Intellectual History of Capitalism

Modern science has entered a paradox: while proclaiming openness, it often operates as a closed economic and ideological system. This paper examines the crisis of transparency in contemporary academic publishing and argues that the current model has evolved into a marketplace of knowledge-where financial affiliation and institutional membership outweigh the intrinsic value of thought. Independent researchers, driven by curiosity rather than capital, face systemic exclusion masked as "peer review" or "scope limitations." The essay calls for a redefinition of integrity in science-one rooted not in bureaucracy but in sincerity, clarity, and intellectual freedom.

This essay analyzes two Marxist interpretations of James Harrington. The first, developed by Achille Loria at the end of the nineteenth century, uses Harrington to force Marxism into a mechanistic and determinist dimension that imagines the relationship between economics and politics reductively. The second, by Antonio Negri, removes the ontological dimension of Harrington’s thought because it is incompatible with a polemical and conflictual conception of politics. Our thesis is that both interpretations of Harrington are wrong, because they are partial and overlook or ignore some key aspects of Harrington’s theory. Yet their comparison, along with the awareness of their partiality, sheds light on a central element of historical materialism, namely the importance (and difficulty) of an articulation between critique of political economy and critique of politics.

Republication, lightly edited, of five essays on capitalism:
1. The Neglected Moral Benefits of the Market
2. Capitalism and Inequality
3. Capitalism and Nationalism
4. The Threat of Democracy to Capitalism
5. Capitalism and the Jews Revisited

This paper aims to address a lacuna in the Transition Debate by reconstructing the origins of international law as a central feature of the formation of the capitalist world-ecology throughout the long sixteenth century (c. 1450-1648). In doing so, this paper bridges a rift in Marxist legal scholarship between the commodity form theorists who emphasize the importance of doctrine and the social property form theorists who stress the determinative role of legal practices. Unacknowledged in this exchange is Wallerstein’s historical-geographic account of the transition and its development by Moore into world-scale political marxism.Through this perspective, I empirically narrate the centrality of legal transformations surrounding property, territoriality, and Naturalism. The formation of capitalism as a world-ecology, as a way of organizing human and extra-human life, cannot be understood without accounting for the emergence of its legal infrastructure and its dualistic source code—Civilization and Nature—amidst the long sixteenth century. It was only through the failure of the Spanish imperial project that concepts of property, territoriality, and Natural law were revolutionized to create the juridical basis for the capitalist world-ecology and its political structure of nation-states. This geohistorical reconstruction of law, life, and the rise of capitalism allows us to better grasp contemporary debates over planetary law in the climate crisis.

Sevgili Serkan çalışma konusu/nesnesi olarak Gebze'yi seçmiş. Gebze! Çocukluğum. Göç yolarını aşıp gelme hallerim. İlk taşeron–çocuk işçiliğim (Dilovası tersanesi). Devlet eli ile uygulanan “işçisin işçi kal” uygulaması olarak OSANUR eğitim projesi ile haftanın dört günü fabrika’da (Çayırova Cam Fabrikası) geçen öğrenci işçiliğim. Okul sonrası fabrika işçiliğim (Sarkuysan ve ÇBS boya fabrikaları). Hafta sonları pazarcı olma hallerimGebze’de çocukluğumun geçme hallerini belirleyen Gebze’nin başka bir çocukluğa ev sahipliği yapması. Kapitalist-sanayileşme ile geç de olsa karşılaşan Türkiye’nin üretken sermayesinin (sanayi sermayesinin), ama büyük ölçekli üretken sermayesinin, çocukluk yıllarının geçtiği yer/mekan.

