan, özellikle görüntü düzenlemesi ve sinematografik anlatım tarzı ile dikkat çekmektedir. Bu bağlamda yönetmen, ana akım popüler sinemadan belirgin bir biçimde ayrılan özellikler taşımaktadır. Kış Uykusu filminde kullandığı açı-karşı açı, net-flu alan yaratımı, alan derinliği gibi görüntü düzenlemesine dair tekniklerde kendine has bir takım özellikler görülmektedir.
Uploads
Papers by Rifat Becerikli