Mersin Akyar Falezi’nin 3B modeli
2020, Türkiye LİDAR Dergisi
Sign up for access to the world's latest research
Abstract
Ekonomisi tarima ve turizme dayali olan Mersin Şehri’ nde pek cok arkeolojik sit alani ve dogal guzellikler bulunmaktadir. Akdeniz iklimi sehri yilin her mevsimi cazip duruma getirmistir. Tarih boyunca bolgede pek cok uygarlik yasamis ve cok fazla sayida kulturel miras birakmistir. Sahip oldugu jeolojik yapisindan dolayi bolge jeoturizm acisindan elverisli durumdadir. Tanitim eksikliginden dolayi sehrin turistik bolgeleri pek taninmamaktadir. Bu calismada Silifke Ilcesi Akyar mahallesinde bulunan Akyar Falezi sehrin turizmine katki saglamasi amaciyla yersel lazer tarayici (YLT) kullanilarak 3B olarak bilgisayar ortaminda modellenmistir. Olusturulan model ile hazirlanacak olan tanitim videosu sayesinde bolgenin daha fazla turist cekecegi dusunulmektedir. Falezler ruzgâr ve dalgalarin asindirmasi sonucu erozyona maruz kalmaktadir. Bu calisma ileride tekrar yapilacak olan 3B modelleme calismasi ile falezdeki erozyon miktarinin belirlenmesinde de kullanilabilecektir.
Related papers
DergiPark (Istanbul University), 2010
Brecht'in Üç Kuruşluk Opera adlı oyununu kaynak metin olarak ele alan ve bu metni Türkiye yerelliğine uyarlayan Ferhan Şensoy'un, Üç Kurşunluk Opera adlı metni oluştururken, iki temel unsura vurgu yapmaya çalıştığı gözükmektedir. Bu iki temel unsurdan birinin, kaynak metni, erek kültüre tanıdıklaştırma; diğerinin ise kaynak metnin biçimsel özelliklerinin, erek kültürün kendi teatral geleneğine dayanan biçimsel özelliklerle yorumlanmaya çalışılması olduğu söylenebilir. Ancak hem kaynak olarak ele alınan metnin Batı kültürüne ait bir metin olması, hem de uyarlama metnin kaynak metin ile kurduğu ilişki biçimi aslında uyarlama sürecinin alt metninde var olan bir model alma kompleksinin açık edilmekte olduğunu hissettirmektedir. Yine uyarlama sürecinde benimsenen erek kültüre dönme ve erek kültürün geleneğine yaslanarak bir teatral yapı oluşturma aslında yine toplumsal kimlikte oluşmuş bir boşluğa işaret etmekte olabilir.
History Studies International Journal of History
486X Mersin Üniversitesi Öz: Mersin'in Silifke ilçesine bağlı Taşucu mahallesi sınırları içerisinde deniz kenarında yer alan Liman (Ak) Kale, Dağlık Kilikya bölgesi kaleleri arasındadır. Ayrıca Akdeniz sahil kaleleri içerisinde de stratejik öneme sahiptir. Hem Mersin-Antalya karayolu üzerinde hem de deniz ticareti yolu güzergahında bulunması aktif olarak kullanılmasını sağlamıştır. Çalışma konumuz olan Liman (Ak) Kale ise Mersin'de Osmanlı döneminde inşa edilmiş olan tek kale olması yönünden ayrı bir öneme sahiptir. Makalemizde öncelikle inşa tarihi net olarak bilinmeyen Liman Kalenin tarihsel süreci ile ilgili yayınlardaki bilgiler ele alınmıştır. Ardından kalenin plan, mimari özellikleriyle kalenin bölümleri ve bünyesinde barındırdığı diğer mimari yapılar incelenmiştir. Mescit, sarnıç, baş kule ve işlevleri tam olarak bilinemeyen bazı mekanlar olduğu anlaşılmaktadır. Çalışmanın sonunda Liman Kale'nin Akdeniz sahil kaleleri içerindeki yeri ve önemi vurgulanarak değerlendirme yapılmıştır.
