Subliminal advertising

The understanding that new is better prevails in every aspect of life. This understanding is also the same in the field of advertising and consumption. While individuals used to purchase a new Product or service that would only benefit them in line with their needs, today they prefer the newest of the era in order to be more modern and contemporary. Even if the new Product or service does not have any different features than the previous Production, its newness is a sufficient reason to purchase and consume that Product. When individuals use new Products or services and attach emotional meanings to them, these Products or services turn into a fetish object. Fetishism emerges as a result of the relationship between the subject and the object and deals with the relationship of people with an object or object. Even if it has no new features, it becomes a fetish in the eyes of the individual just because it is new. In the light of all this information, this thesis study aims to examine the concept of new used in domestic and foreign advertisements through innovation fetishism. In the study, domestic and foreign advertisements of İphone and Samsung smartphone brands were examined within the scope of novelty fetishism. In the study, semiotic method was used to determine the abstract meanings and indicators of novelty fetishism used in advertising. According to the findings obtained as a result of the semiotic analyzes carried out in line with the study, in the advertisements examined; It has been concluded that brands use novelty fetishism extensively in advertisements in order to increase their reliability and recognition, as well as to facilitate sales

Marka kavrami; tuketim soz konusu oldugunda tuketicilere karar verme asamasinda buyuk kolayliklar saglamaktadir. Bunun sebebi olarak tuketicilerin urun hakkindaki kalite, fiyat, performans vb. gibi algilamalarinin marka sayesinde oldugu soylenebilir. Bu calisma Kastamonu sehir merkezinde yapilmis ve tuketicilerin marka bilinirligi ile marka kullanimi arasindaki durum arastirilmistir. Ayrica tuketicilerin markalari kullanim nedenleri ortaya konmustur. Arastirmada elde edilen sonuclara gore tuketicilerin ilk aklina gelen markalarin cogunlukla kullandiklari marka oldugu ortaya cikmistir

English Home; kendisini yaşam alanlarını sıcak, şık ve işlevsel bir şekilde dönüştürmenin gücüne inanan bir marka olarak lanse eder. Ev tekstili ve dekorasyon alanında sundukları yenilikçi ve kaliteli ürünlerle müşterilerine kendilerini ait hissedebilecekleri konforlu ve zarif mekanlar yaratma maksadı sunmaktadır. Markanın misyonu, her bireyi yaşam alanlarında daha iyi bir versiyonunu yaratmaya teşvik etmektir. Marka Değerleri: Cömertlik: English Home müşterilerine her zaman beklenenden fazlasını sunmayı hedefler. Bu yaklaşım markanın müşteri memnuniyetini ön planda tutan anlayışını yansıtır. Müşterilerin yaşam kalitesini artıran dokunuşlarla değer yaratılır. Özgünlük: Markanın tasarımları kendi estetik anlayışını ve tarzını yansıtarak, özgün ve yenilikçi çözümler sunar. Her bir ürün farklı ve özgün bir tasarıma sahip olup pazarda kendine ayrı bir yer edinir. Mütevazılık: Samimiyet, içtenlik ve ulaşılabilirlik markanın temel değerlerindendir. English Home büyük bir marka olmanın yanı sıra insanlara değer katmaya öncelik verir ve her müşteriye değerli olduğunu hissettirir. Sorumluluk Sahipliği: English Home topluma ve çevreye karşı duyarlı bir şekilde hareket eder. Güvenilir bir marka olmayı taahhüt eder ve müşterilerine daima yanında olacağını belirtir. Kalite: Yüksek standartlarda ürünler sunarak her zaman kaliteli bir deneyim sağlar. Markanın sunduğu ürünler, kullanıcılarına hak ettikleri özeni sunar ve yüksek kaliteyi garanti eder. İlham Vericilik: Yaşam alanlarının güzelleştirilmesinin ötesinde müşterilerine ilham kaynağı olur. Kendilerini daha iyi hissetmeleri için estetik ve fonksiyonel ürünler sunar.

India, one of the world's largest and fastest-growing economies, presents vast market opportunities for companies in sectors such as FMCG, durables, and services. However, the aggressive pursuit of profit maximization has raised concerns about ethical advertising practices. This study explores the ethical dimensions of advertising in India, focusing on how companies balance profitability with social responsibility. The research delves into the ethical challenges posed by misleading advertisements, the cultural and social implications of ad content, and the evolving regulatory framework. Through an analysis of communication strategies, particularly advertising as a tool for brand building and consumer persuasion, this study aims to uncover the ethical dilemmas companies face in shaping consumer behavior. The influence of advertisements on consumer identity and consumption patterns is examined, along with the self-regulation mechanisms designed to protect vulnerable groups, particularly children. This comprehensive study provides insights into the current ethical landscape of Indian advertising and offers recommendations for fostering responsible advertising practices.

Purpose: The study aims to examine the role of subliminal advertising in a competitive advantage era and to assess the effect of different components of subliminal advertising on consumers' emotions and buying decisions.
Design/Methodology/Approach:Thestudyisbasedontheprimarydatacollectedthrough astructured questionnaire, consisting of statements associated with the components of subliminal advertising, consumer emotion and buying decisions. The respondents indicated their opinion by responding on a seven-point Likert scale.
Findings: The Structural Equation Modelling, using smart PLS, was performed to examine the relationship between subliminal adverting, consumers' emotion and buying decisions formulated in the objectives and significant impact amongst the variables.
Limitations: The study focused on two study groups, one each from Delhi and Dehradun, which gave us a response of people from a narrow profile. Another critical factor in terms of limitations has been the ongoing pandemic, as due to the narrow approach, quite a few inconsistent and repetitive responses were received.
Policy Implications: Subliminal advertising is still an emerging approach with a tremendous scope of growth. Understanding and researching it can help marketers get a desirable response from consumers. If implemented correctly, it can help position the product in a new subtle approach.
Originality/Value: A unique union of emotions, subliminal stimuli, and buying decisions has been tested in this study. It can be beneficial for marketers and researchers, especially from India, in uncovering the crucial factors of the subconscious approach of advertisements.

Bu yazı yeme içmenin biyolojik olduğu kadar toplumsal bir olgu olduğu ve yiyecek içecek maddelerinin, yemek sunma ve yeme biçimlerinin basit seçenekler olmanın ötesinde birer gösterge işlevi gördüğü anlayışından yola çıkarak 1960'lı yıllardan 1980'lere Yeşilçam sinemasının üstlendiği medenileştirme misyonunu yemek ve sofra adabı bağlamında inceliyor. Bu misyonun toplumdaki değişikliklere paralel olarak zaman içinde nasıl değişip dönüştüğünü göstermeyi amaçlıyor. 1980'lere kadar yaşanan onca toplumsal değişim ve dönüşüme rağmen neredeyse birbirini tekrarlayan kalıplarla taşralıya/doğuluya/alt sınıf mensuplarını mucizevi bir hızla kentli/batılı/üst sınıf mensuplarına dönüştüren, gecekondudan köşke, yalıya taşıyıp sınıf ve statü atlatan bu filmlerin sınıf meselesini göz ardı edip farklı yaşam tarzlarının çatışmasına indirgediğini tartışıyor. Bu anlayışı olanaklı ve halk nezdinde inandırıcı kılan yapısal faktörlerin değişmesi ve "nöbetleşe yoksulluğun" "kronik yoksulluğa" dönüşmesi sonucunda sınıf atlama hayal ve gerçeğinin nihayete ermesi ile sinemanın da medenileştirme projesinden vaz geçtiğini ve yerini ıslah edilmesi imkansız bir karakter olarak kurgulanan Recep İvedik filmlerine bıraktığını tespit ediyor. Ve süreçte medeniliğin katı kuralcı tanımının değişip yerini nezaket kavramına bıraktığını tartışıyor.