Tüm zamanlarda ve dünyanın her yerinde kadınlar ekonomiden sağlığa, eğitimden dış politikaya
hayatın her alanından dışlanma ve ikincil bir statüye indirgenme durumuyla karşı karşıya kalmaktadır. Bu
durum barışın sağlanması ve toplumun yeniden yapılanması söz konusu olduğunda da geçerliliğini
korumaktadır. Bu doğrultuda kadınlar toplumun geleceğinin inşa edildiği resmi masalardan dışlanmakta ve
kadınların çabaları çoğunlukla gayri resmi bir statüye indirgenmektedir. Gayri resmi süreçlerde kadınlar gerek
bireysel gerekse örgüt halinde toplumun geleceğinin inşasında önemli görevler üstlenmektedir. Bu çalışmanın
amacı barışı resmi süreçlerin ötesinde ele alarak kadınların gayri resmi çabalarının kadın hakları bakımından
ülkenin geleceğine yaptığı önemli katkıları vurgulamaktır. Bu doğrultuda Güney Afrika örneğini ele alarak
kadın örgütlerinin stratejik hamlelerinin mevzuattaki yansımaları incelenmiştir. Neticede kadınların gayri resmi
faaliyetlerinin resmi süreçleri önemli ölçüde etkilediği ve kadınlara yasal ehliyet, siyasi temsil, nafaka, aile içi
şiddetten korunma vb. pek çok yasal hak tanıdığı sonucuna varılmıştır. Bu vesileyle gayri resmi barış
süreçlerinin önemi ve barış süreçlerine kadın katılımının önemli çıktıları gibi konulara da dikkat çekilmiştir.

Özgürlük İçin Sanat İnisiyatifi’nin düzenlediği “Sansür–Otosansür Baskısında Kültürel Kapan Buluşması” 5-6 Ekim 2024’te Şişli Belediyesi Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’de gerçekleşecek. Çalıştay kapsamında 5 Ekim’de saat 10.30’da “Sansür-Otosansürün Görünme Biçimleri” panelinde konuşmacı.

This article aims to examine the influence of creative accounting & earnings management practices on the quality and reliability of financial reporting along with gaining insights into the role of statutory auditors & professional accountants in using these unethical practices. This quantitative study is based on the analysis of primary data collected through the administration of well-structured questionnaires to professional auditors and accountants. The responses were scored on a five-point Likert scale. The data was analyzed using a range of statistical tools, including Cronbach's alpha, mean, standard deviation, correlation analysis, and Chi-square test. The study found a significant role of statutory auditors & professional accountants in influencing the quality of financial reporting through the use of creative accounting & earnings management practices. Though the influence of such practices cannot be eliminated completely, the study suggests minimizing the influence of these practices.

This article aims to examine the influence of creative accounting & earnings management practices on the quality and reliability of financial reporting along with gaining insights into the role of statutory auditors & professional accountants in using these unethical practices. This quantitative study is based on the analysis of primary data collected through the administration of well-structured questionnaires to professional auditors and accountants. The responses were scored on a five-point Likert scale. The data was analyzed using a range of statistical tools, including Cronbach's alpha, mean, standard deviation, correlation analysis, and Chi-square test. The study found a significant role of statutory auditors & professional accountants in influencing the quality of financial reporting through the use of creative accounting & earnings management practices. Though the influence of such practices cannot be eliminated completely, the study suggests minimizing the influence of these practices.

This article aims to examine the influence of creative accounting & earnings management practices on the quality and reliability of financial reporting along with gaining insights into the role of statutory auditors & professional accountants in using these unethical practices. This quantitative study is based on the analysis of primary data collected through the administration of well-structured questionnaires to professional auditors and accountants. The responses were scored on a five-point Likert scale. The data was analyzed using a range of statistical tools, including Cronbach's alpha, mean, standard deviation, correlation analysis, and Chi-square test. The study found a significant role of statutory auditors & professional accountants in influencing the quality of financial reporting through the use of creative accounting & earnings management practices. Though the influence of such practices cannot be eliminated completely, the study suggests minimizing the influence of these practices.

