
ilker senguler
Dr. Ilker SENGULER, geologist, who gained his Ph.D. at Ankara University in Ankara, has an extensive background in oil shale. In 1989-1990, he was awarded a German Goverment Fellowship for training in Germany, which he spent at the BGR (Bundesanstalt für Geowissenschaften und Rohstoffe). His special interests include organic petrology-geochemistry of organic rocks and its utilization.In 1993 he attendet to “Composition, Geochemistry and Conversion of Oil Shale, Akcay, Turkey”, in 1997 he also attendet to “Soils and Global Change: Carbon Cycle, Trace Gas Exchange,and Hydrology, Chateau de Bonas, Toulouse, Fransa ” called summer school which organized by NATO Advanced Science Institute. Dr. Senguler is specialized in organic petrology, petroleum, coal, asphaltite and bituminous shale (oil shale). There are many national and international articles. He speaks English and German.
Address: YILDIRIM Group of Companies / YILMADEN Holding, YILDIRIM Tower Plaza, Tasyoncasi Sok. No: 1 B2 Blok 34485 Maslak Sariyer ISTANBUL / TURKEY
Address: YILDIRIM Group of Companies / YILMADEN Holding, YILDIRIM Tower Plaza, Tasyoncasi Sok. No: 1 B2 Blok 34485 Maslak Sariyer ISTANBUL / TURKEY
less
Uploads
Papers by ilker senguler
Serpantinleşme, ofiyolitik seri içerisinde hidrojen üretiminin birincil mekanizmalarındandır ve ultramafik kayaçların suyla etkileşime girdiği bir kimyasal reaksiyon olarak tanımlanabilir. Bu reaksiyon, serpantin minerallerinin oluşumu ve hidrojen gazının çıkışıyla sonuçlanır. Bu işlem olivin veya piroksen demirin (Fe⁺²) oksidasyonu olup, yan ürün olarak hidrojen (H₂) açığa çıkmasını sağlar.
Bu süreç genellikle suyun, kabuğun derinliklerine nüfuz ettiği, manto kayaçlarıyla reaksiyona girdiği ve hidrojen ürettiği hidrotermal sistemlerle ilişkilendirilir.
Serpantinleşme sırasında açığa çıkan hidrojen, hidrojen üretimine ek olarak, Fischer-Tropsch tipi reaksiyonlar yoluyla abiyotik metan (CH₄) oluşturmak için ortamda bulunan kireçtaşı gibi karbonatlı kayaçlarla reaksiyona girebilir.
Bu tür hidrojen üreten süreçlerin aktif olduğu ofiyolitik kompleksler, genellikle tektonik levha sınırları ve dalma bölgeleriyle ilişkilendirilen, dünyanın her yerinde bulunur. Dünyada Tetis Kuşağı olarak bilinen ofiyolitik serinin yer aldığı bölgeler içerisinde; Umman, Yunanistan, Türkiye, Arnavutluk sayılabilir ve bu ülkelerde önemli krom yatakları bulunur.
Madencilik ve Yerbilimleri Dergisi, Madencilik ve Sonrası, Temmuz-Ağustos 2025, Yıl: 1, Sayı: 4, Sayfa: 14-18, Ankara.
Michael Guan, Landsky İş Geliştirme Müdürü
En İyi Maden Eleme Çözümleri Sağlayıcısı ve Asya'nın En Büyük Maden Eleme Elekleri Üreticisi ve "Doğrusal Titreşimli Elek", "Çok Katlı Yüksek Frekanslı İnce Elek (Derrick'in Yığın Boyutlandırıcısına Benzer)" vb. dahil olmak üzere Çin Standartlarının Düzenleyici Sorumlu Kuruluşu; Çin Metalurji İnce Eleme Makineleri Mühendisliği Teknoloji Araştırma Merkezi tarafından hazırlanan “Major Mineral Sectors in Turkey” bilgi notudur.
Yapısal kontroller, özellikle KB-GD ve KKD-GGD kayma zonları ve paleokanallar, profil kalınlığını (125 metreye kadar) ve metal zenginleşmesinin lokalizasyonunu etkilemiştir.
Mineralojik ve jeokimyasal veriler, nikel ve kobaltın öncelikle Fe ve Mn oksitlerde (götit, asbolan) bulunduğunu, skandiyum ve nadir toprak elementlerinin ise Fe bakımından zengin zonlarda ve kil minerallerinde zenginleştiğini ortaya koymaktadır. Ağır mineral konsantreleri, birincil ve ikincil Ni-Co-Cu-As sülfürlerinin, PGE taşıyan fazların ve Au-Ag elektrumunun, özellikle Mg süreksizliği gibi redoks sınırları boyunca değişken bir şekilde korunduğunu veya yeniden harekete geçirildiğini göstermektedir.