Bu araştırmanın amacı, ülke markası yönetimi perspektifinden, ülkeye karşıtutum, ürün-ülke imajı, yabancı ürünlere karşı tutum ve ağızdan ağıza pazarlamanınsatın alma isteği üzerine etkilerini araştırmaktır. Ayrıca, Marka Menşei TanımaDoğruluğu, Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde büyümekte ve gelişmekte olan Mısırpazarında faaliyet gösteren Türk markaları üzerinden test edilmiştir. Çalışmada Mısır’dayaşayan 840 Mısırlı tüketiciden online anket ile kantitatif veri toplanmıştır. Ülke markasıiletişimi için yapılacak en makul konumlandırmanın temasına dair çıkarımdabulunabilmek için öne çıkan ürün-ülke imajına dair niteliklerin tespit edilmesiamaçlanmıştır. Çalışmanın ilk bölümünde, tüketicilerin satın alma kararı davranışlarıaçıklanmıştır. İkinci bölümde, ülkelerin rekabet avantajı, ülke ve ulus markası yönetimikavramı perspektifinden ele alınmış, araştırmada kullanılan değişkenlere yer verilmiştir.Araştırmanın üçüncü bölümünde, araştırmanın amacına yönelik bir model önerisigeliştiri...

In order to generate a powerful first impression, companies require a fascinating brand image that convince to the audience practically everything it wants them to know about the brand at the first look as much as possible. This is why visual branding is essential to and plays a vital role in corporate marketing strategy. Visual branding is crucial because it conveys the brand's identity and has an emotional influence on the target audiences. In the hospitality industry, as people undoubtedly evaluate a book by its cover even when seeking for restaurants to eat at, places to visit or event planners to work alongside, they seek visuals. The hospitality business is a catch-all word for an array of commercial sectors, comprised of lodging, travel and tourism that work closely together. By exhibiting the brand through high-end images and innovative design work, a company should offer the idea that its audience is willing to pay a premium. On the other hand, the hospitality industry in Sri Lanka requires astute marketing strategies to reclaim lost market share due to diverse catastrophes it faced recently. They key is marketing and visual branding molds the blade of that key. Thus, this study aims at discovering how consumer purchasing behavior in Sri Lankan hospitality sector is impacted by visual branding. Therefore, the study's main goal is to determine how, from the guest's perspective, visual branding affects their final purchasing decisions in the setting of hospitality sector. After thoroughly reviewing the literature, the author found that there are four key dimensions which shape the visual branding element: brand logo, brand colour, brand typography and brand imagery. Thus, throughout this study, the author tried to unravel how each of those dimensions separately and collectively contribute to the buyer’s purchasing choice. Being a secondary research, this study used journal publications, corporate data streams, case studies, governmental works, websites, books and other peer-reviewed academic studies. Using thematic analysis, the findings were broken down into key themes in accordance with the study’s objectives. Theory of Gestalt, classical conditioning and operant conditioning, marketing mix, consumer purchase decision making model, colour psychology model, 360° sensory marketing concept and some other models were adopted in come into concrete conclusions. Findings revealed that visual branding has strong association on how clients make purchasing decisions in the hospitality market and out of all, brand imagery was found to have the most influencing factor in destination marketing.

Günümüzde döngüsel bir gelişim gösteren pazarlama anlayışının, ürün odaklı anlayıştan çıkıp insan, akıl, duygu ve düşüncelerinin önemsendiği bir noktaya geldiği bu süreçte pazarlama yöntemleri değişmiştir. Böylece, pazarlamada uygulama alanı bulan Nöropazarlama ile beyin görüntüleme yöntemlerini kullanarak tüketici karar sürecinin daha iyi anlaşılması yolunda büyük bir adım atılmıştır. Bu yöntemin kullanıldığı Nöropazarlama da insan zihni üzerinde çalışıldığı için çeşitli anlam kargaşası yaşanarak bilinçaltı reklamcılıkla karıştırılmaktadır. Bu çalışmada bilinçaltı reklamcılık ve Nöropazarlama kavramları açıklanarak çeşitli örneklemelerle kıyaslama yapılmakta böylece bu iki alanın farklılıkları ortaya konulmaya çalışılmaktadır.

The study evaluates the meaning of mysticism and its connection to the conscious mind, the unconscious mind, and the subconscious mind as well as the use of archetypes to influence humans, and their impact on the subconscious mind in advertising. More specifically, the article investigates the myths, mysticism, symbols, codes, metaphors, and hidden persuaders that are used in advertising. There could be unethical aspect in that customers and consumers exposed to such advertising may in general have no knowledge of such archetypes, codes, hidden writings or hypnotic sounds, used. The main influence of such advertisements is the creation of a strong will to buy the product advertised without an explicitly expressed reason for doing so. There has been a spate of research on how these hypnotic messages have become a means that is of great use in a wide range of disciplines such as political communication, marketing, promotion and advertising. The current research aims to reveal the subliminal advertising techniques and the way they are applied exploring real advertisements.

Journal of Business & Management (COES&RJ-JBM), pages 112-135. Abstract: Marketing advertising is one of the fundamental activities performed by all businesses. Millions of dollars are budgeted to attract new customers and to retain current customers. However, there has been a continuous debate among marketers about the use of subliminal messages in advertising. Many believe in the power of the subconscious and propose that subliminal messages are hidden in ads and are addressed to that hidden part of the brain. Although researches in this field have not proven that subliminal messages affect human behavior per se, results of the studies that examined the effect of subliminal messages have been contradictory; there is no clear evidence as to how this concept works. The purpose of this paper is to shed light on the dilemma of subliminal messages as used in Lebanese marketing advertising. A sample of MBA students has been exposed to a selection of examples of such messages; the result...