Doğanın devlet eliyle/gücüyle piyasa dinamiklerine teslim edilişine şahit olduğumuz son birkaç on yılda yerel ölçekte pek çok çevre mücadelesi doğdu. Özellikle 2000'li yıllarda, bu yıllara damgasını vuran neoliberal reformlarla birlikte doğanın daha önce görülmemiş ölçüde ticarileştirilmesi ve özelleştirilmesine paralel olarak yerel çevre hareketlerinde dikkate değer bir artış ve çeşitlilik gözlendi. Altın madenciliği, hidroelektrik, termik, rüzgar ve jeotermal santraller, havalimanı, köprü, yol, mermer ve taş ocakları gibi doğayı tahrip eden ve etme riski taşıyan pek çok projeye karşı irili ufaklı onlarca hareket doğdu Her bölgede kısmen değişen ölçek ve biçimlerde doğan bu hareketlerin amacı, istisnasız olarak, doğal çevre ve ekonomik, sosyal ve kültürel olarak bu çevreye bağlı yaşamları, söz konusu projelerin yarattığı tehditlerden korumak oldu. Bu yazı yerel çevre hareketlerini karşılaştıkları fırsat ve zorluklar üzerinden inceliyor. Ancak bu

Emeğin etnikleşmesi ve feminizasyonu iç içe geçmiş süreçlerdir. Her birinin kendine özgü iç tarihi olmakla birlikte kapitalizm ve neoliberalizmle birlikte yeni bir boyuta taşınmıştır. Bu açıdan cinsiyet ve etnik kimlik emeğin sömürüsü için araçsallaştırılmaktadır. Bu konuda yapılan çalışmalar genel olarak etnisite ve cinsiyetin ücretli emek olarak iş gücü piyasalarında yer alması ile birlikte gündeme gelmiştir. Fakat işgücü piyasalarından önce ulus devlet inşası bağlanımında ırk ve ücretsiz aile emeği olarak kadın konusu daha az araştırılmıştır. Bu çalışmada çay tarımında ücretsiz kadın emeği sorunsallaştırılmaktadır. Sonrasında Gürcü emeğinin etnikleşme süreçleri tartışılmaktadır. Bu iki süreç çay tarımı merkeze alınarak emek değer teorisi ile açıklanmaktadır. Ayrıca Covid 19 sürecinin de bu olguya nasıl etki ettiği de çalışmanın diğer bağlamını oluşturmaktadır. Etnikleşme ve feminizasyon süreci çok boyutlu ve çok failli bir süreçtir. Bu amaçla farklı yapı ve aktörlerden oluşan 48 kişi ile nitel görüşme yapılmıştır. Görüşmeler kayıt altına alınarak sonrasında çözümlenmiş ve çoklu yapı analizi yapılmıştır. Ayrıca yerel medyada yer alan Gürcü temsil ve algı biçimlerine odaklanılarak bu veriler üzerinden betimsel analiz yapılmıştır. Ortaya çıkmaktadır ki emeğin etnikleşmesi ve feminizasyonu benzer arka plandan beslenmekte ve kriz durumunda birbirinin yerine kullanılmaktadırlar.

