
Ahmet Gökbel
Ahi Evran Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi // Ahi Evran University, Faculty Member at Faculty of Economics and Administrative Sciences, Department of International Relations. He graduated from the Faculty of Theology at Erciyes University in 1987. He pursued his master’s degree in History of Religions at Erciyes University between 1988-1990 and he received his doctoral degree in the same area at Erciyes University in 1994. He obtained a second BA from Eskişehir Anadolu University, Faculty of Economics Department of International Relations. He started working as a full-time faculty member at the Department of History of Religions at Cumhuriyet University in 1995. He has been working at Ahi Evran University, Department of International Relations since 2010. He has taught courses on History of Religions, Cultural History, Anthropology of Religion, Alevi-Bektashi Communities, Ahi Evran, and Ahi Studies.
1987 yılında Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu. Aynı üniversitenin dinler tarihi kürsüsünde 1990 yılında yüksek lisans, 1994’te ise doktora derecesi aldı. Ayrıca 2016’da Eskişehir Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. 1987-1995 yılları arasında Millî Eğitim Bakanlığına bağlı çeşitli okullarda öğretmenlik ve idarecilik görevlerinde bulunan Gökbel, 1995’te Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dinler Tarihi Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak göreve başladı; 1999’da doçent, 2005’te ise profesör kadrosuna atandı. Bu esnada ilgili fakültede dekan yardımcılığı ve dekan olarak vazife aldı. 2010 yılı itibarıyla Ahi Evran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümüne naklen atandı. 2015-2023 yılları arasında rektör yardımcılığı yapan Gökbel, hâlen bilimsel çalışmalarını İİBF Uluslararası İlişkiler bölümünde sürdürmektedir.
2019 yılında Türk Dünyası Kültürüne Hizmet Ödülü’ne layık görülen yazarın ilgi alanları arasında Türk kültür tarihi, Anadolu halk kültürü ve inançları, Ahîlik, Alevî-Bektaşî kültürü, Türk din tarihi ve Uygarlık Tarihi gibi konular yer almaktadır.
Address: Ahi Evran Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
Uluslararası İlişkiler Bölümü
Bağbaşı Kampüsü, Kırşehir
1987 yılında Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu. Aynı üniversitenin dinler tarihi kürsüsünde 1990 yılında yüksek lisans, 1994’te ise doktora derecesi aldı. Ayrıca 2016’da Eskişehir Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. 1987-1995 yılları arasında Millî Eğitim Bakanlığına bağlı çeşitli okullarda öğretmenlik ve idarecilik görevlerinde bulunan Gökbel, 1995’te Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dinler Tarihi Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak göreve başladı; 1999’da doçent, 2005’te ise profesör kadrosuna atandı. Bu esnada ilgili fakültede dekan yardımcılığı ve dekan olarak vazife aldı. 2010 yılı itibarıyla Ahi Evran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümüne naklen atandı. 2015-2023 yılları arasında rektör yardımcılığı yapan Gökbel, hâlen bilimsel çalışmalarını İİBF Uluslararası İlişkiler bölümünde sürdürmektedir.
2019 yılında Türk Dünyası Kültürüne Hizmet Ödülü’ne layık görülen yazarın ilgi alanları arasında Türk kültür tarihi, Anadolu halk kültürü ve inançları, Ahîlik, Alevî-Bektaşî kültürü, Türk din tarihi ve Uygarlık Tarihi gibi konular yer almaktadır.
Address: Ahi Evran Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
Uluslararası İlişkiler Bölümü
Bağbaşı Kampüsü, Kırşehir
less
InterestsView All (7)
Uploads
Books by Ahmet Gökbel
Her ne kadar günümüzde bazen araları tire ile ayrılarak Alevilik-Bektaşilik biçiminde, bazen de her iki kesimi ifade etmek üzere Alevilik biçiminde adlandırılmakla beraber, gerçekte bu iki yapı arasında birtakım farklılıkların bulunduğu dikkate alınmalıdır.