Tüketici karar verme mekanizmalarını açıklamada, Renvoisé ve Morin (2008) 'eski beyin' adı verilen ve tüketicinin beynindeki 'gerçek' karar verme parçası olan kısma çekici gelen uyarıcıların işe yaradığı iddiasında bulunmaktadırlar. Eski beyni harekete geçiren 6 uyarıcı benmerkezci, zıtlık, somut veri, başlangıç ve son, görsel uyarıcı ve duygulardan oluşmaktadır. Diğer taraftan, reklam yaratıcılığıyla ilgili yapılan çalışmalar ve alanyazın, ortak bir tanım ve reçeteden yoksundur. Bu çalışmada, reklam yaratıcılığı konusunda 'eski beyin' teorisinden hareketle yaratıcı reklamların ortak özelliklerinin belirlenmesine çalışılmıştır. Bu amaç doğrultusunda, Kristal Elma Yaratıcılık Festivali 2005-2016 yılları arasında ödül almış basın reklamlarına Renvoisé ve Morin (2008) tarafından tanımlanan ve eski beyni ikna ettiği iddia edilen 6 uyarana göre içerik analizi yapılmıştır. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre, görsel olmanın, zıtlık yaratmanın ve basit mesajlar vermenin Kristal Elma Yaratıcılık Festivali'nde ödül almış basın reklamlarının ortak özellikleri olduğunu göstermektedir. Bu ortak özelliklerin, yaratıcı reklam üretmeyi amaçlayanlar için bir çerçeve, bir formül sunması beklenmektedir. Yaratıcılık kolay kolay formüle edilecek bir kavram değildir, ancak bu çalışma eski beyin teorisinin sunduğu bakış açısıyla reklamcılara daha yaratıcı reklamlar üretmelerinde öneri olarak sunulabilir.

Recep Ivedik: From "Hero" to "Commodity" This article takes Recep Ivedik as a case of political econmy and traces the transformation process of a pop culture icon to a commodity and an object of consumption. The Recep Ivedik case offers a rich variety of data, enabling us to observe and understand modern-day media structures, inter-media and inter-sectoral relations, and the production, distribution and consumption mechanisms of media products. The hero's travel across different media, such as television, cinema and advertisements is examined within this context. The research is based upon a literature survey comprising key theoretical work, data collected from current articles and media interviews, and also from personal interviews with the sector.

Cilj ovoga rada je istraživanjem saznati jesu li mladi upoznati sa pojmom influencera i prikrivenog oglašavanja te znaju li poveznicu između njih. Uz to, cilj je saznati znaju li mladi prepoznati kada se radi o prikrivenom oglašavanju te utječu li prikriveno oglašavanje i influenceri na njihovu odluku o kupnji. Želimo saznati je li veći utjecaj okoline (obitelji i prijatelja) ili influencera te koliko se mijenja vjerodostojnost influencera kada publika (ispitanici) znaju da se radi o prikrivenom oglašavanju ili sponzoriranom sadržaju (klasičnom oglašavanju). Želimo istražiti koje vrste oglašavanja postoje te koje se vrste u novo, digitalno vrijeme najviše koriste. Želimo se upoznati s pojmom influencera, saznati što nekoga čini influencerom te koliko su oni bitni za prikriveno oglašavanje.Purpose of this research is to find out are youth familiar with terms influencers and subliminal advertising, also can they link those two terms. Besides that, goal is to find out if they can recog...

With the inclusion of women in working life and their movement from the private sphere to the public sphere, gender inequality and social roles assigned to women have become an YILDIZ Semiotic Analysis of Female Portrayals Presented in Advertisements in The Context of Archetypal Theory 19 Mayıs Journal of Social Sciences 172 increasingly discussed topic. In addition, the feminism movement has brought the inequality between male and female to a more striking point. Therefore, brands that wanted to make a difference in the market found these discussions significant and directed their strategies to design women-oriented advertisements. As a result of this situation, commercial films with self-confident and unusual female representations that break gender stereotypes were presented to the audience. Ads containing such messages for women's empowerment are called femvertising (women-oriented advertising). The purpose of this research is to reveal which gender stereotype the female representations presented in femvertising (womenfocused advertising) advertisements challenge and determine which archetypal personality is used when creating each representation. In this context, the commercial film "Benim Güzelliğim Rakamların Ötesinde" published in 2018 by the Dove brand, which is the initiator of the femvertising movement, was analyzed using semiotic analysis method. As a result of the analysis, it is seen that each representation of women featured in the advertisement in question challenges the perception of beauty created over their bodies through their expressions. In addition, it was determined that the representations of eight women in the commercial film reflected the outlaw, sage, jester, caregiver, creator and explorer archetypes, and among these archetypes, the jester archetype was used extensively.

The phenomenon of consumption began to manifest itself more prominently in social life due to the transition to mass production system with the Industrial Revolution. Production-oriented society order has turned into a consumption-oriented society order with the proliferation of fabricated products in the market. The concept of consumption to meet such a need has gone beyond being a necessary tool to maintain life by leaving its place to luxury consumption and has become the purpose of life. Commodities that have become a goal have undergone changes in the process and have now begun to represent a lifestyle, a personality trait, surpassing the property of being a commodity. The impact of advertising, which is an effective strategy in marketing with the use of mass media that has become widespread in the placement of this feature, is undeniable. Thanks to advertising, commodities are now "personalized" beyond being a symbol of human characteristics and are brought to a state of being with human characteristics. In this context, van Dijk's discursive analysis model, the personification of cars that have become a must-have of today, is used in the form adapted to the advertising film. In the study, three commercials filmed for the A-Class Sedan car of the Mercedes Benz brand, which was determined by purposeful sampling method, in October 2019 were analyzed.

The phenomenon of consumption began to manifest itself more prominently in social life due to the transition to mass production system with the Industrial Revolution. Production-oriented society order has turned into a consumption-oriented society order with the proliferation of fabricated products in the market. The concept of consumption to meet such a need has gone beyond being a necessary tool to maintain life by leaving its place to luxury consumption and has become the purpose of life. Commodities that have become a goal have undergone changes in the process and have now begun to represent a lifestyle, a personality trait, surpassing the property of being a commodity. The impact of advertising, which is an effective strategy in marketing with the use of mass media that has become widespread in the placement of this feature, is undeniable. Thanks to advertising, commodities are now "personalized" beyond being a symbol of human characteristics and are brought to a state of being with human characteristics. In this context, van Dijk's discursive analysis model, the personification of cars that have become a must-have of today, is used in the form adapted to the advertising film. In the study, three commercials filmed for the A-Class Sedan car of the Mercedes Benz brand, which was determined by purposeful sampling method, in October 2019 were analyzed.

Anchored on the expositional exploits of Pierce (1958), Barthes (1973), de Saussure (1984), Fiske (1989) and Akpan (1996) in the field of semiotics, this study examined first, the communicative values of symbols in print advertisements copies of selected Nigerian products; second, the relative influence of symbolic interpretations on consumers purchase decisions as well as the implications of such influence on product marketing. Adopting twin methodological approaches of qualitative content analysis and the Survey, the study investigated the Signifier-Signified relationships and interpretation in the Iconic, Linguistic (referential, emotive and conative) and Ideological values of elements of the studied product. Findings from the study revealed the dominance of synchronic convergence in the signifier-signified values of symbols found in the studied advertisements, and also, a relatively insignificant diachronic relationship between the symbolic values of the advertisements and consumers claim of influence on product purchase decisions. Findings also showed strong ideological influence in consumers' interpretation of copy values visa -vis their purchase decisions. The study concluded that semiological inputs in advertising and marketing are extant and relevant to contemporary promotional strategies. The study made a strong recommendation for the inclusion of semiotic appraisals as a component of advertising effectiveness test during campaigns.