2020
Gozne Kalesi tarihi onemi bulunan kulturel miras niteliginde bir varliktir. Kulturel mirasin belgelenmesi; korunmasi ve yonetilmesi icin onemlidir. Bu calismalarda gelisen teknolojiyle birlikte fotogrametrik yontemler kullanilmakta ve kultur varliklarin 3B modeli uretilmektedir. Siklikla tercih edilen yontem Hareket ile Nesne Olusturma-Structure From Motion (SFM) yontemidir. SFM, 2B cekilen goruntulerden 3B model uretilmesini amaclayan stereo goruntu teknigini kullanan klasik bir fotogrametri yaklasimidir. Bu calismada farkli ucus teknikleri ve parametreler kullanilarak, Gozne Kalesinin 3B modelleri SFM algoritmasini kullanan ticari bir yazilimla olusturulmus ve 3B modellerin karsilastirilmasi yapilmistir.
Aigai'dan Ele Geçen LR3 Tipi Amphoralar, 2022
LR3 amphorae, which originated in Western Anatolia during the Roman Imperial Period, have always been a controversial subject of research. Although these amphorae were interpreted as water jugs for a long time due to the one-handled early examples, the subject has been clarified with current research. One-handled examples of this type of amphorae, which were continuously used from the 1st century BC to the 7th century AD, are found between the 1st century BC and the 4th century AD. One-handled LR3 amphorae are typologically considered to be the predecessors of double-handled specimens. In this respect, although it has a single handle, this form is called an amphora, since it carries products with commercial value. LR3 amphorae and fragments unearthed in the excavations carried out in Aigai since 2004 constitute the subject of the study. Within the scope of the study, the typology of the LR3 amphorae of Aigai was created. Clay properties and colors were examined in detail under the types created by adhering to the form properties. The LR3 amphorae of the settlements around Aigai were also examined as much as possible, and it is thought that the LR3 amphorae found in Aigai may be local due to their clay. The finds were dated based on the contexts. It is known that Aigai was abandoned in the second half of the 3rd century AD and almost all the finds were recovered from this layer. In this respect, all the finds evaluated within the scope of the study exemplify a clear date range. Therefore, all the finds are one-handled LR3 amphorae. In Aigai, which carries the traces of industrialization in the 3rd century AD, traces of wine production have been found. It is predicted that LR3 amphorae were also used to transport wine, and even olive oil and terebinth oil.
Artfactor 2. Uluslararası Sanat ve Tasarım Sempozyumu, 2025
Sanat tarihi boyunca, toplumsal gerçekçiliğin en güçlü temsilcilerinden biri olan İlya Efimovich Repin'in Volga Kayıkçıları eseri, sadece bir resim değil aynı zamanda emeğin, insan iradesinin ve sınıfsal mücadelenin görkemli bir ifadesidir. Bu başyapıt, 19. yüzyıl Rusya’sındaki işçilerin zorlu yaşam koşullarını gerçekçi bir şekilde betimleyerek, izleyiciyi hem görsel hem de duygusal bir yolculuğa çıkartmaktadır. Günümüzde, sanat ve teknolojinin kesişim noktası, bu gibi klasik eserleri yeniden yorumlama fırsatları sunmaktadır. Volga Kayıkçıları'nın üç boyutlu (3D) bir çözümleme ve yeniden yaratım süreci, hem eserin estetik ve tarihsel derinliğini keşfetmek hem de çağdaş sanat teknolojilerinin sınırlarını genişletmek için benzersiz