Papers by Ali İhsan Yitik
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 2 (2012), ss. 301-320, 2012
Margul bu makalede, Hint alt kıtasında kadim dönemlerden beri varlığını sürdüren inek kültü hakkı... more Margul bu makalede, Hint alt kıtasında kadim dönemlerden beri varlığını sürdüren inek kültü hakkında teolojik ve sosyolojik bilgiler vermektedir. Öncelikle, Hindistan'daki inek kültünün sadece "zebu" adı verilen hörgüçlü boğaya has olduğunu belirtir ve bu kültün Hinduizm'deki yerini açıklar. Ardından Hinduların tıpkı anneleri gibi tazim gösterdiği bu inek türünün mağduriyetine ilişkin belgeler ortaya koyar. Margul son olarak, Hint hükümetinin sığırlar hakkında aldığı kararları ve Hinduların bu kararlara yönelik tepkilerini yorumlar.
Türk ye' de D nler Tar h d s pl n n gel ş m nde öncü rol oynamış lk kuşak D nler Tar hç ler nden ... more Türk ye' de D nler Tar h d s pl n n gel ş m nde öncü rol oynamış lk kuşak D nler Tar hç ler nden b r Prof. Dr. Mehmet Aydın' dır. Kend s merhum hocamız Prof. Dr. H kmet Tanyu'nun eğ t m nden geçm ş; yaptığı b l msel yayın faal yetler yle ve d ğer çalışmalarıyla alana öneml katkılar sunmuştur. Genç nes ller hem D nler Tar h alanına teşv k etm ş hem de bu doğrultuda arkasından gelenlere rehberl k etm şt r. 2009 yılında emekl l ğe ayrılmasına rağmen çalışma azm nden ve lm d s pl n nden ödün vermem şt r. O günden bugüne zaman zaman fakültes n z yaret ederek b r k m n ve tecrübes n genç kuşaklarla paylaşmaya gayret etm şt r. Bu azm ve heyecanı, alana sunduğu aktüel katkıyı yansıtmaktadır. Vefa duygusunun b r sonucu olarak ortaya çıkmış olan bu mütevazı eser n, çer ğ t bar yle özelde D nler Tar h genelde se sosyal b l mler alanına katkı sunmasını temenn ed yoruz.
Books by Ali İhsan Yitik
Prof. Dr. Mustafa Yıldırım'a Armağan, 2024
Tüm hakları yazarlarına aittir. Yazarların izni alınmadan kitabın tümünün veya bir kısmının elekt... more Tüm hakları yazarlarına aittir. Yazarların izni alınmadan kitabın tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, çoğaltılması yapılamaz. Yalnızca kaynak gösterilerek kullanılabilir.

Dinler Tarihi Yazıları - Prof. Dr. Ömer Faruk Harman'a Armağan, 2022
Müslüman bir bilgin olarak Bîrûnî’nin en ayırt edici vasfı, şüphesiz onun
diğer dinlere ve mensup... more Müslüman bir bilgin olarak Bîrûnî’nin en ayırt edici vasfı, şüphesiz onun
diğer dinlere ve mensuplarına bakışındaki nesnellik ve tarafsızlıktır. Zira onun diğer dinleri öğrenme ve araştırma amacı, onların hata ve kusurlarını ortaya çıkarmak veya İslam dininin ya da fırka-i nâciyenin üstünlüğünü göstermek değildir. Aksine o, İslam’dan oldukça farklı olan bu inanç sistemlerini ve taraftarlarını lâyıkıyla tanımak ve tanıtmak arzusundadır. Böylece o, hem onları eleştirmek isteyenlere doğru ve birincil malzeme sağlamak hem de bu dinlere mensup kimselerle sosyal ve kültürel iş birliği yapmak isteyenlere sermaye sunma peşindedir. Onun önceliği, araştırma konusunu ve insan davranışlarını ayrıntılı biçimde tasvir etmektir. Çünkü ona göre diğer dinler ve taraftarları konusunda yapacağımız değerlendirmeler ancak yerinde gözlem ve somut deliller ışığında ortaya konan sağlam bilgiye dayandıklarında bir anlam ifade ederler. Aksi takdirde onlar sübjektif değerlendirmeler olarak kalır ve hiçbir değer ifade etmezler. Dahası, Bîrûnî’ye göre farklı düşünce ve inanışlardan da korkmamak gerekir; zira medeniyetler ancak bu çeşitlilik ve farklılıklar üzerine inşa edilebilir. İşte bu yazımızın amacı, Türk-İslam tarihinde tam bir bilim adamı olarak görülebilecek bu özel insanı tanıtmak, onun bilimsel karakterini ve çağdaş sosyal bilimler felsefesi açısından aktüel değerini ortaya koymaktır.