Değişen ve dönüşen yeni iletişim ortamları ile birlikte, sosyal medya platformları hayatın merkezinde yerini almaktadır. Bir video izleme ve video içerik üretme platformu olarak YouTube, kişilerin kendi ihtiyaç ve istekleri doğrultusunda video izlemek ya da içerik üretmek için sıkça kullandığı sosyal medya mecralarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bireyler kendi duygu ve düşüncelerini diğer sosyal medya kullanıcılarına anlatabilmek adına kendilerine ait bir YouTube kanalı açarak, düzenli aralıklarla videolu içerik üretmekte, abone sayısını ve izlenme sayılarını artırmak için çeşitli algoritmaya özel stratejilerle kendi kanallarını büyütmeye çalışmaktadır. Bu çerçevede, belirli bir abone sayısı ile YouTube'da görünürlüğünü ve bilinirliğini artıran sosyal medya fenomenleri "YouTuber" ismiyle anılmaktadır. YouTuber olarak anılan bu kişiler, kendi mekanlarını açmak, kendi markalarını yaratmak ya da çalışmanın konusunu oluşturan sinema sektöründe varlıklarını sürdürmek gibi sosyal medya mecralarının dışında alanlara da yönelmektedir. Geçmişten günümüze en çok kullanılan reklamcılık ve pazarlama faaliyetlerinden biri ürün yerleştirme olmaktadır. Bu doğrultuda sinema filmleri ve film endüstrisi reklamcılar için büyük bir pazar olarak görülmektedir. Bu çalışmanın önemini, literatürde yeni bir mecra olarak karşımıza çıkan YouTuber filmlerine yönelik çalışmaların yetersizliği, ürün yerleştirme stratejilerinin YouTuber filmlerinde nasıl kullanıldığına yönelik çalışmaların yoksunluğu oluşturmaktadır. Bu çalışmada, Türkiye'de en çok izlenen YouTube kanalları arasında 4. sırada yer alan "Kafalar" YouTube kanalına ait olan; YouTuber filmleri arasında ürün yerleştirmenin en çok kullanıldığı film olma özelliği göz önünde bulundurularak "Kafalar Karışık" filmi ürün yerleştirme bağlamında incelenecektir. Filmde kullanılan ürün yerleştirme stratejileri içerik analizi yöntemi kullanılarak detaylıca irdelenecektir.

Anchored on the expositional exploits of Pierce (1958), Barthes (1973), de Saussure (1984), Fiske (1989) and Akpan (1996) in the field of semiotics, this study examined first, the communicative values of symbols in print advertisements copies of selected Nigerian products; second, the relative influence of symbolic interpretations on consumers purchase decisions as well as the implications of such influence on product marketing. Adopting twin methodological approaches of qualitative content analysis and the Survey, the study investigated the Signifier-Signified relationships and interpretation in the Iconic, Linguistic (referential, emotive and conative) and Ideological values of elements of the studied product. Findings from the study revealed the dominance of synchronic convergence in the signifier-signified values of symbols found in the studied advertisements, and also, a relatively insignificant diachronic relationship between the symbolic values of the advertisements and consumers claim of influence on product purchase decisions. Findings also showed strong ideological influence in consumers' interpretation of copy values visa -vis their purchase decisions. The study concluded that semiological inputs in advertising and marketing are extant and relevant to contemporary promotional strategies. The study made a strong recommendation for the inclusion of semiotic appraisals as a component of advertising effectiveness test during campaigns.

The accuracy of the Content should not be relied upon and should be independently verified with primary sources of information. Taylor and Francis shall not be liable for any losses, actions, claims, proceedings, demands, costs, expenses, damages, and other liabilities whatsoever or howsoever caused arising directly or indirectly in connection with, in relation to or arising out of the use of the Content. This article may be used for research, teaching, and private study purposes. Any substantial or systematic reproduction, redistribution, reselling, loan, sub-licensing, systematic supply, or distribution in any form to anyone is expressly forbidden.

Edebiyattan sinemaya uyarlanan pek çok başarılı sinema filmi olmuştur, ancak son yıllarda TV dizisi olarak uyarlanan başarılı yapımlar ülke içinde olduğu kadar yurtdışında da büyük ilgiyle karşılanmaktadır. Bu bağlamda, sinema, bir sanat eserinin hakkını verebilir ancak televizyon veremez önyargısı ne kadar doğrudur? Acaba edebi eserlerin derinliği ve çok katmanlı yapısı bir sinema filmi süresinden ve yapısından çok daha fazlasını talep eden bir yapıda mıdır? Edebi eserin "estetik" değeri televizyonda mı sinemada mı azalıyor ya da azalıyor mu? Eğer her eser aynı zamanda bir meta ve insanlarımız bu diziler sayesinde edebi eserlerimizden haberdar oluyor ise televizyon edebiyatı yeniden üretiyor mu? Bu bağlamda Emrah Serbes"in romanından uyarlanan Behzat Ç. dizi olduktan sonra sinema filmi olarak çekilmiş ancak aynı ilgiyi görmemiştir. Oysa dizi olarak üç sezon devam eden yapımın bir roman uyarlaması olması ilginç ve düşündürücü olabilir mi? Bu çalışmada, bu sorular ışığında edebiyatın, sinema kadar TV için de ve hatta belki daha uygun bir yapı inşa etmeye izin verip veremediği sorgulanmıştır.

Ürün yerleştirme uygulamaları medya üretimlerinde sıklıkla kullanılan reklam stratejilerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Ürün yerleştirme uygulamaları ile firmalar; kendi markalarına, ürünlerine veya hizmetlerine ait tanıtım ve reklam yapmak veya hedef kitlelerine bu marka veya hizmete yönelik farkındalık kazandırmayı amaçlamaktadır. Ürün yerleştirme uygulamaları için sıklıkla tercih edilen alanlardan biri de sinema filmleridir. Sinema filmlerinde en çok uygulanan sponsorluk türlerinden biri olan içerik entegrasyonu Türkiye' de 1980'li yıllardan itibaren uygulama alanı bulmuş, teknolojinin gelişimine paralel olarak bütün medya içeriklerinde görülmeye başlanmıştır. Sinema filmleriyle başlayan serüven günümüzde televizyon programları ve dijital platformlarla devam etmektedir. Sinema sektöründe ürün yerleştirme yaygın olarak kullanılan bir reklam tekniğidir. Arif V 216 filmi söz konusu tekniğin kullanıldığı filmlerden oluşan geniş evrenin temel karakteristiklerini yansıtması nedeniyle örneklem olarak seçilmiştir. Filmde ürün yerleştirme tekniğinin kullanım yerleri ve biçimi içerik analizi tekniğiyle tespit edilmiştir. Çalışmada ürün yerleştirme uygulamaları ve türleri ele alındıktan sonra filmde yer alan Arçelik marka ürünlerin ve hizmetlerin analizi yapılmış, sinema filmleri ve sponsorluk ilişkisi değerlendirilmiştir.