bir platform sağlamaktadır. Bu yaklaşım, izleyicilere eserin orijinal bağlamını daha yakından hissettirirken, detaylara farklı bir perspektiften bakma imkânı da tanır. Bunun yanı sıra 3D teknolojisinin, eserin farklı açılardan deneyimlenmesine olanak tanıyarak, geleneksel sanat eserlerine çağdaş bir bakış açısı kazandırma potansiyeli de vurgulanmaktadır. Bu karşılaştırma, 3D modelleme tekniklerinin, klasik sanat eserlerine yeni bir bakış açısıyla yorumlanmasının altını çizmektedir. Ayrıca, dijital teknolojilerin sanat eğitimi ve müze deneyimindeki potansiyeline dikkat çekerek, geleneksel ve dijital sanat arasındaki etkileşim tartışılmaktadır. Bu çalışmanın konusunu, Volga Kayıkçıları eseriyle, üç boyutlu hazırlanmış modelinin karşılaştırılarak analiz edilmesi oluşturmaktadır. 3D modelleme, sanat eserinin derinlik, perspektif ve kompozisyon açısından incelenmesine yardımcı olurken, figürlerin anatomik yapıları ve mekânsal ilişkileri hakkında da önemli veriler sunmaktadır. Çalışmanın amacı ise, Repin’in bu başyapıtındaki figürlerin ve sahnenin üç boyutlu ortamda nasıl yeniden üretilebileceğini analiz etmek ve bu sürecin sanat eseri incelemelerine katkısını değerlendirmektir. Sonuç olarak bu çalışma, Volga Kayıkçıları’nın 3D çözümlemesinin, orijinal eserin sanatsal değerini nasıl zenginleştirdiğini veya dönüştürdüğünü irdeleyerek, klasik sanatın dijital çağda yeniden yorumlanmasının yaratıcı olanaklarını gözler önüne sermektedir.
UZALCBS 2022 Sempozyumu
İnsansız hava aracı (İHA) sistemleri düşük uçuş irtifasının getirisi olan birçok avantaj sayesinde son yıllarda bilimsel çalışmalarda sıklıkla kullanılır hale gelmiştir. İHA sistemlerinin popüler hale gelmesinde, uygulanabilir genişlikte çalışma alanlarında, yüksek çözünürlüklü verinin geleneksel hava kaynaklı uzaktan algılama yöntemlerine nazaran daha düşük maliyetle ve periyodik olarak elde edilebilmesi önemli bir faktördür. Optik İHA, yüksek çözünürlüklü dijital kameralar ile farklı irtifalarda bindirmeli çekim geometrilerinde çalışabilme imkânı sayesinde çok çeşitli yükseklik ve formlara sahip objelere ait hassas ve orjinal renkte üç boyutlu (3B) modellerin üretimine olanak vermesi nedeniyle en çok tercih edilen İHA teknolojisi konumundadır. Ancak pasif uzaktan algılama prensibi ile işletilmesi, güneş ışığına bağımlılığı ve gündüz saatleri dışında operasyonel olmama durumunu beraberinde getirmektedir. Yanı sıra, geniş dalga boylu radar ya da lazer sistemlerde mevcut bitki penetrasyon kabiliyetinin olmayışı özellikle orman dokusu altı bölgelerde 3B tasvirde ciddi problemler yaratmaktadır. Ek olarak, hava fotoğraflarının eşlenmesi ve yöneltmesinde, görüntü alım geometrisi ve çalışma sahasındaki düşük korelasyonlu arazi örtüsünün meydana getirdiği sınırlamalar üretilen yoğun nokta bulutları ve 3B modeller üzerinde hata ve eksik tasviri beraberinde getirmektedir. Bu çalışmada, 20 MP Sony Exmor RGB kamerasının avantajları nedeniyle kullanıcılar tarafından en sık tercih edilen optik ticari İHA'lardan biri haline gelmiş DJI Phantom 4 Pro V2.0 verilerinden 3B model üretiminde dikkat edilmesi gereken problematik noktalar ve çözüm önerileri sunulmuştur. Çalışmada, SfM (hareketten yapı oluşturma) tabanlı görüntü eşleştirme yazılımlarında 3B topoğrafik tasvir ve obje tasvirinde kullanılan parametrelerin neden olduğu farklı etkiler ortaya konmuştur.
