BROCK MİKROORGANİZMALARIN BİYOLOJİSİ
Sign up for access to the world's latest research
Related papers
The resplendent nature of life and the harmony of organisms with their surroundings are one of the first things we notice when we leave the vicinity of the urban environment. Although they may seem like a matter of chance, almost all of these properties have resulted from the processes of evolution and adaptation, and serve a function. For example, the colors of living organisms can serve as a visual communication tool. Additionally, the organic pigments that display color can play a direct role in the survival of an organism by being part of its various biological systems. Caves are natural underground formations that are large enough for human exploration. Having minimum contact with the surface, caves are rather isolated from the conditions of the environment. Except for their entrance, caves form complex underground systems devoid of sunlight, with constant but low temperature, high humidity, and a low influx of organic matter. The pigments and enzymes of the organisms that have been able to adapt to the extreme conditions of caves can be utilized in several industries and as research areas in biotechnology. Carotenoid pigments are widely used in the food and pharmaceutical industries. Although carotenoid production is mainly plant-sourced and synthetic, microbial organisms can also be used for pigment production. In this thesis, it was aimed to identify the carotenoid pigments produced by the bacteria isolated from the Morca Cave in the Anamur region and to determine the antimicrobial activities of these pigments. The focus of this research is the carotenoid production of the bacteria that have been isolated from the soil and surface samples taken from the -400 m, -620 m, and -680 m levels of the Morca Cave. The pigments have been identified and tested for their antimicrobial effects. Of the 254 isolated bacteria, 74% were Gram (+) and 26% were Gram (-). 40 isolates are chosen for their colony colors and pigment identification carried with Thin Layer Chromatography (TLC), High-performance liquid chromatography (HPLC) ve spectrophotometric analyses. The results have shown that 25 of the isolates produce beta carotene, and 36 of them produce lutein (β,ε-carotene-3,3′-diol). It has been observed that Actinobacteria, Proteobacteria, and Firmicutes phyla make up 61.9%, 33.4%, and 4.7% of the pigmented bacteria respectively. The antimicrobial activity of the obtained microbial pigments was tested by the disc diffusion method, but no effect was found. As a result of our study, it has been revealed that the Caves, which are considered as extreme environments, have a rich microbial diversity, and the isolates selected from these bacteria can produce carotenoid pigments that can be used in industrial areas. Therefore, caves constitute a potential source for the discovery of pigment-producing microorganisms.
Gece Publishing, 2021
Tarih olarak algıladığımız bilgi için; zaman, olay ve insan birikiminin yani malzemenin sınırsızlığı düşünüldüğünde, bu sınırsız yapının tarihçiler tarafından çeşitli kriterlerle daraltılarak ya da öncellenerek, tümden gelim ya da tüme varım fark etmeksizin, amaca, sonuca, veriye dayalı bir bütünlük oluşturulmaya çalışıldığını görürüz. Hangi yorum, hangi tarz ve hangi saiklerle yazılmış olursa olsun, bu büyük yapının karşıtlığı, Mikro Tarihçiliği tarif eder.
Doktora Tezi, 2022
Araştırmanın amacı, hayatımıza büyük bir hızla giren blokzinciri teknolojisinin getireceği değişimi anlamaktır. Blokzinciri sadece iktisadi hayatı değil, sosyal ve politik hayatı da derinden etkilemektedir. Bu nedenle konu sosyal düzenin her alanı ile iktisat arasında sıkı bağ kuran kurumsal iktisat perspektifinden incelenmiştir. Kurumcu düşünce ve sistemci düşüncenin ontolojik ve epistemolojik temelleri örtüşmektedir. Bunların senteziyle Genel Kurum Modeli oluşturulmuştur. Blokzinciri teknolojisi iktisadi aktörler arasında güven tesis etmek için ihtiyaç duyulan merkezi gücü, kriptolojik bir algoritma vasıtasıyla ikame eden teknolojidir. Kurumsal değişimi Genel Kurum Modelinde kütük olarak tanımlanan sistem elemanı üzerinden tetikler. Bu kanaldan mevcut kurumları değiştirdiği gibi yeni kurumların oluşmasına da imkân yaratır. Bu nedenle kurumsal bir alt yapı teknolojisidir. Yeni Kurumsal Okul yaklaşımına göre değişim Schumpeterian ve Coasian niteliklidir. Büyük boyutlu ve hızlı değişimlere neden olsa dahi genel paradigma değişikliğine neden olmayacaktır. Asıl Kurumsal Okul yaklaşımına göre ise Veblenian nitelikli değişime neden olacaktır. Aktörlerin düşünce alışkanlıkları ve değer yargılarının birikimli olarak değişmesi merkeziyetsiz kurumların hâkim olduğu bir ekosisteme doğru evrimsel bir paradigma kaymasına neden olabilir. Ancak sosyal sistemlerin evrimsel değişiminin yönü belirsizdir. Sayısız eleman ve ilişki, elemanların davranışları ve değişimi tetikleyen devrimci yeniliklerin ortaya çıkmasındaki olasılıklar bu belirsizliğin temel nedenleridirler.
