Boykot politikasına eleştirel bakış
…
7 pages
1 file
Sign up for access to the world's latest research
Abstract
Ancak haftada bir gün tüketimden tümüyle çekilmek, kendi başına kalıcı bir dönüşüm yaratmaya yetmez. Gerçek bir değişim, yalnızca mevcut yapıyı reddetmekle değil, onun yerine yenisini kurgulamakla mümkündür. Alternatif üretim biçimleri ve dayanışma ağları inşa edilmedikçe, boykot yalnızca sembolik bir tepki olarak kalır ve yapısal bir karşı koyuşa dönüşemez. Aksi hâlde, bu tür eylemler, tıpkı 19 Mart sonrası üniversite kampüslerinde sırtlanan direnişin zamanla sönmesi gibi, toplumun en duyarlı kesimlerinin Instagram paylaşımlarında sınırlı kalır ve etkisini yitirir.
Related papers
Güvenlik Çalışmaları (Cilt-I) Kuramsal Yaklaşımlar
Academic Perspective Procedia, 2022
Eleştirel düşünme teşvik edilirken bu düşünme tarzının da aslında eleştirel olarak düşünülmesi gereken bir şey olduğu genellikle unutulur. Eleştirel düşünmenin tanımlarını oluşturan yöntemlerin bağlam-bağımlı olduğu gerçeği, herhangi bir eleştirinin uygun zaman ve yerde yapılması gerektiğini göstermektedir. Zira eleştirel düşünme yapıcı bir güç olmak dışında erken aşamada uygulanırsa, yani öğrenmeksizin, problemi ilk önce ayrıntılı bir şekilde anlamaksızın düşünülürse, yıkıcı bir güce de dönüşebilir. Bu nedenle son zamanlarda konuyla ilgili araştırmalarda duygusal bağları zayıflatan eleştirel düşünmenin değil, uyumlu bir bağlamdaki insanî düşünmenin teşvik edilmesi gerektiği öne sürülmektedir. Çünkü eleştirel beceriler ancak uyumlu gelişime katkıda bulunursa geliştirilmelidir, yani duygusal bağlar üzerine kuruluysa, gelişmeye yol açması açısından etkili olabilir. Böylelikle çalışmamızda eleştirel düşünmenin kendisine bir anlamda eleştirel bir şekilde yaklaşılması gerektiği görüşü ileri sürülecektir.
SOSYAL, BEŞERİ VE İDARİ BİLİMLER ALANINDA ARAŞTIRMA VE DEĞERLENDİRMELER, 2019
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2023
Tüketim, insanın kendini tanıdığı zamandan beri var olmaktadır. İlk çağlarda insanlar yaşamını idame ettirmek için temel tüketime ihtiyaç duyarken Sanayi Devrimi ve beraberinde oluşan kentleşme, küreselleşme, kitle toplumu gibi gelişmelerle tüketim alışkanlıklarını değiştirmiştir. Günümüzde tüketim, birçok anlama gelmekte ve insanların çeşitli alanlara özgü tüketim arzuları ve alışkanlıkları geliştirdiği görülmektedir. Bunun yanı sıra dijital teknolojilerin gelişmesi kimi zaman satıcı ve tüketici arasındaki ilişkiyi yakınlaştırmış kimi zaman da birçok sorunu beraberinde getirmiştir. Tüketici artık bilinçlenerek memnun olmadığı durumları internet üzerinden başka kullanıcılarla paylaşmakta, bu şikayetler boykota kadar gitmektedir. Tüketici boykotlarını önlemek ve kriz yönetiminde yeni açılımlar elde etmek isteyen e-ticaret sahipleri tüketiciyle daha çok bağ kurmak adına çeşitli önlemler almaktadır. Bu çalışmada hediyeleşmenin ve özel günlerin sembolü haline gelen çiçek gönderim sitelerinden biri olan çiçeksepeti.com ele alınmıştır. Çiçek Sepeti sitesi nitel içerik analizi ile incelenmiş, sitenin özellikleri ve getirdiği yeni uygulamalar tüketici boykotları ve kriz yönetimi açısından analiz edilmiştir. Bulgular sonucunda çiçeksepeti.com adlı e-ticaret sitesinin tüketici memnuniyetini arttırmak adına yeni dijital önlemler aldığı görülmektedir. Bu durum da dijital tüketimin ve kullanıcı/tüketicilerin etkisinin iyice arttığını ve beraberinde yeni uygulamaları getirdiğini göstermektedir.