3 Köy 3 Meydan 3 Üniversite, 2016
Bitlis Eren Üniversitesi Fen Bilimleri Dergisi
Öz Kültürel miras olarak da nitelendirilen arkeolojik eserlerin korunması ve kayıt altına alınarak gelecek nesillere ulaştırılması insanlığın ortak görevi olarak kabul edilebilir. Kültürel mirasın belgelenmesinde öncelikle tarihi eserlerin mevcut durumu belirlenmelidir. Bunun için literatürde çeşitli teknikler kullanılmaktadır. Bu bağlamda, son zamanlarda teknolojik gelişmelere paralel olarak kültürel mirasın dokümantasyonu çalışmalarında fotogrametri tekniği yoğun olarak kullanılmaya başlanmıştır. Çoğunlukla harita ve sayısal yükseklik modeli gibi topografik ürünlerin elde edilmesi amacıyla kullanılan fotogrametri, iki boyutlu fotoğraflardan üç boyutlu bilgi sağlamasından dolayı farklı disiplinlere de katkıda bulunmaktadır. Bu sebeple arkeolojik eserlerin sayısal olarak dokümantasyonu çalışmalarda ciddi avantajlar sağlamaktadır. Bu çalışmada, Harran Ören Yeri kazı alanında bulunan tahrip olmuş bazı kabartma yazı örnekleri yersel fotogrametri ve hareketten Hareket Tabanlı Yapısal Algılama (SfM) yöntemiyle üç boyutlu olarak modellenmiştir. Çalışma sonunda yazılar için sayısal yüzey modeli oluşturulmuş ve bazı harf ve rakamlar kayıt altına alınmıştır. Yazıtlarda deformasyon ve eksiklikler bulunduğu için anlamlı bir kelime çıkarılmamıştır. Ancak çalışmanın sonuçları yersel fotogrametri ve SfM yönteminin avantajlarını barındırmaktadır. Arkeolojik alanlarda elde edilen benzersiz yapıtların fotogrametrik yöntemle ölçekli bir şekilde kayıt altına alınması önemlidir.
Vakanüvis - Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi, 2019
While the matter that the Ottomans had established an independent state or not, based on "coin (sikke)" and "hutbe", has been tried to be solved thanks to an undated coin belonging to Othman Ghazi published by İbrahim Artuk in 1980, the basic design of that coin and its unavailable sample has continued to arouse some suspicion on this subject. In the same time, another second coin belonging to Othman Ghazi, which is said to have been existing in the collection of illustrious numismatist Nicholas Lowick, but whose origin, other than its only one part legible, is not known, has been clarified thanks to its photos recently published by us; it is clear that this coin was minted in Söğüt, in 699/1300, in the same way as the Ilkhanate's ones, but differently from the other one, and that it contains very important evidences that may lighten some disputed subjects on the establishment of Ottomans. In this our last study that is such as to complete our findings related to these two coins, by introducing another third coin, in Doha Museum, in Katar, belonging to Othman Ghazi, which was published by a German numismatist, but not known to history scholars, it aims to try to explain the concluding phase of Othman Ghazi's allegiance and independence in the light of the third coin, the establishing era of Yenişehir mint, and to clarify some disputes about the independence focused on Ilkhanate's dominance; and to present new and important findings about the first coin of Othman Ghazi, in respect to the physical features of the last two coins.

Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
References (5)
- Türkiye LİDAR Dergisi belirlenmesi. Türkiye Jeoloji Bülteni, 60, 259- 282.
- Pranzini E, Wetzel L & Williams A T (2015). Aspects of coastal erosion and protection in Europe. Journal of Coastal Conservation, 19, 445-459.
- Sözlü H & Yılmaz L (2020). Mersin Toroslar'da Çandır Kalesi. Art-Sanat, 13, 361-385.
- Varlık A, Uray F & Metin A (2018). Üç boyutlu kent modellerinde ayrıntı düzeyi kavramı İnce Minareli Medrese (Konya) örneği. Geomatik Dergisi, 3(1), 74-83.
- Young A P, Olsen M J, Driscoll N, Flick R E, Gutierrez R, Guza E, Johnstone E & Kuester F (2010). Comparison of Airborne and Terrestrial Lidar Estimates of Seacliff Erosion in Southern California. Photogrammetric Engineering & Remote Sensing, 76(4), 421-427.