Seferi'nde istediği sonucu elde edememiştir. Turanşah, bu zaferde önemli kahramanlıklar gösteren ... more Seferi'nde istediği sonucu elde edememiştir. Turanşah, bu zaferde önemli kahramanlıklar gösteren Memlûklerin devlet üzerindeki etkisini ortadan kaldırmak istemiş fakat bu isteğini gerçekleştiremeden Memlûkler tarafından öldürülmüştür. Bu gelişmelerin bir sonucu olarak Memlûkler 1250 yılında Mısır'da yönetimi ele geçirmiş ve bağımsız bir devlet kurarak tarih sahnesine çıkmışlardır. Bu çalışma, Memlûk Devleti'nin ilk on yılında meydana gelen siyasî mücadele ve ihtilafların neden ve sonuçlarını analiz etmek, Memlûklerin dış tehditlere karşı gösterdikleri askeri başarılarının yanı sıra iç siyasî istikrarsızlıklarını da ele alarak, bu dönemin dinamiklerini kapsamlı bir şekilde incelemeyi amaçlamaktadır. Çalışmanın önemi ise Memlûk Devleti'nin kuruluş sürecini ve bu dönemin İslâm dünyası üzerindeki etkilerini inceleyerek, tarihsel bağlamda önemli bir dönemi anlamaya katkı sağlamaktadır. Bu bağlamda, Memlûklerin İslâm dünyasının liderliğini üstlenmelerine giden yolun temel taşlarını anlamak isteyen araştırmacılar için önemli bir kaynak niteliği taşımaktadır. Çalışmada olaylar objektif bir şekilde ele alınmaya çalışılmış ve tümevarım yöntemi kullanılarak çalışma değerlendirilmiştir.
Hz. Hüseyin ve Yezid arasındaki Kerbelâ olayının yansımaları günümüze kadar devam etmektedir. Bu ... more Hz. Hüseyin ve Yezid arasındaki Kerbelâ olayının yansımaları günümüze kadar devam etmektedir. Bu olay, tarih boyunca kendi mecrasından çıkartılıp siyasî ve mezhepsel bir malzeme olarak kullanılmıştır. Dönemin tarihçileri ile günümüz araştırmacıları bu olayı objektif değerlendirmelerden uzak, tarafgir söylemlerle aktarmış; Hz. Hüseyin'in haklı, Yezid'in ise haksız olduğunu vurgulamışlardır. Yazarın da önsözde belirttiği gibi Kerbelâ'nın intikamını almak için yüzlerce yıl sonra, hala yüzbinlerce masum insan kanı dökülmektedir. Doğru bildiği değerler uğrunda savaşarak şehit olan Hz. Hüseyin için bu kadar kan dökülmesi ne dinî ne insanî ne de vicdanîdir ve bu olay açıkça siyasî bir vakıadır. Müellif, tüm bu durumları göz önünde bulundurarak, tarafgir söylemleri bir tarafa bırakmıştır. Kerbelâ hadisesine dair tarihi olayları olduğu gibi yansıtmış daha önceki Farklı Okumalar serilerindeki gibi bu çalışmasında da olayları analitik bir düzlemde ele almış, Sünnî ve Şiî dünyasından gelebilecek her türlü saldırıları göz önünde bulundurmuş, olayı gerçek mecrasında değerlendirip günümüz okurlarına sunmuştur.
Memlük Devleti, 1250 yılında Mısır merkezli kurulmuş en büyük Türk İslam Devletlerinden biridir. ... more Memlük Devleti, 1250 yılında Mısır merkezli kurulmuş en büyük Türk İslam Devletlerinden biridir. Memlükler, Sultan Kutuz döneminde (1259-1260) Moğol/İlhanlıları Aynicâlût (1260) savaşında yenerek tüm dikkatleri üzerine çekmiş ve Müslümanlar nezdinde saygın bir konuma sahip olmuşlardır. Kutuz' dan sonra Memlük tahtına devletin gerçek kurucusu kabul edilen Baybars el-Bundukdâri (1260-1277) geçmiştir. Baybars, siyasi dehası, cesareti, adaleti, cömertliği, yenilikçiliği, disiplin ve atılganlığıyla ön plana çıkmış, devleti sağlam bir zemine oturtmuştur. Baybars'ın yapmış olduğu icraatlardan ilki devlete küsmüş olan hoşdaşların/memlüklerin gönlünü almak olmuştur. Onları hak ettikleri makam ve mevkiye getirmiş ve ellerinden alınan mal ile iktalarını onlara iade etmiştir. Daha sonra 1258 yılında İlhanlıların Bağdat'ı yerle bir edip ortadan kaldırdığı halifeliği, 1261 yılında Kahire' de tekrar ihya etmiştir. Böylece Memlük