Sosyal politikanın gelişim sürecine bakıldığında, erken dönemlerde gerek bir bilimsel disiplin alanı gerekse politika uygulama alanı olarak odağına işçileri koyduğu, bu işçilerinse erkek işçiler olarak ele alındığı görülmektedir. Kadınlara yönelik sosyal politikaların geliştirilmeye başlanması ise “anneliği ve aileyi” korumak, hanelerde kadınlar tarafından gerçekleştirilen yeniden üretim faaliyetlerini sürdürülebilir kılmak ve erkek işçilere karşı ücret rekabeti yaratan ve ücretleri aşağı çeken kadın işçilerin istihdamdan çekilmesini sağlamak gibi amaçlara dayanmaktadır.
Tekelci kapitalizm dönemindeki refah uygulamalarının da kadınları aile içinde ve aileye bağımlı olarak değerlendirdiği görülmektedir. . 1970’li yıllardan itibaren refah devleti ve sosyal politikayı toplumsal cinsiyet merceğiyle araştıran uluslararası yazın epeyce gelişip güçlenmiştir. Söz konusu yazının ancak 90’lı yıllardan, özellikle de 2000’li yıllardan sonra Türkiye’de yansıma bulduğu görülmektedir. Türkiye’deki feminist sosyal politikacılar bir yandan uluslararası yazını yerel yazına taşımışlar, bir yandan da Türkiye’de ilgili konularda çok sayıda ampirik araştırma yürütmüşlerdir. Daha yakın bir dönemde uzun bir süre mahrem
alana ait bir sorun alanı olarak görülen ve kamu politikaları aracılığıyla çözümünden kaçınılan cinsiyet temelli şiddet de sosyal politikanın çözüm aradığı sorun alanlarından biri hâline gelmiş ve devletin bu konudaki sorumluluğu kabul edilmeye başlanmıştır. Ardından LGBTİ+ çalışanların sorunları ve işgücü piyasasında karşılaştıkları ayrımcılık sosyal politika sahasına girmiştir. Ne var ki erkekler, sosyal politika disiplinin kurucuları, sosyal politika uygulamalarının karar alıcıları ve imalat sanayiindeki kol emeğinin ve sendikaların egemen işçileri olarak sosyal politikanın her zaman merkezinde yer alsalar da aslında erkeklik ve sosyal politika arasındaki ilişkinin sorunsallaştırılması son derece yenidir. Erkek emeğine toplumsal cinsiyet penceresinden yaklaşan bu yeni çalışmalar, işsizliğin erkekler için anlamındaki farklılaşma, babalık, hane-içi erkek emeği, hegemonik erkekliğin çalışma yaşamındaki tezahürleri gibi yeni alanları sosyal politika disiplinine katmışlardır. Bu kitap bölümünde sosyal politika ve toplumsal cinsiyet arasındaki ilişki, tarihsel köklerine de değinilerek genel ve öz biçimde ele alınmaya çalışılacaktır.

Dayanışma ekonomileri bugün tüm kıtalarda örnekleri bulunan, takas, potlaç ve kooperatifçilik gibi geleneklerden beslenen, globalleşen kapitalin yarattığı maddi ve manevi ihtiyaçlara yerel düzeyde karşılık gelebilecek, çok farklı yapılarda örneklerin teşkil ettiği geniş bir alanın ismidir. Ne olduğu, ne olmadığı, nasıl olması ve olmaması gerektiği üzerine henüz teorik çerçeveleri çizilmemiş, her gün sınırları biraz daha netleşen ve üzerinde tartışmalar sürmekte olan bir konudur. Dayanışma ekonomileri kapitalist üretim, tüketim ve bölüşüm mekanizmalarına yapısal ve uzun soluklu bir alternatif olma potansiyeli taşımaktadır. Mevcut potansiyelin gelecekte ne kadar güçlü bir alternatif olabileceğini ise bu örneklerin ekonomileri ortaklaştırma gayesinin yanında, toplumsal dönüşümü sağlama, ekolojiyi koruma, işyerinde hiyerarşik ilişkileri ortadan kaldırma, kimlik temelli ayrımcılığa karşı durma gibi kapsamlı hedefleri hangi oranda gerçekleştirebildiği belirleyecektir.Dayanışma ekonomisi, teorik zemini üzerinde çeşitli tartışmaların son 20 yılda yoğunlaşarak devam ettiği, pratik uygulamaların teorik çözümlemelerden önce ortaya çıktığı ve daha hızlı ilerlediği bir kavram. Çalışmamda bu tartışmaları insan emeği, çalışmanın ruhsallığı ve neoliberalizm ve kapitalizm eleştirisi gibi konularda alanının öncüsü olan düşünürlerin fikirleri ışığında inceledim ve farklı görüşlerin derlemesini ve karşılaştırmalarını yaptım.