Hidrotermal üst baskılar, özellikle alt saprolitte, kromit ve klorit açısından zengin bölgelerde Ni-Co-As sülfürlerinin ve PGE'nin oluşumuna katkıda bulunmuştur.
Kromitteki rutenyum içeriği sistematik olarak değişerek, profilin farklı kısımlarında sülfür doygunluğu için bir vekil sağlamaktadır. Lazer ablasyon ICP-MS ve jeokimyasal korelasyonlar, Fe ve Mn oksitlerin eser ve kritik metallerin (örneğin Sc, REE, Au, Ag, PGE) zenginleştirilmesinde ve yeniden dağıtılmasında merkezi bir rol oynadığını göstermektedir.
Altın zenginleşmesi, redoks gradyanları, Mg süreksizliğine yakın pH değişimi ve yapısal olarak kontrol edilen yollarla ilişkilidir. Bu durum, asidik ve oksitleyici koşullar altında halojenür kompleksinin taşınımına dair kanıtlar ve lateritik ve paleokanal ortamlarında çökelme ile ilişkilidir. Stratigrafik, mineralojik ve jeokimyasal verilerin entegrasyonu, Goongarrie laterit profilinde Ni, Co, Sc, REE ve Au'nun yoğunlaşmasında litoloji, yapı, ayrışma ve akışkan akışı arasındaki etkileşimi vurgulamaktadır.
Coal is losing ground but not letting go: Structural inertia and the struggle to shift coalʼs role in Chinaʼs power system
25 August 2025
Centre for Research on Energy and Clean Air (CREA) ve Global Energy Monitor (GEM), 2025 yılı ilk yarısına ait Çin’in kömürlü enerji projelerine dair yarı yıllık raporunu yayımladı. Rapor, kömürlü enerji yatırımlarının hız kesmeden devam ettiğini ve yeni projelerin onaylanma oranlarının yüksek seyrini sürdürdüğünü ortaya koyuyor.
https://energyandcleanair.org/wp/wp-content/uploads/2025/08/CREA_GEM_China_Coal-power_H1-2025.pdf
yaları üzerine uyumsuz olarak gelmektedir. Bazı bölgelerde ise silisiklastik ağırlıklı (Koyunbaba formasyonu) birimlerle geçişlidir. Soğucak formasyonu, Erken-Orta Eosen’de başlayan ve Erken Oligosen başlarına kadar süren bir transgresyon sonucunda şelf ortamında depolanan resif-kıyı karmaşığı karbonatlarından oluşmuştur. Formasyonun en alt yaş aralığı olan Erken Eosen yalnızca Bozcaada da yüzeylenmekte olup, Fıçıtepe formasyonu ile geçişlidir. Genelde birim havzanın GD’sunda Orta – Geç Eosen, KD’ sunda ise Geç Eosen-Erken Oligosen zaman aralığında çökelmiştir. Sedimantolojik özellikler ve yaş verileri, Soğucak formasyonunun eski topografya kontrolünde, kıyı morfolojisi özellikleri ve deniz seviyesi değişimleri ile birlikte zaman aşmalı bir transgresyon ürünü olduğunu göstermektedir.
NI 43‐101 PRE‐FEASIBILITY REPORT
Report Date: 01 April 2019
Manto malzemesinin serpantinleşmesi, küresel deniz sistemi ve dalma-batma zonu ortamları için önemli jeofiziksel, jeokimyasal ve biyolojik öneme sahip temel bir süreçtir.
Mineral toplulukları ve dokuları genellikle karmaşık olup; yerleşme, hidrotermal alterasyon ve ayrışma sırasında oluşan süreçlerin tümünü yansıtır.
Bu makalede, farklı tektonik ortamlardaki okyanusal üst manto dizilerindeki serpantinleşme süreçlerinin mineralojik ve jeokimyasal sonuçları incelenmekte ve serpantinleşme ile akışkan kimyası arasındaki ilişki tartışılmaktadır.
A document of the UN Secretary-General's Working Group on Transforming the Extractive Industries for Sustainable Development, June 2025.
Net sıfır emisyona geçiş, mineral yoğun bir süreçtir ve hammadde talebinde büyük bir artışa neden olacaktır. NTE'leri, rüzgar türbinleri ve elektrikli otomobiller gibi düşük karbonlu teknolojilerin temel bir bileşenini oluşturmaktadır. Çin şu anda küresel NTE arzına hakimdir ve bu durum gelecekteki arz için büyük bir risk oluşturmaktadır. Birleşik Krallık için kritik hammaddelerin öncelik sırasına göre yeniden sınıflandırılması gündeme gelmiştir.