Prof. Dr. Abdurrahman Küçük'e Armağan , 2016
Ali İhsan Yitik ιncillere ve Kur an a göre (z. Meryem in M"jdelenmesi ve (z. ιsa nin Doğumu.

Dinler Tarihi Yazıları - Prof. Dr. Mehmet Aydın'a Armağan, 2022
Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam bazen tek tanrılı dinler şeklinde bazen
de ilk müntesiplerinin ... more Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam bazen tek tanrılı dinler şeklinde bazen
de ilk müntesiplerinin etnik kökenleri dikkate alınarak İbrahimî veya semitik
dinler olarak tanımlanır. Taraftarları günümüz dünyasının yaklaşık yarısını
oluşturan bu dinler Tanrı, insan, ölüm sonrası hayat ve Tanrı-âlem ilişkisi gibi temel öğretileri bakımından birbirlerine benzer. Örneğin, her üç dinde de Tanrı, yeri ve göğü, görünen ve görünmeyen her şeyi yaratan ve yaşatan varlıktır. Hiçbir şey yok iken O vardır ve O, diğer bütün varlıkları kendi istek ve arzusuna göre yaratmıştır. Bu dinlerde Tanrı, kimi zaman insan biçimli bir şekilde tasvir edilen zâtî bir varlık olarak anlatılır. Yani O, insan gibi bir kişiliğe sahip olarak duyar, görür, konuşur, kızar ve kendi hükümlerine karşı gelenleri cezalandırır. İnsan ise, böyle bir Tanrı’nın kendi benzeyişinde yarattığı en şerefli varlık olup canlılar arasında tanrısallığa en yakın konumdadır. Genel anlayışa göre insan, ruh ve beden olarak tanımlanan iki temel unsurdan oluşur. Bu unsurların ilki olan ruh, sürekli ve değişmez olanı, beden ise insanın değişen ve geçici maddi tarafını ifade eder. Zaman zaman bu unsurlar dinî sembolizmde eril ve dişil nitelikler olarak da yorumlanır ve tıpkı ruhun sürekli olana vurgu yapması gibi erkek de soyun devamının garantisi yani insanlığın bekasını sağlayan taraf olarak görülür. Hâlbuki madde ve kadınla eşitlenen bedenin varlığı ölümle birlikte sona erer. Buna karşılık eril yön kabul edilen insandaki tanrısal yön/cevher yani ruh ise, yaşamını ölüm ötesinde devam ettirir. Fakat ruhun Hint dinlerindeki gibi tekrar yeryüzüne dönmesi ve burada muhtelif bedenlere girerek varlığını sürdürmesi söz konusu değildir. Ruh, hâlihazırda içinde yaşadığı dünyadan tamamen farklı ontolojik nitelikleri olan muhtelif âlemlerde varlığını devam ettirir. Onun ölüm sonrası serüveni dünyada yaptığı eylemlerin ahlâkî niteliğine bağlıdır. Yani o, iyi ve salih amel sahibi biriyse,
mutlu ve arzu edilir bir yaşam sürecektir, aksi takdirde sıkıntılı ve mutsuz
bir hayat onu bekliyor demektir. Semitik dinler bu ana meselelerin yanı sıra kadın konusunda da oldukça birbirine benzer bakış açısında sahiptir. Kadınla ilgili olumlu ya da olumsuz pek çok anlayışın Yahudiliğe dayandığı ve Hıristiyanlık ile İslam’ın bazı konularda bu dinle hem fikir olduğu söylenebilir. Kadın konusundaki bu ortak tutum ve davranışların gelişmesinde, her üç dinin aynı tarihî, coğrafi ve kültürel ortamı paylaşmalarının rolü inkâr edilemez. Buna göre Mezopotamya’dan Mısır’a bütün Yakın Doğu coğrafyasının kadın anlayışını, buna dayalı inanç ve uygulamaları büyük ölçüde benimseyen Yahudilik, daha sonra kendisinden kopan Hıristiyanlığı da etkilemiştir. İslam ise Yahudilik ve Hıristiyanlıkla ortak bir atanın yanı sıra ortak bir kültürel coğrafyada neşet etmiş olması hasebiyle benzer bir kadın algısından nasiplenmiştir, denilebilir. Biz bu çalışmamızda adı geçen üç dinin kadın konusundaki görüşlerini genel bir çerçevede ele alacak ve karşılaştırmalı olarak bu benzerlikleri ortaya koymaya çalışacağız. Bunun yanı sıra her ne kadar bu üç dinin kadın konusundaki negatif söylemi bulunsa da her dinin özünde örnek kadın şahsiyetleri temelinde olumlu kadın bakış açısı barındırdığını göstermeye çalışacağız.