Building a socialist rule of law state in Vietnam is currently one of the most important political tasks in our country. The situation of reality requires that it is necessary to deepen and study the ideas of the rule of law state of modern Western philosophy in association with the historical conditions for its birth in order to apply the system of rule of law ideology into building the rule of law in Vietnam in the current period. With that in mind, with a systematic research method of materialist dialectic, this article mainly clarifies the conditions and premise for the birth of the idea of the rule of law in Western philosophy during the pre-modern period.

Charlotte Prosch (c. 1821–1899) had a daguerreian portrait gallery in Newark, New Jersey, from 1847 to 1854, longer than her competitors in that city. This article traces her life and career, as well as the photographic activities of other members of her family, especially her older brother George W. Prosch, one of the first to make daguerreotypes in the United States.

The RESH Papers are intended to provide economic and social historians and other historians or economists at the University of Regensburg whose work is sufficiently intersecting with economic and social history with the possibility to circulate their work in an informal, easy-to-access way among the academic community. Economic and social historians from outside the University of Regensburg may also consider the RESH Papers as a means to publish informally as long as their work meets the academic standards of the discipline. Publishable in the RESH Papers is the following: Work in progress on which the author(s) wish to generate comments by their peers before formally publishing it in an academic journal or book; and English translations of already published, yet non-English works that may be of interest beyond the originally targeted (German, French, and so on) audience.

about religion, politics and literature provided my early modern interests with a sense of continuity with contemporary issues. I owe an immense debt of gratitude to all of them. My thanks to the staff of the Lockwood Memorial Library at SUNY,

Le capitalisme contre la démocratie par Damien Larrouqué Q. Slobodian retrace la généalogie du néolibéralisme, scientifique d'abord, économique ensuite, et politique enfin. Il est au moins autant l'oeuvre intellectuelle des juristes qu'il se matérialise dans les thérapies de choc des institutions financières internationales.

Düşük ücretli istihdam hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin işgücü piyasasında yaygın bir şekilde görülen bir istihdam türüdür. Düşük ücretli istihdamın ortaya çıkmasının nedenlerinden biri düşük ücret kalıcılığıdır. Bu çalışmanın amacı Türkiye işgücü piyasasında düşük ücret kalıcılığının olup olmadığını ve düşük ücret kalıcılığının nedenlerini araştırmaktır. Düşük ücret kalıcılığı, Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’ndan (GYKA) elde edilen 2013-2016 dönemine ait panel veriler kullanılarak başlangıç koşulları problemini dikkate alan örnek seçiminin olduğu içsel iki değişkenli probit modeli ile analiz edilmiştir. Ulaşılan sonuçlar başlangıç koşullarının göz önünde bulundurulması gerektiğini, Türkiye işgücü piyasasında düşük ücret kalıcılığının olduğunu ve bu kalıcılığın önemli bir kısmının gerçek duruma bağımlılıktan kaynaklandığını göstermiştir. Buna ilaveten düşük ücret kalıcılığının geriye kalan kısmının cinsiyet, eğitim seviyesi, vasıf ve firma büyüklüğü gibi gözlenen ...

The Open Access version of this book, available at www.tandfebooks.com, has been made available under a Creative Commons Attribution-Non Commercial-No Derivatives 4.0 license. Library of Congress Cataloging-In-Publication data: Labor versus empire : race, gender, and migration / edited by Gilbert Gonzalez with Raul Fernandez ... [et al.]. p.cm. Includes bibliographical references.

The Open Access version of this book, available at www.tandfebooks.com, has been made available under a Creative Commons Attribution-Non Commercial-No Derivatives 4.0 license. Library of Congress Cataloging-In-Publication data: Labor versus empire : race, gender, and migration / edited by Gilbert Gonzalez with Raul Fernandez ... [et al.]. p.cm. Includes bibliographical references.