Günümüzde "Alevilik olgusu", muhteva olarak farklı inanç ve kültür unsurlarının bir karışımı olarak ifade edilse de dini bir kimlik olarak önümüzde durmaktadır. Son yıllarda Alevilik ve Bektaşilik konusunda kaleme alınmış yayınların sayısı şaşıtıcı bir hızla durmadan artmaktadır. Bu yayınlardan çok azı istisna edilirse, büyük çoğunluğunun Alevilik konusunu her türlü bilimsellikten uzak önyargılı bir yaklaşımla, birtakım siyasi ve idaeolik gayelere yönelik olarak ele aldıkları görülür. Böylece bilimsel bir araştırma alanına giren bu konu, bir nevi siyasileştirmeye çalışılmaktadır. Ayrıca köken olarak Alevi bir aileden gelme ve Alevilerle yakın ilişki içerisinde bulunma, o kişiyi, Alevilik konusunda bir kitap yazmaya yetkili kılmaz. Bu bağlamda, bu konuyu bilimsel dekıriptif bir metod anlayışının dışında, farklı amaçlara yönelik olarak değerlendiren çoğu yayınların, başta Alevi-Bektaşi vatandaşlarımız olmak üzere bütün topluma zarar verdiği ve toplumda dini ve milli konularda yeni birtakım ayrışmalara yol açtığı gözlenmektedir.
Bir 'Dinler Tarihi' ve 'Kültür Tarihi' uzmanı ve aynı zamanda bu alanda yıllardır çeşitli çalışmalar yapan birisi olarak akademik bakış açısıyla, tarafsız, ön yargılardan uzak, objektif ve tamamen bilimsel metodlar çerçevesinde kalarak konuyu incelemeye çalıştım. Elinizdeki bu eser, yaklaşık on beş yıllık uzun bir çalışmanın ve bilgi birikiminin ürünü olup alt açılımlarıyla birlikte takriben 3500 terimi kapsamaktadır. Terimlerin tespitinde yukarıda ismini zikrettiğim sözlük, kısmen bana yardımcı olsa da onda yer almayan birçok terim, yüzlerce kitap titizlikle incelenip karşılaştırılarak ortaya konulmuştur.
Çalışmada yer alan her bir terimde kaynakların çizdiği çerçeve yansıtılmaya çalışılmış; öznel görüş ve değerlendirmelerden kaçınılmaya gayret edilmiştir. Kaynakçada görüleceği üzere alanın temel kaynakları başta olmak üzere konuyla ilgili yazılmış birçok esere müracaat edilmiş ve bizzat faydalandığım 400'e yakın eser kaynakçaya alınmıştır.
Araştırmanın birinci bölümünde Kıpçakların siyasi tarihi ve yayıldıkları alanlar, menşei, komşuları ile olan ilişkileri, göçleri ve günümüzde bulundukları bölgeler aydınlatılmaya çalışılmıştır. "Kıpçaklarda Kültür ve Medeniyet" adlı ikinci bölümde de Kıpçakların dili, Kıpçak Türkçesi ile yazılmış eserler, Kıpçaklarda aile yapısı, kadının statüsü, ekonomik durum ile sanat ve mimarlık anlayışı verilmeye gayret edilmiştir. Araştırmanın üçüncü bölümünde ise Kıpçakların dini tarihi, "geleneksel Türk din tarihi içinde Kıpçakların yeri", "Kıpçaklar ve İslamiyet", "Kıpçaklar ve Hıristiyanlık" ve "Kıpçaklar ve Yahudilik" konuları ele alınmıştır.
Elinizdeki bu kitapta, Türklerin ata yurdu Orta Asya’dan, Balkanlardan, Kuzey Afrika’dan, Orta Doğu’dan ve ülkemizin doğu sundan bazı ülkelere yaptığım seyahatlerdeki izlenimlerimi bulacaksınız. Bir kısmı sözlü ve yazılı basında paylaşılan bu gezi notlarımız, yeniden değerlendirilip kitap hâline getirilmiştir. Geziler gerçekleştiği tarihler esas alınarak sıralanmıştır.
Teknolojinin, göçün, kentleşmenin ve sanayi toplumu ilişkilerinin yaşandığı bir çağda mekânlarımızdan, birlikte yaşadığımız insanlardan ve kendimizden koparılıp yabancılaşıyoruz. Mevsimleri, toprağın uyanışını, ağaçların canlanışını, yıldızları, iğde çiçeklerini, kuzu zamanım fark etmeden yaşıyoruz. Çocuklarımız ağaçları ve hayvanları kitap ve televizyondan öğreniyorlar. Ayrılıp gurbete düştüğümüzden beri, doğup büyüdüğümüz yerleri ve oralardaki insanları ya ölüm ya da bayram vesilesiyle görebiliyoruz.