Book Reviews by Ali İhsan Yitik

Rize İlahiyat Dergisi, 2023
Öz Ali İhsan Yitik'in Batı'yı Aydınlatan Doğu adlı eseri çeşitli çeviri ve telif makalelerin bir ... more Öz Ali İhsan Yitik'in Batı'yı Aydınlatan Doğu adlı eseri çeşitli çeviri ve telif makalelerin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur. Kitapta üç ana başlık altında toplanmış on iki makale bulunmaktadır. "Farklı kalemlerden Hinduizm" adlı ilk bölümde yazar; Bîrûnî, Dârâ Şükûh ve Mahatma Gandhi olmak üzere üç farklı yazarın Hinduizm hakkında kaleme aldıklarını konu edinen üç farklı makaleye ve Hinduizm'de misyonerliği konu edinen çeviri bir makaleye yer vermektedir. "Vedalar, İnek ve Kadın" adını taşıyan ikinci bölüm Hinduizm ekseninde sürdürülen güncel tartışmaları konu edinmektedir. Hinduizm'de kutsal kabul edilen Vedalar, inek tapımının yanı sıra bu din ekseninde kadının yeri ve İslam'daki yeniden dirilme ile karma-tenâsüh öğretisini konu edinmektedir. Kitapla aynı adı taşıyan son bölümde ise Yitik, bir makale üzerinden Hint düşüncesinin tanıtımını yaptıktan sonra Hint kültürünün Batı medeniyetine olan etkisini konu edinen üç farklı makaleyi bölüme dahil etmektedir. Hint dinleri üzerinde yürütmüş olduğu çalışmalarla Dinler Tarihi alanında adından söz ettiren Ali İhsan Yitik, Hint dini ve düşüncesini okura tanıtmayı amaçladığı bu eserinde bizleri Hint kültürü hakkında kapsamlı bir şekilde bilgilendiriyor. Bu doğrultuda Hint dini, inanç ibadet ve düşüncesi ve bunların günümüze olan yansımaları hakkında bizi aydınlatan yazar Hint kültürünün günümüze olan etkisini de gözler önüne sermektedir. Bu bağlamda Batı'yı Aydınlatan Doğu adlı eser Hint kültürü hakkında önemli bir başvuru kaynağı niteliğindedir.
Uploads
Papers by Ali İhsan Yitik
Books by Ali İhsan Yitik
diğer dinlere ve mensuplarına bakışındaki nesnellik ve tarafsızlıktır. Zira onun diğer dinleri öğrenme ve araştırma amacı, onların hata ve kusurlarını ortaya çıkarmak veya İslam dininin ya da fırka-i nâciyenin üstünlüğünü göstermek değildir. Aksine o, İslam’dan oldukça farklı olan bu inanç sistemlerini ve taraftarlarını lâyıkıyla tanımak ve tanıtmak arzusundadır. Böylece o, hem onları eleştirmek isteyenlere doğru ve birincil malzeme sağlamak hem de bu dinlere mensup kimselerle sosyal ve kültürel iş birliği yapmak isteyenlere sermaye sunma peşindedir. Onun önceliği, araştırma konusunu ve insan davranışlarını ayrıntılı biçimde tasvir etmektir. Çünkü ona göre diğer dinler ve taraftarları konusunda yapacağımız değerlendirmeler ancak yerinde gözlem ve somut deliller ışığında ortaya konan sağlam bilgiye dayandıklarında bir anlam ifade ederler. Aksi takdirde onlar sübjektif değerlendirmeler olarak kalır ve hiçbir değer ifade etmezler. Dahası, Bîrûnî’ye göre farklı düşünce ve inanışlardan da korkmamak gerekir; zira medeniyetler ancak bu çeşitlilik ve farklılıklar üzerine inşa edilebilir. İşte bu yazımızın amacı, Türk-İslam tarihinde tam bir bilim adamı olarak görülebilecek bu özel insanı tanıtmak, onun bilimsel karakterini ve çağdaş sosyal bilimler felsefesi açısından aktüel değerini ortaya koymaktır.