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, 1998
This study was earried out to determine the mierobiologieal quality of fruiıyoghurts nıarketed in Ankara. A total of 50 different fruit-yoghurt samples, each group comprised of iO saınples of yoghurt with blaekberry, strawberry, banana, sour eherry and apricoı. were anafysed for nıicrobiological aspecı. According to the analysis results, it was determined that eoagulase (+) staphylococci and B. cereu.1 were found under the detection level « 1.0x 10 1 cfu/ ml) in all of the yoghurt samples. On the other hand, Srr. sativarus sııbsp. rherl1lophilus and L delbrueckii subsp. bıılgaricııs were generally found at the !evel of i0 6 _1 O~cfu/ml. Although, enterobacteriaeeae, eoliforms. enterococei, yeast and nıould eoullts were determined under the deteetion level «1.0xI0 1 cfu/ml), in 7 samples (14 'Ir) cnterobaeteriaeeae were found at 10 1-10\ cfu/ml: in 3 samples (6 %) coliform bacteria were found al IOe-ıO' cfu/ml: in 4 samples (8 o/c) enteroeoeci were found at 10'-10' cfu/ml and yeast-ınould were found at i O'-ıo' cfu/ml in 7 samples (ı4 %). The pH values of fruit yoghurt samples were found as follows; 3.93 to 4. i 3 in those with blackberry, 4.04 to 4.21 in those with strawberry, 3.95 to 4.09 in those with banana. 4.07 to 4.26 ın those with sour eherry and finally 3.89 to 4.1 ı in those with aprieoı. As a conclusion, it was determined that coagulase (+) staphylococei and B. cereııs were found under the detectian leve! «I.OxIO I cfu/ mi) in different fruit yoghurt samples, marketing in our cnuntry. but some saınples were contained at the lowest level of eoliform and yeast-mould. Thus. iı was thought that produetion of fruit yoghurts at the proper hygienie quality will be possible if some precautions are earried out towards to either processing hygiene or produetion technology.
KAYFOR22, 2022
Kamu yönetiminin disipliner ve olgusal anlamda gelişiminde nesnelleştirilmiş bir tarih anlatısı hâkim olmuştur. Batı siyasal düşüncesi 18. yüzyılın tarih-dışı bir doğa durumundan 19. yüzyılın tarih odaklı politik kültürel gelişimine evrilirken, kamu yönetimi anlayışı da bu nesnel tarih düşüncesinin izlerini takip etmiştir. Modern resmi tarih anlatısı ve yazımı da bundan bağımsız olmamıştır. Özneyi merkeze alarak kişilerin kendi yaşanmışlıklarının yazıldığı tarih anlatıları resmi düşünceyi doğrulayan, pekiştiren ya da sorgulatan ama nihai tahlilde ise yönetim düşüncesinin gelişimine stratejik bir yaklaşım getiren metinler olmuşlardır. Dolayısıyla geçmişten gelen idari müktesebatın geleceğe ışık tutması ve karar süreçlerini olgunlaştırması anlamında stratejik metinler olarak da görülebilir. Biyografi, otobiyografi, mektup, günlük ve hatırat gibi ben-anlatısı ya da mikro tarihçilik gibi kategorilerde değerlendirilen bu tür metinleri kavramsal/kuramsal olarak ele alan ve konuya ilgi duyanlar haliyle tarihçiler olmuştur. Hollandalı tarihçi Jacques Presser tarafından 1958’de ilk kez kullanılan “egodocument” kavramı, onun mirasını sürdürerek “Ben Anlatıları ve Tarih Araştırmaları Merkezi”ni kuran Rudolf Dekker gibi isimler tarafından geliştirilmiştir. Türk Akademisinde de son dönemde konuya ilgi düzeyi artmaktadır. Biyografi, otobiyografi, mektup, günlük ve hatırat gibi metinlerin ben-anlatısı ya da mikro tarihçilik gibi kategorilerde değerlendirilip değerlendirilemeyeceği tartışmaları literatürde yapılsa da sonuçta öznel bakış açılarını taşıdığı şüphe götürmez bir gerçektir. Çalışmanın da sınırlarını oluşturan bürokrat ve devlet adamlarının biyografileri üzerinden yönetim (düşünce) tarihini çalışmak; kamu yönetimi disiplinine ve kamu yöneticilerine yeni bakış açıları kazandırmanın yanında sosyal bilimlerde uzun bir dönem hâkim paradigma olmuş ve bugün bile akademide etkilerini hissettiren katı pozitivist yöntemleri