Bu makalede; Lays, İş Bankası ve Kent markalarının yaratıcı reklamlarını ele alarak, reklam dilinin ve görsel unsurların tüketim kültürü üzerindeki etkilerini inceleyeceğiz. Her bir reklam kampanyası; ürünlerini sadece bir ticari mal olarak değil, aynı zamanda bir deneyim, duygu veya yaşam tarzı sunan bir araç olarak konumlandırmaya çalışmaktadır. Bu reklamların dil, renk, müzik ve mesajlar aracılığıyla tüketicide oluşturduğu etkileri değerlendirerek, tüketicinin satın alma kararlarını etkileyen güçlü unsurları ortaya çıkaracağız. Bu analiz, reklamın ötesinde tüketicinin bilinçaltına dokunarak, marka bağlılığı ve tüketim kültürü oluşturma süreçlerini anlayarak reklamı irdelemeye ve çözümlemeye dayanmaktadır.

It is a well known reality that strong brands hold strong personalities. Therefore, building up a brand personality became an issue of increasing importance in branding efforts-especially in today's digital age. This paper investigates the perception of brand personality through personality archetypes, which is related to Jung's collective unconscious and archetype theory. For this purpose, an online research was conducted with one hundred college students. To begin with, the students were informed about the meaning of the twelve personality archetypes at the online research site. After this introduction, various print advertisements were presented and the students were asked to indicate which archetypes they perceive in each print. The results show that different product categories are reflected and represented by the different archetypes. It is also noted that men and women have different archetype perceptions for some of the prints.

Markanın başarısına önemli bir katkı sağlaması nedeniyle marka kişiliği geliştirebilmek tüm pazarlama yöneticilerinin ulaşmak istedikleri önemli bir hedef olmaktadır. Bu çalışmada marka kişiliğinin reklamla ilişkisi açıklanarak, reklamlar aracılığıyla marka kişiliği geliştirmek istendiğinde kullanılabilecek, yenilikçi bir yaklaşım sunan ve alternatif modellerden biri olan arketip modeli, gerçekleştirilen nitel ve nicel uygulamalar sonucu değerlendirilmiştir. Dünya havacılık sektörünün en başarılı on firmasına ait global reklamın analizi ve 390 öğrenci katılımcı üzerinde yürütülen online araştırmaların sonucunda bu firmaların reklamlarında öncelikle marka kişilik arketiplerinden faydalandıkları belirlenmiştir. Reklamlarda ağırlıklı olarak yardımsever ve soytarı/şakacı arketiplerinin kullanıldığı görülmüş ve ilgili reklamlarda kullanılan tüm arketiplere ilişkin göstergeler tespit edilerek bu göstergelerin katılımcılar tarafından doğru bir şekilde algılanabildiği bulgulanmıştır.

Markanın başarısına önemli bir katkı sağlaması nedeniyle marka kişiliği geliştirebilmek tüm pazarlama yöneticilerinin ulaşmak istedikleri önemli bir hedef olmaktadır. Bu çalışmada marka kişiliğinin reklamla ilişkisi açıklanarak, reklamlar aracılığıyla marka kişiliği geliştirmek istendiğinde kullanılabilecek, yenilikçi bir yaklaşım sunan ve alternatif modellerden biri olan arketip modeli, gerçekleştirilen nitel ve nicel uygulamalar sonucu değerlendirilmiştir. Dünya havacılık sektörünün en başarılı on firmasına ait global reklamın analizi ve 390 öğrenci katılımcı üzerinde yürütülen online araştırmaların sonucunda bu firmaların reklamlarında öncelikle marka kişilik arketiplerinden faydalandıkları belirlenmiştir. Reklamlarda ağırlıklı olarak yardımsever ve soytarı/şakacı arketiplerinin kullanıldığı görülmüş ve ilgili reklamlarda kullanılan tüm arketiplere ilişkin göstergeler tespit edilerek bu göstergelerin katılımcılar tarafından doğru bir şekilde algılanabildiği bulgulanmıştır.

In a globalized world, several products or works are now produced from one product or work. For example, a movie or TV series of a book is made, an animated version of a video game is produced and all these products are presented to the relevant buyers in an interconnected manner. Buyers have become so used to seeing such products that they have accepted this phenomenon as part of popular culture. As explained in the article, all these new product creations, software and the like are essentially based on the act of transmission, which is dealt with comprehensively in translation and constitutes the core of the discipline. The article, which blends the fields of translation studies, language studies, adaptation studies, film studies and screenwriting, examines the script and film A.R.O.G., respectively published and directed by Cem Yılmaz, at the intersection of translation studies, adaptation and film studies, and the concepts of self-translation, intralingual translation and rewriting, within the framework of a model inspired by many different disciplines. While the introduction explains the necessity of such studies, the definition and nature of the screenplay text are discussed in the second section. A broad theoretical framework that brings together concepts from many disciplines is presented in the next section. In the review section, the texts mentioned above are analyzed comparatively and some selected examples are presented to clarify the issue. The discussion section interprets the findings of the analysis and the conclusion highlights the importance of such multidisciplinary studies by underlining the issues emphasized since the beginning of the article.

Bu çalışmada, televizyonlarda yayınlanan reklam filimlerinde bilim iletişimin nasıl temsil edildiği incelenmiştir. Televizyonda yayınlanan reklamlar filmlerinin her yaş grubuna ve kitleye hitap etmesi, sıklıkla tekrarlanarak ekranlarda yayınlanması gibi özellikleri düşünüldüğünde bilim iletişimine katkı sağlamaktadır. Araştırmada televizyonda yayınlanan reklam filmlerinde bilimsel süreçlerin, bilimin ve bilim insanlarının nasıl ifade edildiği ve reklamlarda nasıl yer edindiğinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada 2019-2021 yılları arasında televizyon kanallarında yayınlanan ve rastgele örneklem yolu ile seçilen beş reklam filmi göstergebilim analiz yöntemi ile analizi yapılmıştır. Reklam filmlerinde, fotosentez denkleminin detaylı şekilde gösterildiği, mikroskobik canlıların bilimsel görsellerinin yer aldığı, Kontrollü deney düzeneklerin açıklandığı, karbondioksit salınımı, oksijen üretimi gibi bilimsel kelimelerden bahsedildiği görülmüştür. Bilim insanlarının laboratuar malzemelerini kullanarak deneyler yaptığı, bilimsel süreçlerin aşamalı şekilde görselleştirdiği reklam filimlerinde gözlemlenmiştir. Bu çalışma ile toplumla bilim arasında bilim iletişimi açısından bağ kurmanın en etkili ve kolay yolun televizyon kanallarında yayınlanan reklam filmleri olduğu gözlemlenmiştir. Bu reklam filmleri ile toplumdan her kesime ürünü tanıtırken bilimsel süreçleri de anlatarak bilim okuryazarı toplum oluşturmakta katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bu nedenle reklamlarda bireylerin anlayabileceği basitlikte bilimsel terimler sunulmalı ve toplumun bilimsel okuryazarlığa katkı sağlaması için reklamlarda bilim iletişimine daha çok yer verilmesi gerektiği önerilmektedir.