de ilk müntesiplerinin etnik kökenleri dikkate alınarak İbrahimî veya semitik
dinler olarak tanımlanır. Taraftarları günümüz dünyasının yaklaşık yarısını
oluşturan bu dinler Tanrı, insan, ölüm sonrası hayat ve Tanrı-âlem ilişkisi gibi temel öğretileri bakımından birbirlerine benzer. Örneğin, her üç dinde de Tanrı, yeri ve göğü, görünen ve görünmeyen her şeyi yaratan ve yaşatan varlıktır. Hiçbir şey yok iken O vardır ve O, diğer bütün varlıkları kendi istek ve arzusuna göre yaratmıştır. Bu dinlerde Tanrı, kimi zaman insan biçimli bir şekilde tasvir edilen zâtî bir varlık olarak anlatılır. Yani O, insan gibi bir kişiliğe sahip olarak duyar, görür, konuşur, kızar ve kendi hükümlerine karşı gelenleri cezalandırır. İnsan ise, böyle bir Tanrı’nın kendi benzeyişinde yarattığı en şerefli varlık olup canlılar arasında tanrısallığa en yakın konumdadır. Genel anlayışa göre insan, ruh ve beden olarak tanımlanan iki temel unsurdan oluşur. Bu unsurların ilki olan ruh, sürekli ve değişmez olanı, beden ise insanın değişen ve geçici maddi tarafını ifade eder. Zaman zaman bu unsurlar dinî sembolizmde eril ve dişil nitelikler olarak da yorumlanır ve tıpkı ruhun sürekli olana vurgu yapması gibi erkek de soyun devamının garantisi yani insanlığın bekasını sağlayan taraf olarak görülür. Hâlbuki madde ve kadınla eşitlenen bedenin varlığı ölümle birlikte sona erer. Buna karşılık eril yön kabul edilen insandaki tanrısal yön/cevher yani ruh ise, yaşamını ölüm ötesinde devam ettirir. Fakat ruhun Hint dinlerindeki gibi tekrar yeryüzüne dönmesi ve burada muhtelif bedenlere girerek varlığını sürdürmesi söz konusu değildir. Ruh, hâlihazırda içinde yaşadığı dünyadan tamamen farklı ontolojik nitelikleri olan muhtelif âlemlerde varlığını devam ettirir. Onun ölüm sonrası serüveni dünyada yaptığı eylemlerin ahlâkî niteliğine bağlıdır. Yani o, iyi ve salih amel sahibi biriyse,
mutlu ve arzu edilir bir yaşam sürecektir, aksi takdirde sıkıntılı ve mutsuz
bir hayat onu bekliyor demektir. Semitik dinler bu ana meselelerin yanı sıra kadın konusunda da oldukça birbirine benzer bakış açısında sahiptir. Kadınla ilgili olumlu ya da olumsuz pek çok anlayışın Yahudiliğe dayandığı ve Hıristiyanlık ile İslam’ın bazı konularda bu dinle hem fikir olduğu söylenebilir. Kadın konusundaki bu ortak tutum ve davranışların gelişmesinde, her üç dinin aynı tarihî, coğrafi ve kültürel ortamı paylaşmalarının rolü inkâr edilemez. Buna göre Mezopotamya’dan Mısır’a bütün Yakın Doğu coğrafyasının kadın anlayışını, buna dayalı inanç ve uygulamaları büyük ölçüde benimseyen Yahudilik, daha sonra kendisinden kopan Hıristiyanlığı da etkilemiştir. İslam ise Yahudilik ve Hıristiyanlıkla ortak bir atanın yanı sıra ortak bir kültürel coğrafyada neşet etmiş olması hasebiyle benzer bir kadın algısından nasiplenmiştir, denilebilir. Biz bu çalışmamızda adı geçen üç dinin kadın konusundaki görüşlerini genel bir çerçevede ele alacak ve karşılaştırmalı olarak bu benzerlikleri ortaya koymaya çalışacağız. Bunun yanı sıra her ne kadar bu üç dinin kadın konusundaki negatif söylemi bulunsa da her dinin özünde örnek kadın şahsiyetleri temelinde olumlu kadın bakış açısı barındırdığını göstermeye çalışacağız.
Book Reviews by Ali İhsan Yitik