Kesit Akademi
Business & Management Studies: An International Journal, 2022
Tüketici boykotları pazarlama literatüründe önemli bir yere sahiptir. Tüketicilerin satın alma güçlerini kullanarak işletmelerden taleplerini yerine getirmeleri için kolektif olarak hareket etmeleri anlamına gelmektedir. Tüketicilerin boykotlara katılımını etkileyen birçok faktör bulunmaktadır. Bu çalışmada tüketici düşmanlığının boykotlara katılım niyeti üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Ayrıca değişkenler arasındaki ilişkide tüketici etnosentrizminin aracı rolü incelenmiştir. Araştırmanın örnek kütlesi, İstanbul'da yaşayan 18 yaşından büyük ve en az bir defa bir tüketici boykotuna katılmış toplam 967 kişiden oluşmaktadır. Veriler, kapalı uçlu sorulardan oluşan bir araştırma formu ile yüz yüze şekilde toplanmıştır. Verilerin analizinde SPSS ve Jamovi yazılımları kullanılmıştır. Analiz sonuçlarına göre tüketici düşmanlığı, tüketicilerin boykotlara katılım niyeti üzerinde pozitif bir etkiye sahiptir. Tüketici etnosentrizmi de aynı şekilde boykotlara katılım niyetini pozitif olarak etkilemektedir. Aracı etki olarak tüketici etnosentrizminin tam aracılık etkisine sahip olduğu belirlenmiştir.
2015
Lobicilik, orgutlerin amaclarini gerceklestirmek icin yasama ve yurutmeyi etkilemesi olarak nitelendirilebilir. Lobi faaliyetleri, cogu zaman bu faaliyetlerin genel kabul gordukleri yerlerde bile hem kamuoyu hem de siyasal sistem tarafindan kuskuyla karsilanmaktadir. Bu suphenin sebepleri, yetenekli gruplarin kamu olanaklarindan hak etmedikleri olcude yararlanma dusuncesi ve bu gruplarin politikaci ve burokratlari gorev ve yetkilerini kotuye kullanmaya itme endisesi olarak siralanabilir. Orgutler veya bireyler cikarlarina aykiri gordukleri hukumet duzenlemelerini yonlendirebilmek veya kendilerine ekonomik avantaj saglamak icin lobi yaparlar. Lobiciligin diger ulkelere nazaran Amerika’da gelismesinin sebebi, ekonomik ve siyasi sistemin bu tur faaliyetlere daha elverisli olmasiyla aciklanabilir
Türklerin kadim tarihinin beşiği olan Anadolu, zengin yer altı ve yer üstü kaynakları ile tarih boyunca farklı kültürlere, dinlere ve toplumlara ev sahipliği yapagelmiştir. Günümüzde ise Arap Baharı olarak isimlendirilen ve 2010 yılının sonunda başlayan Orta Doğu Olaylarının yer yer uzun süreli protestolara, silahlı çatışmalara ve iç savaşa dönüşmüş olması, başta Türkiye olmak üzere komşu ülkelere bir insan kaçışı yaşanmasına sebep olmuştur. Yakın tarihte görülen en büyük göç dalgası olarak adlandırılan bu süreç, bir yandan dünyada ekonomik, sosyal, uluslarası ilişkiler, güvenlik ve bilhassa insani boyutlarıyla toplumların bilincinde derin ve travmatik izler bırakan bir sosyal gerçekliğe dönüşürken; bir yandan da güncel gelişmeleri karşılayacak yasal düzenlemeler yapılmasını zorunlu kılmıştır. Bu bağ-lamda çalışmanın amacı; dış göç özelinde Türkiye'de uygulanmakta olan 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'na dayanarak hazırlanan Geçici Koruma Yönetmeliği'nin göç olgusunu ele alış ve yorumlayış şeklini tartışmacı bir bakışla irdelemek; yönetmeliğin uygulanış aşamasında yaşanan/yaşanabilecek sorunlarla ilgili tespitlerde bulunmak ve çözüm önerileri sunmaktır.

Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.