tartışmayı sağlayabilecek bir nüve taşımaktadır. Bununla birlikte, Türk siyasal hayatının kaleme alınmasında mevcut aktör ve süreçler dışında bürokrat anlatılarının da titizlikle dikkate alınması gereğinin altını çizmektedir. Buradaki temel sorun biyografik metinlerin kavramsal ve kuramsal bir çerçevede nasıl bir yöntemle ele alınacağıdır. Zira resmi kayıtlarda olmayan ve kişilerin öznel bakış açılarını yansıtan söz konusu metinleri kullanmanın zorluğu ve mesuliyeti bu sahada çalışanların dikkatli ve ihtiyatlı olması gerekliliğini öne çıkarır. Bürokrat biyografileri, çapraz ve karşılıklı okumalarla yani karşı tarafı da dinleyerek çalışılması gereken metinlerdir. Devlet adamı ve bürokrat biyografileri konusunda İbnülemin Mahmud Kemal (1871-1957) (Son Sadrazamlar, Son Devir Şairleri, Son Hattatlar vb.) Türk kamu yönetimi pratiğini, düşüncesini ve en önemlisi de sorunsalını “içerden” ve bizzat yaşayarak aktaran önemli isimlerden biridir. Bu çalışma, otuz yılı aşkın bir sürede sadârete bağlı kalemlerdeki bürokrasi tecrübesi ile devasa sadrazamlar tarihinin malzemesini keskin gözlemi sayesinde derleyerek zihniyetindeki temel iki kavram olarak “eslâf”dan (öncekiler) alıp “ahlâf”a (sonrakiler) aktarmanın gayretinde olan İbnülemin’in Son Sadrazamlar eserinin nitel/yorumsamacı yöntem arayışları içinde okunmasına giriş mahiyetindedir. Anahtar Kelimeler: Biyografi, Ben Anlatısı, Öznel Tarih, Bürokrat Biyografileri
Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi (ASEAD), 2018
Bitcoin açık kaynaklı bir kod olarak yayınlanan ve blok zinciri (blockchain) teknolojisine dayanan ilk kriptopara birimidir. Kriptopara birimlerinin avantajı, merkezi olmayan yapılar olması ve bu sayede merkez bankalarına ihtiyaç duymayıp işlem maliyetlerinin az olmasıdır. Bu çalışmanın amacı, son zamanlarda popülerliği artan ve en köklü kriptopara birimi olan Bitcoin getirilerinin kaotik yapıya sahip olup olmadığını tespit etmektir. Başlangıç koşullarına aşırı duyarlı olan seriler kaotik dinamiklere sahiptir. Eğer seriler kaotik özelliklere sahipse, geleneksel yöntemlerle incelenmeleri yanıltıcı sonuçlar verebilmektedir. Bu amaçla, 19.12.2011-29.01.2018 dönemine ait Bitcoin getiri serisi kullanılarak ilk olarak BDS (Brock, Dechert ve Scheinkman) testi ile doğrusal olmayan bağımlılık test edilmiş, ardından serideki uzun dönemli bellek yapısını belirlemek için dönüştürülmüş genişlik (rescaled range-R/S) yöntemi uygulanarak Hurst üsteli elde edilmiştir. Ardından, yanlış en yakın komşular yöntemi ile uygun gömme boyutu belirlenmiştir. Serideki kaotik davranışı tespit etmek için korelasyon boyutu hesaplanmış ve Lyapunov üsteli değeri pozitif bulunmuştur. Sonuç olarak, serinin doğrusal olmayan dinamikler içerdiği, uzun belleğe sahip olduğu ve serinin kaotik özellikler taşıdığı bulgusu elde edilmiştir.
Summary: In this study microbiological examination oj' the materials !iml1 dogs ,,,ith elinical otitis exfema was aimed. Microorgwiisms were isolafedji'om 79 (97.5 %) or 81 otitic dogs in this present study. AnuJI1g these microorRanisms .";wphylocou'us aureus was the most isolated one in number (46.9 %). This microorgwiism was lollowed by Malassezia pachydermatis (21,(j %), Psudomon({s spp. (9.6%), S. epidermidis (7.2 %), Proteus spp. (4.8%), Escherichia coli (2.4%), Strepfococcus spp. (2.4%), Candida spp. (2.4%), Pasteurel/a spp. (1.2%) and Citrobacter spp. (1.2%) respectively. The per.I'entaRe oj' microorganisms susceptible to antibiotics below are as lol/ows: 44.4 % to genfamycin, 44.4 % fo tetmcyeline, 34.9 % to spimmycin, 26. 9% to ampicil/in. 65.55 % to cephalosporin, 20.6 % fo lincomycine and 82.5 % to enrolloxacine. As a resulf, otifis exlerna is more comnwn in long haired and pendulous eared dogi' ihan oiher breed.\' and fhe increased...

Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.