Smell is one of the most powerful senses and one that best connects emotionally with individuals. For these reasons, large companies are using scent marketing techniques in order to create better and more memorable experiences for consumers while adding value to their products and services. Given the growing importance of scent marketing, our work focuses on studying the use of this technique in three female fashion chain stores in Madrid, Spain, and how it impacts their olfactory environments. Qualitative and quantitative techniques were used to measure the importance and experiences of young women regarding aromas within the stores and in their vicinities.

In this study, it is aimed to investigate the effect of attitude towards product placement on brand experience and brand awareness, and to reveal the mediator role of sensory, affective, behavioral and intellectual brand experience from the dimensions of brand experience in the effect of attitude towards product placement on brand awareness. In the light of this information which we obtained from the literature, the following hypotheses have been developed. H 1 : The attitude towards product placement has a positive effect on the brand experience dimensions of sensory (a), affective (b), behavioral (c) and intellectual (d) brand experience. H 2 : Attitude towards product placement has a positive effect on brand awareness. H 3 : Brand experience dimensions of sensory (a), affective (b), behavioral (c) and intellectual (d) brand experience have a positive effect on brand awareness. H 4 : Attitude towards product placement has a positive mediator effect on brand awareness from the dimensions of brand experience: sensory (a), affective (b), behavioral (c) and intellectual (d) brand experience.

Küçük veya büyük fark etmeksizin şirketler ve işletmeler yüzyıllardır kendi ürün ve hizmetleri hakkında bilgileri insanlara iletmek, ikna etmek amacıyla farklı reklam araçlarını kullanmaktadırlar. Geleneksel reklamların dışında, kişileri daha çok etkilemek, zihinlerde yer etmek, mesajlarını net bir şekilde iletmek ve imajını olumlu anlamda yönetmek amacıyla pazarlama, reklam ve halkla ilişkiler sektöründe yeni reklam araçları kullanılmaya başlanmıştır. Bu yöntemlerden biri de film, dizi, televizyon programları, oyunlar ve müzik kliplerinde sıklıkla karşılaşılan bir uygulama olan ürün yerleştirmedir. Reklam yayınlarına olan ilginin azalması, reklamcılar için ürün yerleştirme yöntemini faydalı bir mecra haline getirmiştir. Bu noktada, özellikle reklamsız mecra olma sloganı ile yola çıkan dijital yayın platformları açısından önemli uygulamalardan biri olan ürün yerleştirme, sade, anlaşılır ve hedef kitlenin zihninde yer eden mesajlar yoluyla izleyicileri sıkmaması sebebiyle günümüzde reklam verenlerin tercihi olmaktadır. Yapımcılar açısından bakıldığında bir taraftan ürünleri gerekli sahnelerde kullanarak daha gerçekçi bir algı yaratmakta, diğer taraftan ise yapım giderlerini kısmen veya tamamen karşılayabilmesi, kurumlar açısından ise geleneksel reklam uygulamalarından kaçmakta olan tüketiciye daha farklı bir yöntemle mesajlarını ileterek onları etkileme olanağı elde edilmesi bakımından ürün yerleştirmenin önemli olduğu düşünülmektedir. Çalışma, mevcut literatüre katkıda bulunmak ve Türkiye'nin en çok izlenen ve ilk dijital dizilerinden biri olan "Fi/Çi Dizisi" örneği üzerinden ürün yerleştirme uygulamalarının içeriğini ortaya koymak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Bu amaç doğrultusunda çalışmada, dizinin yayımlanan toplam 22 bölümünde bulunan ürün yerleştirmeler sistematik ve kategorik içerik analizi uygulanarak çözümlenmiştir. Araştırma sonucunda, türler içerisinde en çok görsel ürün yerleştirme yer aldığı saptanmıştır. Dizide karşılaşılan ürün yerleştirme uygulamalarının çoğunluğu, teknoloji, otomotiv, telekomünikasyon ve gıda markalarından oluşmaktadır.

Küreselleşmeyle birlikte dünyanın büyük bir pazar haline geldiği, rekabetin arttığı, bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişimiyle tüketicilerin bilinçlendiği ve birbirleriyle her an etkileşimde olduğu günümüzde, firmaların mal ve hizmetlerini satarak kazanç sağlayabilmeleri ve pazarda varlıklarını sürdürebilmeleri için tüketici algısını başarıyla yönetmeleri gerekmektedir. Algı yönetimi, pazarlama alanında çok yeni bir kavram olmasına rağmen, aslında, pazarlamanın doğuşundan günümüze tüketiciyi satın alması için ikna etmeye çalışmak ve tüketici davranışlarını istenilen doğrultuda etkilemeyi başarmak için çeşitli yaklaşımlar sergilemenin farklı bir ifadesidir. Ancak artık tüketicilere daha stratejik yaklaşılmakta, pazarlama faaliyetlerinde bilişsel, duyusal ve duygusal taktikler kullanılmaktadır. Öte yandan pazarlamanın, nörobilim ve psikofizyoloji disiplinleriyle desteklenmesi ile pazarlama bilimine kazandırılan nöropazarlama, tüketicilere dair net ve güvenilir verileri sunmaya ça...

Bu çalışmada, televizyonlarda yayınlanan reklam filimlerinde bilim iletişimin nasıl temsil edildiği incelenmiştir. Televizyonda yayınlanan reklamlar filmlerinin her yaş grubuna ve kitleye hitap etmesi, sıklıkla tekrarlanarak ekranlarda yayınlanması gibi özellikleri düşünüldüğünde bilim iletişimine katkı sağlamaktadır. Araştırmada televizyonda yayınlanan reklam filmlerinde bilimsel süreçlerin, bilimin ve bilim insanlarının nasıl ifade edildiği ve reklamlarda nasıl yer edindiğinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada 2019-2021 yılları arasında televizyon kanallarında yayınlanan ve rastgele örneklem yolu ile seçilen beş reklam filmi göstergebilim analiz yöntemi ile analizi yapılmıştır. Reklam filmlerinde, fotosentez denkleminin detaylı şekilde gösterildiği, mikroskobik canlıların bilimsel görsellerinin yer aldığı, Kontrollü deney düzeneklerin açıklandığı, karbondioksit salınımı, oksijen üretimi gibi bilimsel kelimelerden bahsedildiği görülmüştür. Bilim insanlarının laboratuar malzemelerini kullanarak deneyler yaptığı, bilimsel süreçlerin aşamalı şekilde görselleştirdiği reklam filimlerinde gözlemlenmiştir. Bu çalışma ile toplumla bilim arasında bilim iletişimi açısından bağ kurmanın en etkili ve kolay yolun televizyon kanallarında yayınlanan reklam filmleri olduğu gözlemlenmiştir. Bu reklam filmleri ile toplumdan her kesime ürünü tanıtırken bilimsel süreçleri de anlatarak bilim okuryazarı toplum oluşturmakta katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bu nedenle reklamlarda bireylerin anlayabileceği basitlikte bilimsel terimler sunulmalı ve toplumun bilimsel okuryazarlığa katkı sağlaması için reklamlarda bilim iletişimine daha çok yer verilmesi gerektiği önerilmektedir.