Devleti, İslam dünyasında dini meşruiyetini kazanmıştır. Kahire ise dini, siyasi, ekonomi ve tarımsal yönde daha da gelişmiş; ilim ve kültür merkezi olmakla birlikte yaşanılabilinir bir şehir haline gelmiştir. Baybars, Memlük Devleti'ne, en çok etkilendiği Eyyûbî Hükümdarı el-Melikü's-Sâlih (1240-1249)'in dönemindeki kanun ve adetleri yeniden getirmiştir. Devlet görevlilerini o dönemdeki tecrübeli kişilerden tercih etmiştir. Baybars, Kutuz döneminde halkın üzerinde ağır bir yük olan vergileri yeniden düzenlemiş ve birçok vergiyi de kaldırmıştır. Baybars, devletin dinî, siyasi, ekonomik, her türlü sorunuyla bizzat ilgilenmiş, halkın problemlerine çözüm bulmuş, deprem, salgın hastalık ve kıtlık gibi durumlarda devletin tüm imkânlarını kullanarak halkın sıkıntısını gidermeye çalışmıştır. Memlük tahtında on yedi yıl kalan Baybars, Mısır, Filistin ve Şam başta olmak üzere Mekke, Kudüs, İskenderiye, Kerek, Bîre ve Antakya gibi şehirleri ziyaret etmiş ve halk-devlet bütünleşmesini büyük oranda sağlamıştır. Baybars, İlhanlı saldırılarının yoğun şekilde yaşandığı bir dönemde Memlük tahtına geçmiş bu saldırıları bertaraf edip ve İlhanlıların İslam dünyasının iç kesimlerine girmesini engellemiştir. Baybars, o dönemde modern askeri teçhizatla birlikte disiplinli ve profesyonel bir ordu kurmuştur. Bu orduyla bir buçuk asırdan fazla Suriye ve Filistin bölgesindeki Haçlılara ait Kaysâriyye, Arsûf, Safed, Şakif, Antakya, Hısnıkeyfâ gibi kalelerin birçoğunu ele geçirmiştir. Bu başarıda Seyfeddîn Kalavûn, İzzeddîn Hıllî, Bedreddîn Beyserî, Sungur el-Aşkar, İzzeddîn Ugân gibi yetenekli ve sadık emirlerin katkısı da çok büyük olmuştur. Sultan Baybars, Haçlılarla mücadele ederken ticaretin önündeki engelleri kaldırmış, İtalyan şehir devletleri ve diğer devletlerle yapmış olduğu ticari anlaşmalarla herhangi bir ekonomik kriz yaşamadan bu mücadelesini başarıyla devam ettirmiştir. Tarihçiler Baybars'ın elde etmiş olduğu bu başarılarından dolayı kendisine "İskender-i Sânî, İskenderü'z-Zamân, Mısır Aslanı, Fetihlerin babası, Cihad sancağının taşıyıcısı" gibi lakaplar takmışlardır. Baybars'ın diğer bir başarısı da ülke genelindeki haberleri kısa zamanda merkeze ileten ve neredeyse kusursuz işleyen berîd teşkilatı aktif bir şekilde kullanması olmuştur. Baybars'ın bu başarılarına ilaveten, savaş stratejisi, cesareti, cömertliği, adaleti, sert ve otoriter yapısı da etkin olmuştur. Sultan Baybars'ın temellerini atmış olduğu bu devlet iki buçuk asır kadar tarih sahnesinde yerini almış Mısır, Şam ve Hicaz gibi önemli bölgeleri elinde tutmuştur. Baybars, bu yönetim anlayışıyla temelini attığı Memlük Devleti, Orta Çağın en büyük Türk İslam Devletleri arasında yer almıştır. İlhanlı ve Haçlıların korkulu rüyası olmuş, Sis bölgesindeki Ermenileri baskı altında tutmuş ve toplum üzerinde büyük baskıları olan İsmâilileri (Haşhaşi) de ortadan kaldırmıştır. Baybars, İslam dininin hükümlerine karşı saygılı olmuş ve bu hükümleri en doğru bir şekilde uygulanmasını emretmiş, şeriata aykırı davranışların yapılmasını da yasaklamıştır. Baybars saltanatının ilk yıllarında olabilecek iç isyanları göz önünde bulundurarak iç huzuru temin etmiştir. Baybars, savaş işleriyle uğraşmayıp saltanatını güçlendirmeye ve devletin teşkilatlanmasına önem vermiştir. İktidarına engel olabilecek etkenleri de ortadan kaldırmıştır. Bu çalışma, Memlük Devleti'nin en kudretli sultanı olan Baybars el-Bundukdârî'nin başarılı devlet yönetim politikalarını, askeri, ekonomik, dini ve siyasi devlet anlayışını ortaya koymak için hazırlanmıştır.
Uploads
Papers by Musa Demir