Edebiyat alanında "Kadın" dendiği zaman oldukça geniĢ bir alana adım atıldığı hemen göze çarpacak... more Edebiyat alanında "Kadın" dendiği zaman oldukça geniĢ bir alana adım atıldığı hemen göze çarpacaktır. Edebiyatta kadın konusunun geçmiĢi aslında çok eskilere dayanmakla birlikte bu yazının konusunu 1950 sonrası Türk Kadın Edebiyatı olarak sınırlandırmak yanlıĢ olmaz. 1950"ye gelinceye kadar edebiyatımızda kadın hareketinin öncülerinden Halide Edib-Adıvar üzerine yapılmıĢ çalıĢmalarından bazı önemli noktaları da belirtmek gerekir. Kadın söylemine neredeyse hiç değinme fırsatı bulamadığım bu araĢtırmayı yalnızca kadın yazarlarımızın eserlerini genel anlamda incelemekle sınırlandırmak zorunda kaldım. Romanımızdaki kadın kimliği üzerine, kadın yazarlarımız üzerine kısa değinmelerin olduğu bu yazının okuyanlara genel bir fikir vermek üzere etkili olmasını umuyorum. Feminizmi genel olarak kadın-erkek ayrımcılığına karĢı çıkarak, cinsler arasında siyasal, ekonomik ve toplumsal eĢitliği savunan görüĢ olarak tanımlamak mümkündür. Batıda Fransız devrimi ile birlikte kadınların seçme ve seçilme hakkı, mülkiyet hakkı kadın özgürlüğü kavramı çerçevesinde savunulmuĢtur. ÇeĢitli eylem ve reformlar sonucunda kadınlar açısından bazı haklar elde edilmiĢtir. Feministler bu hakları elde ettikten sonra özgürlüklerinin yalnız bu haklarla sınırlı olmadığını, asıl sorunun erkeğin kültürel egemenliği olduğunu savunarak mücadelelerine devam etmektedirler. Feminist hareket tarihsel açıdan I. Dünya SavaĢı öncesi ve 1968 sonrasında.olmak üzere iki döneme ayrılmaktadır. Bu hareket ile bir çok kadın bir araya gelmiĢ "daha önemlisi kadın-erkek eĢitsizliğine karĢı bir Ģeyler yapılması gerektiğini, bu konuda ilgisiz birçok kadına fark ettirmiĢlerdir. (Doğu-Batı Sayı 19: 2002) Feminist eleĢtirinin genel tanımlamasını ve tarihi geliĢim sürecini ana hatlarıyla yapacak olursak, Feminist eleĢtiri"nin (ya da teorinin) etkileĢimli ya da çeliĢkili farklı okulları ve akımları sözkonusudur. Marksist feminizm, radikal feminizm, psikanalitik feminizm, postyapısalcı feminizm sözkonusu olduğundan, feminist eleĢtiri çok genel bir baĢlık olarak bütün bu eleĢtiri geleneklerini içermektedir demek gerekir. Özellikle 1960'lardan sonra Fransa, Amerika ve Ġngiltere'de ortaya çıkan ve güçlenen yeni kuramsal akımlarla ve disiplinlerle feminist hareket de toplumsal ve siyasal bir savaĢım olarak canlanma gösterir.
Edebiyat alanında "Kadın" dendiği zaman oldukça geniĢ bir alana adım atıldığı hemen göze çarpacak... more Edebiyat alanında "Kadın" dendiği zaman oldukça geniĢ bir alana adım atıldığı hemen göze çarpacaktır. Edebiyatta kadın konusunun geçmiĢi aslında çok eskilere dayanmakla birlikte bu yazının konusunu 1950 sonrası Türk Kadın Edebiyatı olarak sınırlandırmak yanlıĢ olmaz. 1950"ye gelinceye kadar edebiyatımızda kadın hareketinin öncülerinden Halide Edib-Adıvar üzerine yapılmıĢ çalıĢmalarından bazı önemli noktaları da belirtmek gerekir. Kadın söylemine neredeyse hiç değinme fırsatı bulamadığım bu araĢtırmayı yalnızca kadın yazarlarımızın eserlerini genel anlamda incelemekle sınırlandırmak zorunda kaldım. Romanımızdaki kadın kimliği üzerine, kadın yazarlarımız üzerine kısa değinmelerin olduğu bu yazının okuyanlara genel bir fikir vermek üzere etkili olmasını umuyorum. Feminizmi genel olarak kadın-erkek ayrımcılığına karĢı çıkarak, cinsler arasında siyasal, ekonomik ve toplumsal eĢitliği savunan görüĢ olarak tanımlamak mümkündür. Batıda Fransız devrimi ile birlikte kadınların seçme ve seçilme hakkı, mülkiyet hakkı kadın özgürlüğü kavramı çerçevesinde savunulmuĢtur. ÇeĢitli eylem ve reformlar sonucunda kadınlar açısından bazı haklar elde edilmiĢtir. Feministler bu hakları elde ettikten sonra özgürlüklerinin yalnız bu haklarla sınırlı olmadığını, asıl sorunun erkeğin kültürel egemenliği olduğunu savunarak mücadelelerine devam etmektedirler. Feminist hareket tarihsel açıdan I. Dünya SavaĢı öncesi ve 1968 sonrasında.olmak üzere iki döneme ayrılmaktadır. Bu hareket ile bir çok kadın bir araya gelmiĢ "daha önemlisi kadın-erkek eĢitsizliğine karĢı bir Ģeyler yapılması gerektiğini, bu konuda ilgisiz birçok kadına fark ettirmiĢlerdir. (Doğu-Batı Sayı 19: 2002) Feminist eleĢtirinin genel tanımlamasını ve tarihi geliĢim sürecini ana hatlarıyla yapacak olursak, Feminist eleĢtiri"nin (ya da teorinin) etkileĢimli ya da çeliĢkili farklı okulları ve akımları sözkonusudur. Marksist feminizm, radikal feminizm, psikanalitik feminizm, postyapısalcı feminizm sözkonusu olduğundan, feminist eleĢtiri çok genel bir baĢlık olarak bütün bu eleĢtiri geleneklerini içermektedir demek gerekir. Özellikle 1960'lardan sonra Fransa, Amerika ve Ġngiltere'de ortaya çıkan ve güçlenen yeni kuramsal akımlarla ve disiplinlerle feminist hareket de toplumsal ve siyasal bir savaĢım olarak canlanma gösterir.
Uploads
Papers by Oktay Gülsaçan