Günümüzün yoğun rekabet ortamında işletmeler ürettikleri mal ve hizmetlerin markalarıyla tüketicilerin zihninde yer edinme konusunda giderek zorlanmaktadır. Bu nedenle, pazarlama çabalarının ve özellikle reklamların tüketicileri etkilemesini istemektedirler. Dolayısıyla, tüketici davranışları ve satın almayı tetikleyen unsurların belirlenmesi, kısacası tüketicilerin zihnini okumak reklamverenler için çok önemlidir. Tüketici ve reklam araştırmalarına yeni bir boyut katan nöropazarlama, pazarlama veya reklam iletisiyle karşılaşan bireyin buna nasıl bir tepki vereceği ve zihinsel durumunun nörolojik olarak incelenmesidir. Maliyet açısından şu anda pahalı gibi görünen nöropazarlamanın gelecek on yıl içinde işletmelerin araştırmaya ayıracakları bütçe içinde büyük bir paya sahip olacağı öngörülmektedir. Nowadays intensive competitive environment, it's very diffi cult to have a position on consumer's minds with enterprises that produced goods and services brands. So, they want to infl uence the consumers with advertisements and marketing efforts. Thus, to determine the consumer behavior and triggering to buying factors, briefly reading the consumers' minds are very important for advertisers. Neuromarketing which is a new dimension to consumer and advertising researches, person who interact with marketing or advertising message, how react it and analyses mental situation neurologically. In the perspective of cost, neuromarketing seems like expensive, but in the next ten years it is foreseened that will take a big share to enterprises research budget.

Sponsorlukla ilgili çalışmalar literatürde yaygın olmasına rağmen kültür sanat sponsorluğu altında gerçekleşen film sponsorluğu hakkında çalışma neredeyse yok denecek kadar azdır. Sponsorlukla ilgili araştırmaların çoğu sponsorluk faaliyeti bittikten sonrasını kapsamakta, sponsorluğun firmaya sağladığı katkıları incelemektedir. Film sponsorluğu ile ilgili yapılan çalışmalarda sponsorluk faaliyetinin yapım aşamasında ekonomik destek olarak ne derece önemli olduğuna, sponsorluk süreçlerine, anlaşmalarına pek değinilmediği görülmektedir. Film sponsorluğu sadece firmanın tutundurma faaliyetlerine katkı sağladığı için değil, sponsor olduğu filme ekonomik destekte sağladığı içinde önemli olmaktadır. Film yapım aşaması, film yapımcılarının en çok ekonomik desteğe ihtiyaç duyduğu dönem olduğu için parasal destek sağlamada sponsorluk anlaşmaları önem taşımaktadır. Film yapımı maliyetini karşılamak için yapım şirketleri ekonomik desteğe ihtiyaç duymaktadır. Bu noktada filme sponsor bulma en tercih edilen yöntemlerden biri olmasına rağmen bu konuda pek fazla çalışma olmadığı görülmektedir. Bu çalışmada film yapım aşamasında sponsorluğun hem filme hem de firmalara nasıl katkı sağladığına, film yapılmadan önce ekonomik destek için nasıl sponsor bulunabileceğine ve sponsorlarla yapılan anlaşmalar irdelenecektir.

ÖZETMARKA FARKINDALIĞI YARATMADA ÜRÜN YERLEŞTİRMENİN ETKİSİ Giderek artan hiper rekabet ortamında işletmeler, bir taraftan gün içinde kurum ya da markalardan kendilerine yöneltilen yüzlerce mesajla karşı karşıya kalarak bu mesajlardan sadece istediğini alan seçici bir hedef pazara ulaşmaya çalışmakta diğer taraftan da bu uğraşı verirken geleneksel olmayan reklam mecralarına doğru kaymaktadırlar.Bu geleneksel olmayan reklam mecralarından biri, etkin bir pazarlama iletişim tekniği olduğuna inanılan ürün yerleştirme uygulamalarıdır. Film ve televizyon programları dışında, müzik kasetleri, romanlar, bilgisayar oyunları vb. alanlarda kendini gösteren ve giderek yaygınlık kazanan bu geleneksel olmayan mecra, hem sağladığı maliyet avantajı hem de yüksek erişim gücü ile markaların tercihlerinde önemli bir rol almaktadır. “Marka Farkındalığı Yaratmada Ürün Yerleştirmenin Etkisi” başlıklı bu çalışmada 2006 yılının en çok hasılat yapmış on filminden biri olan “Şeytan Marka Giyer” adlı film İst...

ÖZETMARKA FARKINDALIĞI YARATMADA ÜRÜN YERLEŞTİRMENİN ETKİSİ Giderek artan hiper rekabet ortamında işletmeler, bir taraftan gün içinde kurum ya da markalardan kendilerine yöneltilen yüzlerce mesajla karşı karşıya kalarak bu mesajlardan sadece istediğini alan seçici bir hedef pazara ulaşmaya çalışmakta diğer taraftan da bu uğraşı verirken geleneksel olmayan reklam mecralarına doğru kaymaktadırlar.Bu geleneksel olmayan reklam mecralarından biri, etkin bir pazarlama iletişim tekniği olduğuna inanılan ürün yerleştirme uygulamalarıdır. Film ve televizyon programları dışında, müzik kasetleri, romanlar, bilgisayar oyunları vb. alanlarda kendini gösteren ve giderek yaygınlık kazanan bu geleneksel olmayan mecra, hem sağladığı maliyet avantajı hem de yüksek erişim gücü ile markaların tercihlerinde önemli bir rol almaktadır. “Marka Farkındalığı Yaratmada Ürün Yerleştirmenin Etkisi” başlıklı bu çalışmada 2006 yılının en çok hasılat yapmış on filminden biri olan “Şeytan Marka Giyer” adlı film İst...