Söz konusu bu çalışma ile Sivaslıların memleketlerine kavuşmaları, tarihini, kültürünü, zenginliklerini tanımaları, kendilerinden sonra gelecek nesillere aktarmaları amaçlanmıştır. Aynı zamanda bu çalışma sadece Sivaslıların değil, diğer insanların da Sivas'tan, insanlarından ve diğer zenginliklerinden haberdar edilmelerini sağlayacağı hedeflenmiştir.
Book Chapter by Ahmet Gökbel
için nelere dikkat edilmelidir? Bu kurumu kuran ve yaşatan öz nedir? Bu bölümde bütün bunların cevabı aranmaya çalışılacaktır.
Article by Ahmet Gökbel
Öz: 24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna'ya yapılan saldırı sonrasında Türkiye, aktif ve tarafsız bir dış politika izlemiş ve taraflar arasında arabuluculuk faaliyetlerine girişmiştir. Bu süreç içerisinde Türkiye, taraf seçme baskısı altında kalmış ancak NATO üyeliği ve iyi ilişkiler politikası nedeniyle denge politikası gütmeye çalışmıştır. Hava sahasını kapatmamış, yaptırımlara katılmamış, ancak BM'de Ukrayna lehine oy kullanmıştır. Rusya-Ukrayna çatışmasının barışçıl bir şekilde sona erdirilmesi için Türkiye, savaşan tarafların üst düzey yetkilileri ile görüşmeler yaparak arabuluculuk konusunda büyük çaba sarf etmiştir. Ayrıca, Türkiye, Ukrayna tahılının ihracatını kolaylaştırmak amacıyla Karadeniz Tahıl inisiyatifinin organizasyonunda başrol oynayarak öncülük etmiştir. Türkiye'nin bölgedeki bu problemi çözmede baş arabuluculuk rolünü üstlenmeyi bir fırsat olarak görmesi ve kendisinden bu meseleyi iyi değerlendirmesi beklenmektedir. Türkiye'nin Ukrayna savaşındaki konumu, sadece Rusya, Ukrayna ve Batılı ortakları ile olan ikili ilişkileri tarafından belirlenmemektedir, aynı zamanda Karadeniz bölgesinin tek ve ana güvenlik endişesi olmadığı gerçeği tarafından da etkilenmektedir. Türkiye, başarılı bir arabulucu olarak kendini konumlandırmıştır. Ancak Türkiye’nin stratejik dengesini yeniden nasıl değerlendireceği konusunda belirsizlik söz konusudur. Türkiye'nin Ukrayna savaşındaki rolü, iç ve dış politika dengesi, arabuluculuk çabaları ve bölgesel güvenlik endişeleriyle şekillenmiştir. Türkiye'nin stratejik önemini artırma ve diplomatik etkisini sürdürme çabaları devam etmektedir. Türkiye, savaş halinde olan taraflar arasında ateşkes sağlanıp bir anlaşmaya varmaları için diplomasiyi kullanmaktadır. Savaşın başlamasından günümüze kadar Türkiye’nin gerçekleştirdiği arabuluculuk çabaları, yalnızca kendi çıkarlarını değil, aynı zamanda tüm tarafların çıkarlarını da göz önünde bulundurma amacını gütmektedir. Devletlerarası müzakerelerde, diplomasi ve açık iletişim olmadan başarılı olunamaz. Bu çalışmada Türkiye'nin savaşı sona erdirme çabalarında oynadığı önemli rolü, çatışmayı azaltma çabaları, motivasyonları, hedefleri ve nedenleri kapsamlı bir şekilde ele alınacaktır. Türkiye, hem Rusya hem de Ukrayna ile başta ticaret olmak üzere çok yönlü ilişkilere sahiptir. Dolayısıyla Ankara, iki ülke arasında başlayan bu savaşın başlangıcından beri taraflar arasındaki çatışmayı hızla sona erdirmek ve düzeni yeniden tesis etmek için uğraş vermektedir.