Sakarya Zonu, tek zirkonyum-Pb buharlaştırma tekniği kullanılarak izotopik olarak yaşlandırılmış metamorfik kayaçlar ve granitoyitlerden oluşan bir Paleozoyik kıtasal temelden oluşur. Granodiyorit en erken Devoniyen yaşını (~400 Ma) gösterirken, temeldeki gnayslar orta Karbonifer yaşlarını (~310 Ma) göstermektedir ve bu yaşlar, Hersiniyen yüksek dereceli metamorfizma zamanı olarak yorumlanmaktadır: Bu yaşlar, Sakarya Zonu'nun kıtasal temelinin Laurasiyen'e yakınlığını göstermektedir.
limited legal extraction of lithium on the African continent, with Zimbabwe currently being the only country actively mining lithium at large scale, but Africa is host to significant, untapped lithium resources. This paper
provides an overview of lithium pegmatites in Africa, describing the key features (e.g., zonation, mineralogy, and paragenesis) of pegmatites from different tectonic settings and of varying ages. It is notable that each of the key orogenic events on the continent has a distinct lithium pegmatite fingerprint. Archaean pegmatites are typically petalite dominated; unzoned spodumene pegmatites are common in the Paleoproterozoic of the West African craton; Mesoproterozoic pegmatites in Central Africa are typically tin-tantalum rich, which is a function of the high degree of albitization observed in many of these pegmatites; and complex zoned pegmatites are
more common in the Neoproterozoic to Paleozoic orogens. Many of these pegmatites have a common paragenesis that can be broadly described in four stages (magmatic crystallization, albitization, greisenization, and
low-temperature alteration), but there is a need to understand what controls the wider variation in pegmatite type and economic mineral assemblages. The continent of Africa provides an excellent natural lab for placing pegmatites into their broader geologic context in order to develop better mineral deposit models.
Rehber, stratejik değerlendirme, politika diyaloğu araçlarının belirlenmesi ve paydaş istişare mekanizmaları için adım adım bir kılavuz sunmakla birlikte, politika tasarımı ve YMV uygulama, izleme ve değerlendirme aracının oluşturulması için gerekli adımları da içermektedir.
Genesis and Emplacement of Ophiolites
62. Türkiye Jeoloji Kurultayı, 13−17 Nisan 2009, MTA – Ankara
kaynakların payının artırılması gereğinin altı çizilmektedir. 2024 yılında 80 milyon ton olan kömür üretimimizin, 2025 yılında 150 milyon ton olması hedefi belirlenmiştir. Bu nedenle, 2024-2030 Strateji Eylem Planında kar
bon yakalama ve tutma prosesleri öncelikli olarak yer almaktadır.
Günümüzde, güç ve ısı tesislerini destekleyen ve emisyonları %99 oranında azaltan ve yakalayan verimli teknolojiler bulunmaktadır. Ultra Süper Kritik (USC), Kombine Isı ve Güç (CHP), kömür gazlaştırma ile elektrik üretimi (Kombine Çevrimde Entegre Gazlaştırma (IGCC), biyokütle ve kömürün birlikte yakılması gibi yüksek verimli ve düşük emisyonlu (HELE) santraller
başarıyla kullanılmaktadır.
Çin’in 1980’lerde başladığı «Reform ve Açılım» politikası, ülkelerinde kömürle beslenen sanayi devrimini tetiklemiştir. 2001’de Dünya Ticaret Örgütü’ne katılmasıyla küresel üretim merkezi haline gelen Çin, kömür tüketimini 20 yılda 4 kat artırarak, 2023’te 4,66 milyar ton üretim (dünya toplamının %47’si) ile Elektrik üretiminin %60’ını kömürden sağlamıştır.
Bu süreçte kömür, Çin’de 800 milyon kişiye iş olanağı sağlayarak yepyeni bir anlayışı gerçekleştirmiştir. Dünya Sağlık Örgütü ile de iş birliği içinde, çalışmalar yapıp, yeni yakma teknolojilerini olabildiğince kullanıp, kömür kalitelerine uygun yeni yakma teknolojileri geliştirmiştir.
Çin, «yeşil hidrojen” ve güneş panellerine yatırım yaparken, kömürü “geçiş yakıtı” olarak görmektedir. Çin, kömürle “kalkınma” ve “emisyon sınırlama” arasında kalmış gibi görünse de temiz kömür teknolojilerine, karbon tutma ve depolamaya ve en önemlisi yenilenebilir enerjiye dünyada en çok yatırım yapan birinci ülke konumundadır. Kömür ile ulaştığı kalkınma düzeyi, temiz enerji yatırımlarında yıldız ülke yapmıştır. Kömür, Çin için vazgeçilmez bir enerji kaynağı konumunda olup, uzun yıllar da devam edecek gibi görünmektedir.
Çin örneğini dikkate aldığımızda, ülkemiz kömür potansiyeli ile benzer bir atılım için büyük avantaja sahiptir.