Bu çalışmada animasyon olarak hazırlanmış hikâye anlatıcılığına başvuran anlatı reklamlarının temel anlatı araçlarını ve bu tür reklamlara yönelik tüketici tepkilerini ortaya koymak amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, IKEA’nın Z kuşağını hedef alan ve TikTok mecrası başta olmak üzere markanın diğer sosyal medya hesaplarında paylaşılan “Yaşamından Kesit Bul” isimli reklam kampanyası amaçlı örneklem yöntemiyle seçilmiştir. Bu kampanya dâhilinde hazırlanmış üç reklam filmi alanyazındaki çalışmalar ışığında tümdengelimci nitel içerik analiziyle incelenirken, reklam filmlerine yönelik tüketici tepkileri ise sosyal medya hesaplarındaki yorumların tümevarımcı nitel içerik analizine tabi tutulması yoluyla çözümlenmiştir. Markanın TikTok, Instagram, Facebook ve YouTube hesaplarında paylaştığı ve yorum alan reklam kampanyasının hem anlatı unsurlarının hem de tüketici yorumlarının MAXQDA 2020 programında nitel içerik analizinden faydalanılarak incelenmesi yoluyla edinilen bulgular reklam kampanyasının vinyet anlatı reklamı türünde olduğunu, iç mekânda şimdiki zamanda hikâyenin geçtiğini, farklı ilerleyen olay örgüsünü içerdiğini, çoğunlukla yaratıcı arketipin özelliklerini sergileyen karakterlere yer verdiğini, karakterlerin sözsüz etkileşim kurduklarını, arayış olay örgüsünde kampanyanın kurgulandığını ve mecaza dayalı anlatıma başvurulduğunu göstermiştir. Tüketici yorumları ise önerilen beş tema çerçevesinde incelendiğinde, reklam ağırlıklı olmak üzere reklam ve markaya yönelik beğenilerin olduğunu, ancak çeşitli eleştiri ve önerilerin de yorumlarda yer aldığını, tüketicilerin sorularını ve isteklerini yöneltmek için yorumları kullandığını göstermiştir. Araştırma sonuçlarından hareketle uygulayıcı ve araştırmacılara önerilerde bulunulmuştur.

Despite years of controversy, recent research demonstrated that, if goal-relevant, subliminal advertising can be feasible. To further elucidate the workings and limits of subliminal advertising, the present study examined the role of habits. Participants chose between two brands, one of which was subliminally primed. If neither brand was habitually consumed more frequently than the other, results from previous research were replicated. However, subliminally priming the more habitual brand did not increase brand choice. Remarkably, when the advertised brand was competing with a more habitual brand, priming increased choice for the primed brand at even the expense of the habitual choice.

Tecimsel yayıncılığın sacayağını oluşturan reklam sektörel rekabet sonucunda önemini günden güne artırmış ve kitlelere ulaşmayı olanaklı kılan, ses-görüntü bileşkesini bünyesine katan televizyon yayıncılığıyla bütünleşmiştir. Birçok görsel temsili ve ikna kabiliyetini üzerinde taşıyan televizyon reklamlarıyla kitlesel tanıtımın yapılabilmesi reklam verenler için önemini korumakta, piyasaya sürülen ürünlerin doğrudan alıcılarına yönelik bir tanıtımın yapılabilmesi reklam maliyeti açısından kolaylıklar sağladığından dolayı da çeşitli reklam hedefleme stratejileri geliştirilmektedir. Televizyon yayınlarının kuşaklara ayrılması, tematik içeriklerin oluşturulması ve izleyicilerin demografik, psikografik, yaşam tarzı özelliklerine göre saptanması reklam verenler açısından doğrudan hedef kitleye ulaşmayı kolaylaştıran unsurlar olarak belirmekte, böylece ürünleri satın alma potansiyeli olan izleyicilere tanıtım yapılmaktadır. Bu çalışmada Türkiye'deki ulusal televizyon kanalları içerisinden amaçlı örneklemle gündüz kuşağındaki beş kadın programı seçilmiş, bu programlardaki reklamlar tanıtılan ürün temelinde on beş başlık altında kategorilendirilerek analiz edilmiş ve reklamcıların uyguladıkları hedefleme stratejisi ortaya koyulmuştur. Çalışmanın önemli bulguları arasında sırasıyla gıda, alışveriş, ev tekstili, kişisel bakım, temizlik ürünlerini içeren reklamların sayısal olarak üst sırada yer aldığı ve kişisel bakım, giyim, takı aksesuar reklamlarında cinsiyet ve toplumsal roller-pratikler temelinde hedefleme stratejilerinin geliştirildiği tespit edilmiştir.

In a globalized world, several products or works are now produced from one product or work. For example, a movie or TV series of a book is made, an animated version of a video game is produced and all these products are presented to the relevant buyers in an interconnected manner. Buyers have become so used to seeing such products that they have accepted this phenomenon as part of popular culture. As explained in the article, all these new product creations, software and the like are essentially based on the act of transmission, which is dealt with comprehensively in translation and constitutes the core of the discipline. The article, which blends the fields of translation studies, language studies, adaptation studies, film studies and screenwriting, examines the script and film A.R.O.G., respectively published and directed by Cem Yılmaz, at the intersection of translation studies, adaptation and film studies, and the concepts of self-translation, intralingual translation and rewriting, within the framework of a model inspired by many different disciplines. While the introduction explains the necessity of such studies, the definition and nature of the screenplay text are discussed in the second section. A broad theoretical framework that brings together concepts from many disciplines is presented in the next section. In the review section, the texts mentioned above are analyzed comparatively and some selected examples are presented to clarify the issue. The discussion section interprets the findings of the analysis and the conclusion highlights the importance of such multidisciplinary studies by underlining the issues emphasized since the beginning of the article.

In a globalized world, several products or works are now produced from one product or work. For example, a movie or TV series of a book is made, an animated version of a video game is produced and all these products are presented to the relevant buyers in an interconnected manner. Buyers have become so used to seeing such products that they have accepted this phenomenon as part of popular culture. As explained in the article, all these new product creations, software and the like are essentially based on the act of transmission, which is dealt with comprehensively in translation and constitutes the core of the discipline. The article, which blends the fields of translation studies, language studies, adaptation studies, film studies and screenwriting, examines the script and film A.R.O.G., respectively published and directed by Cem Yılmaz, at the intersection of translation studies, adaptation and film studies, and the concepts of self-translation, intralingual translation and rewriting, within the framework of a model inspired by many different disciplines. While the introduction explains the necessity of such studies, the definition and nature of the screenplay text are discussed in the second section. A broad theoretical framework that brings together concepts from many disciplines is presented in the next section. In the review section, the texts mentioned above are analyzed comparatively and some selected examples are presented to clarify the issue. The discussion section interprets the findings of the analysis and the conclusion highlights the importance of such multidisciplinary studies by underlining the issues emphasized since the beginning of the article.

Marketing has become accepted and proven in science and practice over the past decades. Many principles of marketing have become self-evident, but have led to gross generalizations and simplified thought patterns. This article examines myths and metaphors in marketing. A distinction is made between myths of managerial marketing and of behavioral marketing. In both sub-disciplines, we are often dealing with complex and invisible phenomena that occur in a variety of contexts. Attempts to explain these phenomena are therefore particularly prone to the emergence of myths or misconceptions. From a managerial perspective, topics such as the philosophy and leadership role of marketing, the generation of innovation success, the development of strategic competitive advantages, and brand management are reflected. Since the change from a sellers’ market to a buyers’ market, consumer behavior research and marketing have been closely intertwined. Therefore, findings from consumer behavior resear...