Gibt es einen deutschen Kapitalismus? Tradition und globale Perspektiven der sozialen Marktwirtschaft (Frankfurt, 2006); Ralf Ahrens, Boris Gehlen, and Alfred Reckendrees, eds., Die "Deutschland AG": Historische Annäherungen an den bundesdeutschen Kapitalismus (Essen, 2013); Hans Günter Hockerts and Günther Schulz, eds., Der "Rheinische Kapitalismus" in der Ära Adenauer (Paderborn, 2016). 12 This broad scope, we think, constitutes an advantage over attempts to define capitalism by the practices it generates. See Sören Bandes and Malte Zierenberg, eds., "Praktiken des Kapitalismus," Mittelweg 36, Zeitschrift des Hamburger Instituts für Sozialforschung 26, no. 1 (2017): 1-97. 13 In contrast to decidedly "pure"and as such perfectly legitimate and usefuleconomic histories, as synthesized by Mark Spoerer and Jochen Streb, Neue deutsche Wirtschaftsgeschichte des 20. Jahrhunderts (Munich, 2013).

Özet Düşük ücretli istihdam hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin işgücü piyasasında yaygın bir şekilde görülen bir istihdam türüdür. Düşük ücretli istihdamın ortaya çıkmasının nedenlerinden biri düşük ücret kalıcılığıdır. Bu çalışmanın amacı Türkiye işgücü piyasasında düşük ücret kalıcılığının olup olmadığını ve düşük ücret kalıcılığının nedenlerini araştırmaktır. Düşük ücret kalıcılığı, Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması'ndan (GYKA) elde edilen 2013-2016 dönemine ait panel veriler kullanılarak başlangıç koşulları problemini dikkate alan örnek seçiminin olduğu içsel iki değişkenli probit modeli ile analiz edilmiştir. Ulaşılan sonuçlar başlangıç koşullarının göz önünde bulundurulması gerektiğini, Türkiye işgücü piyasasında düşük ücret kalıcılığının olduğunu ve bu kalıcılığın önemli bir kısmının gerçek duruma bağımlılıktan kaynaklandığını göstermiştir. Buna ilaveten düşük ücret kalıcılığının geriye kalan kısmının cinsiyet, eğitim seviyesi, vasıf ve firma büyüklüğü gibi gözlenen heterojenlik tarafından açıklanabildiği ortaya çıkmıştır.

, the digging began: a band of a few in a Platform (1652) lays out in systematic fashi dozen established themselves on the deserted commons of tution of a communistic society in which all land w St. George's Hill in Surrey and began to dig and plant, common, all buying and selling was abolished through symbolic action staking a claim to the land-or, were educated by the state, and all people we more precisely, the claim of all people to it. As William Ever-the rotating offices of magistracy, ard and Gerrard Winstanley told General Fairfax when brought in for questioning, their intent "was to restore the Winstanley thus preceded Proudhon by Creation to its former condition" (Whitelocke 384). That centuries in declaring all property to be theft, condition was made clear in Winstanley's pamphlet "The lated the principle of "from each according to True Leveller Standard Advanced" (1649): "In the beginning each according to his needs" long before Mar of time the great creator, Reason, made the earth to be a But, for two and a half centuries after the d common treasury" (Sabine 390). To restore that common Diggers, Winstanley would remain a marginal f treasury was the goal of the group variously called the Dig-fish histories. The Diggers' stand on St. George's gers (after thfeir action) or the True Levellers (to differenti-occasionally as a brief interlude in accounts of ate them from the Levellers against whom Cromwell struggles with the Levellers, but Law of Freedom struggled in these same years, and who for the most part ley's other tracts were neglected entirely. It was on aimed for little more than universal sulfrage [Aylmer 38-54; 1890s, in the context of the proliferation of soc Hill, World Turned Upside Down 107-113]). and writings that characterized the last decades of teenth century, and with the need of English socialists to fin Winstanley offered a double explanation for the advent domestic progenitors for their movement, that W of private property: a consequence on the one hand of the works were dug up again, fall of man, and on the other a legacy of the Norman Con quest (the theme of the Norman Yoke drawing on a wide-It was Thomas Carlyle who first recognize spread current in seventeenth-century radical thought, as tial for Winstanley and the Diggers to stand as pro Christopher Hill has shown [Puritanism and Revolution, 73-later popular radicalism. In Carlyle's discussion of 92]). With the beheading of the King and the establishment lers in Oliver Cromwell's Letters and Speeche of the Commonwealth, the time was ripe for a reversal of that troduces a short account of the digging on St dual legacy, if only the potential was recognized. As Winstan-by noting that "a deep republican leaven.. .brea ley wrote to Fairfax: "We know that England cannot be a free again into very formidable development," and d Commonwealth , unless all the poor Commoners have a free readers to "discern, with amazement, a who use and benefit of the land.. .. [N] either can the kingly world of Calvinistic Sansculottism, Five-point Chart power be removed so long as this kingly power in the hands Rights of Man, threatening to emerge almost tw of Lords of Manors rules over us" (Clarke Papers 2:217). The before its time!" (427). But, he concludes, su digging at St. George's Hill was a first step in the reclamation tism.. .has to lie submerged for almost two cen of the English lands, and to those who joined them they Levelling, in the practical or military provin promised: "And for all such as will come in and work with things, is forbidden to be" (434). Suppressed them, they shall have meat, drink, and clothes, which is all for social and economic transformation, the enth that is necessary to the life of man" (Whitelocke 384). the period were rerouted, Carlyle argued, int ideas: "It ceases dibbling beans on St. George's Hill nea Although Christopher Hill suggests that Winstanley's Cobham; ceases galloping in mutiny across t arguments had a broad popular appeal at the advent of the ford;-takes into Quakerism, and kingdoms which Commonwealth, sparking other Digger communities in the this world" (434). And for Carlyle, too, such years 1649-50 (World Turned Upside Down 124-128), the move-digression from his principle story, ment was shortlived. The colony on St. George's Hill was first harassed by adjacent landlords and then dispersed by In most histories of the period, the Digge Fairfax's soldiers, and other colonies were also suppressed. less well. In Bulstrode Whitelocke's Memoria (Hill counts the Diggers, too, among the "first losers" of the lyle's source-the Diggers stand not as exemplar English revolution in The Experience of Defeat [37-42].) Win-ing: "I have set down this the more largely.. .th Stanley produced a steady flow of pamphlet defenses of the the better understand and avoid these weak Diggers through the years 1649-50, but it was in the wake of (397). For David Hume, similarly, the Diggers fi defeat that he produced his masterwork: The Law of Freedom lesson in the dangers of political revolution: "Th

Gündelik yaşam coğrafyalarında gündelik pratikleri ve toplumsal mekânı örgütleyen toplumsal ilişkiler sisteminin sürekliliği içinde kadınlar, farklı mekânsal dokularda benzer gündelik-mekânsal pratiklerini deneyimlemektedir. Toplumsal aktörlerin etkileşimleri gündelik-mekânsal pratikler aracılığıyla zamana ve mekâna içkin dinamiklere göre farklılaşır ya da aynılaşır. Bu araştırmada mevsimlik tarım işçisi kadınların gündelikmekânsal pratiklerini, sürekli olarak ikamet ettikleri kentsel mekân ile çalışma alanları olan tarladaki iktidar ilişkileri bağlamında nasıl ve ne şekillerde deneyimlediklerini incelenmektedir. Bu analiz için Lefebvre'nin toplumsal mekân ile gündelik yaşam eleştirisine odaklanan teorisi ve Bourdieu'nün toplumsal aktörlerin pratiklerini toplumsal uzam içindeki konumları üzerinden değerlendiren sermaye, alan ve habitus kavramlarından yararlanılmıştır. Bu amaçla, Şanlıurfa kent merkezinde ağırlıklı olarak mevsimlik tarım işçilerinin yaşadığı üç mahallede mevsimlik tarım işçisi kadınlarla yarı yapılandırılmış ve derinlemesine görüşme teknikleri kullanılarak saha araştırması yapılmış, elde edilen bulgular nitel olarak analiz edilmiştir.

that the royal lands that had been seized as a result of the Civil War belonged to and should be redistributed to the people as an extension of those commons. Insisting that ‘kingly power’ should have died with the executed king, they harked back to what they believed were the ancient freedoms of England, before the ‘Norman Yoke’ of new, feudal-law governed land management practices was placed around the necks of the people. Winstanley tells the Parliament to ‘be not ashamed or afraid of Levellers, hate them not’ (Winstanley 1650b: 38) as he exhorts them to write new laws for the new Commonwealth. His proposals are presented as religious arguments. Jesus Christ himself is proclaimed as the restorer, Saviour, Redeemer, yea and the true and faithfull Leveller’ (Winstanly 1650: 7). The Diggers’ message was one that insisted on the people’s God-given rights to be self-sufficient through common access to the land, and their associated rights to do what was necessary with that land to sup...

Bu çalışma, neoliberal genişleme sürecinde Akdeniz refah rejimi kavramı çerçevesinde kadın istihdamını artırmaya yönelik projelerin cinsiyetçi üzerinden analiz edilebilmesini amaçlamaktadır. Bu bağlamda, refah devleti ve refah rejim türlerine ilişkin literatür değerlendirmesi yapılmış, refah Türkiye’de refah rejiminin Güney Akdeniz/Avrupa refah rejimi olduğu belirtilmiştir. Çalışmada kadını güçlendirme amaçlı sosyal politikalara, Türkiye’de kadın istihdamını artırmaya yönelik projelere ve son olarak Argande markası örneğinde kadın istihdam politikalarının sınıfsal gerçekliğine odaklanmaktadır.
Güney Akdeniz refah rejimi ülkelerinde zayıf yasal ve kurumsal temele dayanan sosyal politikalarda devletin sorumluluğunun azaldığı görülür. Muhafazakâr rejimlerden farklı olarak Güney Akdeniz rejiminde aile odaklı (familistic) model daha köklü olduğu için devletin finanse ettiği aile yardımları daha düşük düzeydedir. Böylece, sosyal refah ve bakım sorumlulukları aileye ve toplumsal dayanışmaya yüklenir. Toplumsal dayanışmanın önemli göstergelerinden biri olan projeler, sermayenin finanse ettiği istihdam politikaları şekline bürünmektedir. Ancak, yoksul-tekil kadınların başarı hikâyelerine odaklanan projeler, sınıfsal ilişkilerdeki cinsiyetçi ayrımı örter. Bu açıdan, maddeci bir yöntemsel analiz çerçevesinde çalışmada kadının özgürleşmesini savunan feminist düşüncenin yorumu, kadın istihdamı politikaları temelinde eleştirilmektedir. Sonuç olarak, sınıfsal bir değerlendirmeyle, kadının ekonomik özgürleşme talebinde feminizmin neoliberal genişlemeye nasıl hizmet ettiğini sorgulanmakta ve bu yüzden feminist teorinin kendisini güncellemesi gerektiği ileri sürülmektedir.

Balıkesir İlahiyat Dergisi, yılda iki kez yayınlanan akademik uluslararası hakemli bir dergidir. BAİD'de yayınlanan yazıların bilimsel ve hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir. Yayın dili Türkçe olmakla birlikte diğer dillerde de yazılar yayınlanmaktadır. Yayınlanan yazıların bütün yayın hakları BAİD'ye ait olup yayıncının izni olmadan kısmen veya tamamen basılamaz, çoğaltılamaz ve elektronik ortama taşınamaz. Yazıların yayınlanıp yayınlanmamasına derginin yayın kurulu karar verir.